Komisyonun nimeti!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Gaziantep'teki terör saldırısından sonra bir kez daha ısıtılan "Komisyon kuralım ve terörü konuşalım" önerisi beni yıllar öncesine götürdü. Konuların birbiriyle hiç ilgisi yok; ama yaklaşım sanki aynı, sanki bire bir örtüşüyor.

Eğer bir konuda ciddi bir plana sahip değilseniz, somut bir çözüm önerisi ortaya koyamıyorsanız, hemen "Komisyon kuralım, toplantı yapalım, konuşalım, konuşarak çözelim" noktasına geliyorsunuz. Toplanmak, bir araya gelmek, konuşmak elbette reddedilecek, önemsenmeyecek bir durum değil, ama bir toplantıya girerken ne söyleyeceğinizi de az çok biliyor olmanız gerekir, değil mi. Her platformda söylediklerinizi o komisyona, o toplantıya taşıyacak ve tekrar edecekseniz, havanda su dövmekten başka bir şey yapmayacaksınız demektir. Hem, somut bir çözüm önerisine sahipseniz, bir komisyon toplanmasını neden isteyesiniz ki. Çıkar, kamuoyuna açıklarsınız. Komisyonda bir araya gelecek kişilerin fikir jimnastiği yaparak bir çözüm bulacağını düşünüyorsanız, bu da bir görüştür, ama pek de çözüm getirecek bir görüş gibi görünmemektedir.

Terörle ilgili komisyon önerisinin beni en az yirmi yıl öncesine götürdüğünü belirttim. Dediğim gibi konu çok farklı; konu terör değil, basın. Çalıştığım basın kuruluşunda yöneticilerin bitmek bilmez bir toplantı isteği var. Haftanın belli günlerinde geç saatlere kadar toplantılar yapılırdı. Muhabirler olarak tabii ki bu toplantılara katılmak durumundaydık. Tüm gazeteciler bilir, her gün haber ya da gündem toplantısı yapılır; ama amaç bu toplantıların o günkü iş akışını aksatmayacak ölçüde hızlı gerçekleştirilmesi ve kısa tutulmasıdır. Bizde öyle değildi. Toplantı gün içindeki iş bittikten sonra akşam saatlerinde yapılır ve sonraki günlerin, sonraki haftanın olası haberleri masaya yatırılırdı. Yani sonuçta toplantılar, haberin önüne geçer; müthiş bir verimsizlik örneği sergilenirdi. Toplantılardan somut hiçbir şey de çıkmazdı.

Yeniden bugüne dönelim… CHP Lideri Kılıçdaroğlu, terör için komisyon kurulmasını öneriyor. Demek ki CHP'nin hükümete terör konusunda söyleyecekleri var!

Bu öneri biraz da "hükümet etme kavramı"nın karıştırıldığını göstermiyor mu? Hükümetten muhalefete "Gelin bu konuyu birlikte görüşelim" şeklinde bir öneri gelse, bu daha anlaşılır. Ama tersi, tuhaf kaçıyor.

Bu komisyon önerisi makul, olabilir görülen bir öneriyse, bunu başka alanlara da yaymak, genişletmek pekala mümkün...

Örneğin ülkede ekonomik sıkıntı yok mu; var. Kuralım iktidar ve muhalefet partisi milletvekillerinden oluşan bir komisyon, yatıralım ekonomik sorunları masaya. Şu işsizliğe de el atalım, gelir dağılımı bozukluğuna da.

Yıllardır atamaları yapılmadığı için dernek kuran öğretmenlerin sorununu da çözelim, sınav rezaletlerine yol açanları da ortaya çıkaralım.

Her yıl 10 bin cana mal olan trafik rezaletini ele almamak olur mu, "trafik komisyonu" hallediversin bu sorunu.

Bakın benzin 5 liraya dayanmış, şu dolaylı vergi konusuna da el atmak gerek; zenginden de, yoksuldan da aynı miktarda vergi almak olur mu?

İşler durgun gidiyor, diye hemen herkes şikayetçi. İşadamları işlerin açılmasını istiyor. Bu konu komisyonsuz olmaz; herkesi ilgilendiriyor, acilen "işleri açma" komisyonu da kuralım.

***

Ne büyük erdemdir herkesin yerini bilmesi. Herkesin nasıl bir işlev sahip olduğunun bilinciyle hareket etmesi. Hükümet, hükümet gibi; muhalefet, muhalefet gibi…

Tüm yazılarını göster