KOBİ’ler ve katma değerin önemi

Hilmi DEVELİ EKONOMİDE SATIR ARASI hilmideveli@gmail.com

TÜİK verilerine göre Mart 2014’te ihracatımız geçen yılın aynı ayına göre yüzde 4.3 artışla 13 milyar 14 milyon dolara yükseldi. 

Yıllık bazda bakıldığında ise 2014 ihracatının 2013 seviyesinde olacağı görünüyor.
İhracatımızın ithalatı karşılama oranında ise yine yıllık bazda bakıldığında, 2013’e göre, yüzde 61.1’den yüzde 64.7’ye çıkmak gibi bir iyileşme yaşandı.
Yüzde 3.6’lık oran artışın cari açığı kapatmada yetersiz olarak değerlendirilse de artış olumlu bir adım olarak görülmeli.

İhracatın KOBİ yönüyle değerlendirdiğimizde KOBİ’ler ihracatın yüzde 62.6’sını gerçekleştiriyor.
İhraç ürünlerine teknolojik açıdan bakıldığında; ağırlıklı olarak orta veya düşük teknolojilerle üretim yapan KOBİ’lerimizin ihraç ettikleri ürünler debu nitelikte oluyor.

Örneğin, Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı tekstil, giyim eşyası, gıda ürünleri, mobilya ve içecek gibi düşük teknolojili ürünler ile metal eşya, plastik ve kauçuk gibi orta-düşük teknolojili ürünlerdir.
Düşük teknolojili ürünler toplam ihracatımızın %37’sini, orta-düşük teknolojili ürünler ise %28’ini oluşturmaktadır.

Katma değerli yüksek teknolojik ürünün elde edilmesinin en temel yolu da Ar-Ge’den geçiyor.
Ülkemizde Ar-Ge harcamalarının GSYİH’ye oranının halen istediğimiz seviyede olmadığının altının çizilmesi gerekiyor.

2000 yılında % 0.48 olan söz konusu oran ve 2011 yılında % 0.86’ya ulaşmış, 2012 yılında ise 0.6 puan artarak % 0.92 seviyesine gelmiş.

Verilere bakıldığında 2000 yılına kıyasla yüzde yüzlük bir artış görülse de bu oran AB ülkelerinde yaklaşık % 2, ABD ve Japonya gibi gelişmiş ülkelerde ise % 3 olarak gerçekleşmiştir.
Ar-Ge ,inovasyon denildiğinde de akla üniversite-sanayi işbirliği geliyor.
Üniversite-sanayi işbirliğinin en önemli platformlarının başında ise teknoloji geliştirme bölgeleri konumlanıyor.

Araştırma geliştirme faaliyetlerini ve üniversite-sanayi İşbirliğini teşvik etmek amacıyla 2001 yılında yürürlüğe giren 4691 no'lu Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu, özel sektör şirketlerini teknoloji tabanlı Ar-Ge projeleri geliştirmeye yönlendirebilmek ve bu şirketlerin emek-yoğun Ar-Ge süreçlerini destekleyebilmek amacıyla çıkarılmıştı.

Bugüne değin kurulan teknopark sayısı 52’ye ulaştı ancak bunların 39’u faaliyet gösteriyor.

Bilim,Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı güncel verilerine göre teknoloji geliştirme bölgelerinde kurulan 2.500’den fazla firmada 22 binin üzerinde Ar-Ge personeli istihdam ediliyor. 
11 bine yakın proje tamamlanırken, 7 bine yakın proje ise devam ediyor.
2.500 firmanın yüzde 60’ına yakını bilgi teknolojileri, elektronik ve yazılım sektörlerinde faaliyet gösteriyor

Teknoparklarda güneş pili, hidrojen yakıtı pili, yapay zeka, robot, nanoteknoloji, biyoteknoloji vb. ürünlerin üretildiğini biliyoruz.
Ar-Ge ve inovasyona dayalı bu ürünlerin ne kadarını ticarileştirip yatırıma dönüştürüp ekonomiye katabiliyoruz sorusuna yeterince cevap bulmakta zorlanıyoruz.

KOBİ'lerin Ar-Ge harcamalarına kısaca bakıldığında; 
- TÜİK verileriyle Türkiye’de 2012 yılında toplam 13 milyar 62 milyon dolar Ar-Ge harcaması gerçekleştirildi. 
-Bu Ar-Ge harcamalarının yüzde 16.6’sı olan 2 milyar 166 milyon TL’sini KOBİ’ler yaptı.
- Tam Zaman Eşdeğeri (TZE) cinsinden 2012’de toplam 105 bin 122 Ar-Ge personeli çalıştı.
-TZE cinsinden toplam Ar-Ge personelinin yüzde 25.3’ü olan 26.595 kişi KOBİ’lerde istihdam edildi.
Yine TÜİK verilerine göre, son 10 yıl içinde Türkiye’de Ar-Ge’ye ayrılan bütçe 3.5 kat, toplam TZE çalışan sayısı ise 3 kat artmış olmasına rağmen KOBİ’ler hala Ar-Ge ve inovasyon temelli bir sürdürülebilir büyüme ivmesini yakalayamamışlardır.
2014 yılında artık Ar-Ge’nin ve inovasyonun önemini bilmeyen KOBİ kalmamıştır ama kaynakları sınırlı olan KOBİ’lerin Ar-Ge yi inovasyonu bu koşullarda riskli alan görmeleri nedeniyle bu riski göze almaktan da kaçınmaktalar.

Geçen haftaki yazımda da vurguladığım gibi mühendis istihdamında zorlanan KOBİ’lere mühendis istihdamında ve Ar-Ge’ye erişimde kolaylık sağlayan kamu kurum ve kuruluşları, uygulamakta olduğu koşulları basitleştirerek KOBİ’leri katma değerli yüksek teknolojili ürünlere yönlendirmede daha çok desteklemiş olurlar.
 

Tüm yazılarını göster