Koalisyon ya da erken seçim; çok dalgalı günler bizi bekliyor

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

AKP ve CHP liderleri dün akşam üstü bir araya geldiler. Bu satırlar, söz konusu toplantıdan saatler önce kaleme alındı. Toplantıdan nasıl bir karar çıktı, bilemeyiz. Her ne kadar son yorumlar bu toplantının biraz da dostlar alışverişte görsün gibisinden öylesine yapılacağı noktasında yoğunlaşıyorsa da, yine de belli olmaz.

Hem iki olasılık var zaten; ya koalisyon kurulması kararı alınmıştır bu zirvede ya da anlaşmazlıkların ağır bastığı dile getirilerek iki partinin bir araya gelemeyeceğine vurgu yapılmış ve taraflar birbirlerine "Yolun açık olsun" demişlerdir. 

Doğrusu iki parti heyetleri arasında sürdürülen toplantılarda bir dizi tuhaflık da yok muydu zaten. Görüşmelerde AKP heyetine başkanlık eden Ömer Çelik, koalisyon görüşmeleri başarısızlıkla sonuçlansa ve seçime gidilse üç dönem kuralının getirdiği kısıtlama belki sona ereceği için yeniden Meclise girebilecek bir isim. Tuhaf değil mi! Acaba Çelik, görüşmeler sırasında "Koalisyon kurulsa" diye mi umuyordu, yoksa beklentisi koalisyonun kurulamaması yönünde miydi? Ayrıca Türkiye turizmde son yılların en sıkıntılı dönemini yaşarken Turizm Bakanı'nın bu görüşmelere odaklanması da ilginç değil mi. Gerçi denilebilir ki, Ömer Çelik 24 saat bakanlık makamında otursa ne olurdu ki, turizmde işlerin kötüye gitmesini tek başına önleyebilir miydi ki? 

Yani görüşmeler biraz da sanki "Biz masadan kaçmıyoruz" havasında geçti gibi. Gerçi masadan kaçmak bir yana, masaya hiç oturmamak da meziyet sayıldı ya. Ama sonuçta iki parti pek gönüllü olmasa da masaya oturdular, görüştüler. Siz bu satırları okuduğunuzda iki lider toplantı salonundan kol kola mı, yoksa vedalaşarak mı çıktı, zaten çoktan belli olacak. Peki piyasalar, ekonomi, hangi durumdan nasıl etkilenecek, gelin onu irdelemeye çalışalım.

Koalisyona doğru...
Piyasalar bugün mutluluktan uçar. Hisse senedi fiyatları fırlar, döviz hızla geriler. Faizlerde çok önemli bir değişiklik yaşanmayabilir, ama az da olsa bir gerileme görülür. 

Moraller yerine gelir, beklentiler bir anda iyileşir. Karamsarlık bulutları dağılıverir, geleceğe umutla bakılmaya başlanır. Bu durum, birkaç gün sürebilir. Sevincin dalga boyu kısalır, kısalır ve "İyi de bu koalisyonda her şey pek de güllük gülistanlık olmayacak galiba" denilmeye başlanır. 

Gerçeğin görülmesi çok uzun sürmez çünkü. Aslında baştan bellidir de bir dizi anlaşmazlık yaşanacağı, çaresizlikten, yani biraz da kerhen gidilmektedir koalisyona.

Daha bakanlık paylaşımında sorunlar baş gösteriverir. CHP en çok hangi alanlarda şikayetçidir, bilinmekte. Pek muhtemeldir ki öncelikle İçişleri, Dışişleri ve Milli Eğitim Bakanlığı'nı isteyecektir. Ama veren kim!

Hadi bunlar ve istediği diğer bakanlıklar verildi CHP'ye. Sorun bitecek mi, ne gezer. Bakan, müsteşarını değiştirebilecek mi, vazgeçtik müsteşardan, daha aşağı kademedeki bir bürokratı. Kolay mı? 

AKP hükümetinin bile, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı aşıp Hazine Müsteşarı'nı aylardır atayamadığını hatırlatalım. 
Zordur koalisyon kurmak, daha da zordur koalisyonu yaşatmak, sürdürmek. Çünkü; birincisi, zaten pek var olmayan koalisyon kültürünü neredeyse tümden yitirdik. İkincisi, Erdoğan faktörünü kimse göz ardı edemez. 

Yani bir süre sonra koalisyon kurulmasının yarattığı o olumlu hava dağılacak. Piyasa profesyonelleri fiyatların fırlamasıyla portföylerini boşaltacak, yani hisse senetlerini ve diğer menkul kıymetlerini uygun fiyata satacak ve belki dövize dönecekler.

Koalisyon gündemden çıkınca...  
11 Ağustos 2015, kısa dönem ekonomi tarihimize belki de "Kara Salı" olarak geçecek. Hisse senedi fiyatlarında çok hızlı bir düşüş olabilecek, aynı şekilde iç borçlanma senetlerinden kaçış yaşanabilecek, yani faizler artacak, yine döviz fiyatı da fırlayacak. 

Bunların hiçbiri şaşırtıcı değil. Ama tıpkı 8 Haziran'daki gibi bu olumsuzluk da uzun soluklu olmayacak. Çünkü her düşüş, yeni bir çıkışın habercisi; her çıkış da yeni düşüşün bir işareti sayılmalı. 

Fiyatlar düşünce panik halinde hisse senedi ve DİBS satanlar, aslında bunları almak için pusuda bekleyenlere ucuz mal vermiş olacaklar. Hızla artan döviz için daha da artacak beklentisine girenler de, o yüksek fiyattan satış yapmak isteyenler için iyi bir alıcı olacaklar.

Piyasa böyle bir tepki verecek gibi. Ama ekonomi, finansal araçlardan ibaret değil ki, öyle olsa keşke. Bir kesim kazanır, bir kesim kaybeder; yarın da tersi olabilir. Asıl ekonomi ne olacak, önemli olan o. 

Sıkıntı en çok o kesimde yoğunlaşacak. Her ne kadar haziran ayında ve bağlı olarak yılın ikinci çeyreğinde sanayi üretimi çok iyi gerçekleşmiş olsa da bir süre sonra tökezleme yaşanması şaşırtıcı olmaz. Hele giderek tırmanan terör, ekonomiyi çoktan unutturacak ölçüye varmak üzereyken... 
 

Tüm yazılarını göster