Kılıçdaroğlu’nun ekonomiyi toparlama formülü

İsmet ÖZKUL KRİTİK AÇI ismetozkul@gmail.com

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto, Hürriyet Gazetesi yazarı Vahap Munyar ve Cem Medya Grup Başkanı Celal Toprak ile önceki akşam CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile kısa bir görüşme yaptık. CHP Genel Merkezi’ndeki sohbetin ana konusu doğal olarak yolsuzluk soruşturmaları ile başlayan son siyasal gelişmeler ve ekonomide yaşanan kritik süreçti.

Cemiyet Başkanı Olcayto da 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü vesilesiyle TGC ile Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın birlikte hazırladığı bir dosyayı Kılıçdaroğlu’na sundu. Olcayto medyanın içinde bulunduğu durum, basının ve gazetecilerin karşı karşıya bulunduğu baskılar ve engellemeler ile basın çalışanlarının ekonomik ve sosyal hakları konusundaki sıkıntıları anlatarak çözüm konusunda destek taleplerini dile getirdi.

CHP Genel Başkanı’nın “İktidara gelseniz ekonominin içine sürüklendiği zor durumdan çıkış için ne yapardınız?” sorusuna yanıtı, iş dünyasına güven aşılamaya dayanıyor.

Kılıçdaroğlu çıkış formülünün ana unsurlarını şöyle sıraladı:

• “Önce işadamlarımıza şu vaadde bulunacağım: Gerçek demokrasiyi getireceğiz, Önünüzdeki bütün engelleri kaldıracağız. Herkes işine gücüne baksın diyeceğim.”

• “Siyasi ahlak yasası getireceğiz.”

• “Gelir İdaresi Başkanlığı’nı özerk hale getireceğiz. Vergi denetimini, siyasal bir baskı aracı olmaktan çıkartacağız.”

• “Bağımsız otoritelerin, ekonomideki bağımsız düzenleyici kurumların üzerindeki siyasi vesayeti kaldıracağım.”

• “Bütün komşularımız ile yeni bir barış süreci başlatacağız. Bölgede ihracat patlaması olacak. Maliki 10 yılda 500 milyar dolarlık yatırım yapacağız diyor. O yatırımları en iyi Türk işadamları yapar.”

• “Avrupa Birliği alanında, bizi üyeliğe ister alsınlar ister almasınlar, bir AB üyesiymiş gibi bütün kuralları yerine getireceğim.”

• “Kimseyi inanç ve kimliğinden ötürü dışlamayacağız.”

• “Türkiyeyi çağdaş demokratik bir ülke, Batı’nın da güven duyduğu modern bir cumhuriyet haline getirebiliriz.”

• “Toplumda iktidara güven sağlayacağız. CHP de çok iyi kadrolarımız var. Türkiyeyi 2001 krizinden çıkartan kadrolar bizde.”

• “İşadamına güven verdiğimizde, o da kendi yolunu çizecek. Bir yıl içinde güven pekişecek. Bir yılda herşey değişir, üç yılda ise çok şeyi değiştiririz.”

Kılıçdaroğlu, kredi kartlarına getirilen son kısıtlamalar için “FED (ABD Merkez Bankası) kararlarından sonra akılları başına geldi” dedi. Kılıçdaroğlu sıcak paranın bol olduğu dönemde ekonominin geleceği görüp gerekli tedbirleri almadan yönetildiğini söyledi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun ekonomi planının, belirsizliklerin bu kadar arttığı bir ortamda, iş dünyasına güven vermeyi öne alması, hayati bir gereklilik olarak görülebilir. Ancak Kılıçdaroğlu’nun “iş dünyasına güven verme” ihtiyacının, bunun ötesine geçtiği izlenimi edindim. Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları bende, iktidara geldiklerinde “CHP’nin iş dünyasının güvenini kazanma, onlardaki bazı önyargıları kırma” gibi bir sorunları olacağını düşündüğü izlenimi yarattı. Kılıçdaroğlu, bu güveni kazanmanın hemen olamayacağını da hesaplıyor.

Kılıçdaroğlu’nun sıraladığı temel çözüm unsurları içinde ekonominin sıcak paraya aşırı bağımlılığı ve cari açık kamburuna karşı alınacak önlemlerin yer almaması dikkatimi çekti. Bu durum, Kılıçdaroğlu’nun sohmettimizde sıraladığı önlemlerin temelde kısa vadeli adımlara odaklanması, oysa cari açık çözümlerinin esas olarak uzun vadeli olmasından kaynaklanmış olabilir. Ancak yine de ekonomik çözüm önlemlerinde bu alanın yer almamasını önemli buldum.

Kılıçdaroğlu’nun, Türkiye’nin en önemli sorunlarından birisi olan Kürt sorunu konusunu, “Kimseyi inanç ve kimliğinden ötürü dışlamayacağız” gibi düşük profilli bir ifade ile geçmiş olmasını da not etmek isterim.

Siyasi kriz

CHP Genel Başkanı, son siyasal gelişmeler konusunda ise “Cemaat-hükümet kavgası nasıl biter bir öngörüm yok. Bu konuda Cemaat’le de, hükümetle de bir bağımız yok. Biz öncelikle yolsuzluklarla ilgileniyoruz. Yolsuzluk soruşturmasının hükümet-Cemaat kavgasına dönmesini de doğru bulmuyoruz. Bunu hükümet-Cemaat kavgası gibi sunmak yanlış. Yolsuzluğu görmeyip, hükümet-Cemaat kavgasına bakmak yanlış. Hükümet yolsuzluğu böyle gizlemek istiyor. Siyasette etik kurallar yerleşmemiş. Bu temel bir zaaf. Recep Tayyip Erdoğan gelirken ahlaktan bahsederek geldi, şimdi ahlaki kuralların tersyüz edildiği bir Türkiye ile karşı karşıyayız” dedi.

Kılıçdaroğlu yolsuzluk soruşturmasına konu olan imar planı değişikliklerinin haksız rant yarattığını belirterek “İstanbul gibi bir kenti bitirdik. Kentin imar planı önceden var olmalı ve açık olmalı. Bu planda da değişiklik yapılmamalı. Kent planı önceden olmazsa ve bilinmezse haksız rant ortaya çıkar” dedi. Kılıçdaroğlu bu noktada Türkiye’nin her yerindeki “bir metrekarelik bir kamu mülkünün bile” satış ve kiralanmasında bütün yetkileri Başbakan’ın imzasına bağlayan son genelgeyi de eleştirdi.

Yargıda düzenlemeler

Kılıçdaroğlu hükümetin HSYK yasasını değiştirme girişimine karşı çıkarak “Hükümet HSYK’da istediği yönetmeliği çıkartmak için yasa değiştiriyor” dedi.

CHP Genel Başkanı Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun son girişimleri için “Girişimin zamanlaması tuhaf” dedi. Kılıçdaroğlu CHP’nin 8 ay önce yayınladığı Özgürlük ve Demokrasi Bildirgesini hatırlatarak, “Biz orada Özel Yetkili Mahkemeler’in kaldırılıp, bu mahkemelerde yapılan tüm yargılamaların yeniden yapılmasını önerdik” dedi.

Yerel seçimler

Kılıçdaroğlu, belediye başkan adaylarının belirlenmesinde yavaş kaldıkları eleştirilerinin gerçeğe uymadığını söyledi. Kılıçdaroğlu, “750 il ve ilçede belediye başkan adaylarımızı belirledik. 15 Ocak’ta Parti Meclisi’nde bir kısmını daha belirleyeceğiz. Bizde adaylar tek kişinin kararıyla belirlenmiyor, adayların Parti Meclisi’nden geçmesi gerekiyor” dedi.

Kılıçdaroğlu aday belirleme sürecinde belli merkezlerde sandık koyup oylama yapmak yoluyla, belli yerlerde ise ön eleme ile aday sayısını beşe indirip bunlar için anket yaptıklarını anlattı.

Kılıçdaroğlu bunları ve genel başkanlığı döneminde CHP’de çok şeyin değiştiğini anlatırken “CHP’yi yönetmek, Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetmekten zor” dedi.

Gerçekten de görüşmeyi yaptığımız akşam CHP Genel Merkezi’nin görünümü CHP’yi yönetmenin kolay olmadığını gösterir nitelikteydi. Mersin’de mevcut Belediye Başkanı’nın tekrar aday gösterilmesine karşı çıkan partililer, Genel Merkez binasının girişini işgal etmişlerdi.

Asansörler kapatılmıştı, görüşmeye nasıl çıkacağımızı sorduğumuz danışma görevlileri ne yapacaklarını bilemez haldeydi. Sonunda zorlukla yangın merdiveni gibi bir yerlerden geçerek Genel Başkan katına çıkabildik.

Tüm yazılarını göster