Kentsel dönüşüm otoriteleri sürdürülebilir şehirleri anlatacak

DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Kentsel dönüşüm, tüm dünya ülkelerini ilgilendiren bir konu. Gelişmiş ülkelerde kentsel dönüşümler; şehirleri markalaştırmak amacıyla yapılan dönüşümlerken; gelişmekte olan ülkelerde gecekondulaşmış alanlar ve doğal afetlere karşı dönüşüm öncelik taşıyor.

Ulaşılabilir ve Ekonomik  Konut Enstitüsü (AHI) geçtiğimiz günlerde Boğaziçi Üniversitesi'nde bir sempozyum düzenledi. "Kentsel Afet Riski" sempozyumunun konuşmacılarından Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü öğretim üyesi Dr. Mustafa Erdik, İstanbul'da büyük bir deprem olduğunda, doğrudan yapısal kayıpların 17 milyar dolara; ekonomik kayıpların ise 65 milyar dolara ulaşacağını söyledi.

Ulaşılabilir ve Ekonomik Konut Enstitüsü  (AHI) ve Boğaziçi Üniversitesi (BU) ortaklığıyla gerçekleştirilen ve Bill ve Melinda Gates Vakfı tarafından desteklenen bu sempozyum çerçevesinde dikkat çekilen önemli bir konu da, ciddi bir afetten en fazla zarar görenlerin fakirler olacağıydı.

AHI temsilcisi David A. Smith, "Yalnızca yoksullar değil, herkes risk altındadır. Kamu kaynaklarını felaket sonrasında yaraları sarmak yerine kullanmaktansa, felaket öncesinde kentsel iyileştirme önlemleri almak ve yerel toplumun katılımını sağlamak için kullanmak çok daha anlamlı bir sonuç verecektir" çağrısında bulundu.

Dünyadan önemli kentsel dönüşüm projeleri

İşte bu noktada, 4-5 Mart tarihlerinde TOKİ tarafından İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenecek olan 2011 Konut Kurultayı çok büyük bir önem taşıyor. Amerika, Meksika, Kore, Japonya, Kudüs gibi dünyanın önemli ülkelerinde kentsel dönüşümlere imza atmış yerli ve yabancı mimarlık, mühendislik, şehircilik, jeoloji, çevre ve inşaat uzmanlarının bir araya geleceği Kurultay'ın hedefi, bir tehdit olarak görünen doğal afetlere hazırlıklı bir Türkiye için kentsel dönüşüm seferberliğine öncelik vermek.

Konut politikaları; sürdürülebilir konut tasarımında kentsel ve çevresel standartlar; konut finansman modelleri; kentsel dönüşüm Türkiye'ye neden gerekli?; kentsel dönüşümde uluslararası deneyimler; deprem dönüşümünde toplu yenileme çerçevesinde sürdürülebilir konut edinimi, sektörel işbirlikleri, yeni aktörler, yeni roller; marka kentler; Türkiye'de kentsel dönüşümde darboğazlar kurultayın gündem maddelerini oluşturuyor. 

Bu arada AHI Başkanı David Smith aynı zamanda 2011 Konut Kurultayı Danışma Kurulu Kurucusu. AHI, yani Ulaşılabilir ve Ekonomik Konut Enstitüsü, kar amacı gütmeyen bir kamu kuruluşu olarak, yoksul kentliler için konut ve altyapı sağlamak amacıyla çalışan ekosistemleri finanse eden, küresel konut fonu olarak çalışmalarını sürdürüyor. Gecekondu alanlarını finansal ve toplumsal değerlere dönüştürmek; ödenebilir konut ürünleri ve programları yaratmak ve uygulamak bu çalışmaların başında geliyor.

Bazıları marka olmak için, bazıları afete karşı

Kentsel dönüşüm, sadece gelişen ülkeleri değil, tüm dünya ülkelerini ilgilendiren bir konu. Gelişmiş ülkelerde kentsel dönüşümler; şehirlerin cazibesini arttırmak, şehirleri markalaştırmak amacıyla yapılan dönüşümlerken; gelişmekte olan ülkelerde gecekondulaşmış alanların dönüşümü ve doğal afetler kapsamında yapılması gereken dönüşüm öncelik taşıyor.

"Konutta yeni yaklaşımlar, stratejiler, eylemler ve kentsel dönüşüm" başlıklı 2011 Konut Kurultayı'nın gündem maddelerinin başında, Türkiye'de doğal afetlerin, özellikle depremin tehdit etmediği, insanların endişesiz bir yaşam sürdürecekleri, eko sisteme uygun ve sürdürülebilir büyümeye katkı sağlayan, geleceğin dünyasını kucaklayan konutlara nasıl ulaşılacağı geliyor.

En yoksul mahalleler evlerini depreme karşı güçlendirebilmeli

2011 Konut Kurultayı'nın Danışma Kurulu Başkanı Bruce Cahan, Urban Logic CEO'su ve aynı zamanda şeffaf-etik bankacılık alanında oluşturduğu GoodBank örneği ile dünyaca tanınan bir isim.

Cahan'ın bundan bir süre önce AHI Sempozyumunda yaptığı konuşma oldukça önemli: "İstanbul'da gerçekleşebilecek bir depremde, gecekondu mahallelerinden geçen doğalgaz hatlarından birinin delindiğini düşünün. Mahalle sakinlerinin hayatlarını kaybetmesinin ötesinde, İstanbul şehir bütçesinin üçte birini oluşturan boru hatlarından biri aylarca kullanılamaz halde kalacak. Gaz sızıntısı ve gelir kaynağının kesilmesi nedeniyle yalnızca şehir değil, ülke ekonomisi de zarar görecek ve bu durum şehrin ve ülkenin kredi notunu düşürebilecek. Bu İstanbul'daki enformel mahallelerde yaşayan ekonomi ile İstanbul'un ve Türkiye'nin kredi derecesi arasındaki doğrudan bağlantılardan yalnızca biri. Ne zaman ki en yoksul mahalleler bile kendi kaynaklarını ve paralarını örneğin kooperatifler, dernekler ve topluluk bankaları aracılığıyla ve hükümetin de desteğiyle kullanarak evlerini depreme karşı güçlendirirler, İstanbul'un ve Türkiye'nin ekonomisi o zaman çok daha dirençli bir görünüm alır. Bundan hem insanlar hem de ülke karlı çıkar."

Kentsel gelişim ekonomik aktiviteyi artırıyor

Bu kapsamda yerel toplumun güçlendirilmesi çok önem taşıyor. Uzmanlara göre, şehir merkeziyle en az ilişkili, ancak felaketlerden en fazla zarar görebilecek yoksul kentli yurttaşların kendilerini bekleyen riski daha iyi anlayabilmeleri için stratejilere ihtiyaç var.

"Şehirler afet risklerini azar azar, bazen bir ev bazen bir blok düzeyinde azaltıyorlar. Bunu yaparken bir yandan da kentsel gelişim sayesinde ekonomik aktivite ve istihdamı artırıyorlar. Uyum içerisinde çalışmak sivil toplumu geliştiriyor, afet riskini azaltıyor, ekonomiyi ve kredi derecelerini güçlendiriyor ve uzun vadeli bir değişim yaratıyor" diyen

AHI temsilcisi Smith'in sorusuna kulak vermekte fayda var: "Neden dönüşüm için gerekli önlemleri almak ve güçlendirme çalışmaları için bir felaketi beklemek zorundayız ki?"

Tüm yazılarını göster