Kendimize kurduğumuz tuzaklar

Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Temel kurallar arasında, 20/80 kuralı da vardır. Çabalarımızın yüzde 80 boşa gittiği; ancak yüzde 20'lik bölümünden gerçek verim alındığı bazı bilim insanları tarafından ileri sürülmektedir.

Fiziki ve entelektüel enerjimizin çok önemli bölümlerini boşa çıkaran, gelişmenin önünde tuzaklar  kuran  kuralın farkına varmalıyız ki, enerjimizi verimli kullanma bilinci  gelişsin.

Kendi birikimlerimden, okuduklarımdan, keşfettiklerimden, icat ettiklerimden ve unuttuklarımdan çıkardığım  tuzak eğilimlerden bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum:

· Kendimizi yalıtarak dışa ve dünyaya kapalı hale getirme.

· Kendine yeterlilik inancını   içimizde ve dış çevremizde  meşrulaştırma.

· Mükemmellik ve vazgeçilmezlik inancına tutsak olma.

· Gücünün sınırlarını aşan bir özgüven yaratma.

· Ayrıntı bilgisi eksikliğinden kaynaklanan  komplocu yaklaşım.

Çoğu insan, özellikle gelişmekte olan  ortamlarda, farklı bir başarı çizgisi yakaladığında,  "Öbende cevher olmasa  bu başarı olmazdı" algılamasına kendini kolay yayılma ortamı bulabilir. Bu algılama, " Öişimi benden iyi kimse bilemez" inancıyla bir  başka aşamaya kolayca taşınabilir. Ulaşılan  bu son  aşamada, "ilkesiz gizlilik" hastalığı yayılır. Gerekli gereksiz her şeyin gizlendiği; dışa ve dünyaya kapalı bir tutum ağırlık  kazanır; yalıtımcı anlayış, başkalarının birikiminden yararlanmaya dönük duran akıl gözünü köreltir.

Dışa karşı kendimizi  yalıtma,  "Ökendi göbeğini kendi eliyle kesenlerdeniz" inancıyla pekiştirilince; içeriden dışarıya bakma, kendini en ilerde olanlarla karşılaştırma yerine, kendi içindeki gelişmelerle karşılaştırmalar yaparak rahatlamayı öne çıkarabilir. Bu kendine yeterlilik inancı dışımızdaki çevrede de  kabul  görürse  "Öher şey yolunda" algılaması  baskın hale gelebilir . İçte ve dışta  "ilgisizlik"  sınır tanımaz  biçimde yayılabilir.

Mükemmellik 

İnsanlar  kendi yalanlarına bir kez inandı mı, "Ömükemmellik ve vazgeçilmezlik" inancı alabildiğine hızlı yayılır. Bu inanç, "Ömezarlıklar vazgeçilmez insanlarla doludur" özdeyişini unutturur. Mükemmel ve vazgeçilmez olduğuna inananların, kendilerine ayna tutma ihtiyaçları da yok olur; diyalog ve sorgulama önemsenmez.

Kendini dışa ve dünyaya kapatan,  kendini yalıtan, "mükemmel" olduğuna ve "vazgeçilmezliğine"  inanan biri; gücünün sınırlarını hesaplama gibi bir eziyete de katlanmaz. O zaman aşırı değerlenmiş bir özgüvenle, gücünü çok aşan konulara yönelme gibi tehlikeli ve israfçı  yola girebilir.

Fizik ve düş enerjimizin yüzde 80'inden fazlasını boşa harcatan bir diğer eğilim de, ayrıntı bilgisi eksikliğinden  kaynaklanan  "komplocu"  anlayıştır. Ayrıntı bilgisi ile genel eğilimler arasında denge kuracak bilgiden yoksun olanların başvurdukları  araçlardan biridir komplo üretme. Düşmanlar yaratarak kendini avutma yoludur.

Burada  başlıklar halinde anlatmaya çalıştığımız beş eğilim; çarpık iş kültürünün özünü oluşturur;  gücümüzü  boşuna harcatır; bizi 20/80 kuralının tuzağına düşürür.

Tüm yazılarını göster