Kelimeler rakamlara karşı

Şant MANUKYAN Ekofobi dunyaweb@dunya.com

Son zamanlarda(yayılmaya çalışılan)  psikolojinin piyasalar üzerinde ne kadar etkili olduğunu net bir şekilde görüyoruz. Kötü şöhretine rağmen Berlusconi ve son derece zor bir zamanda başa geçen Papandreu sanki AB'nin ve IMF'in talep ettiği her yasayı ve düzenlemeyi meclisten geçirmemiş, her türlü kemer sıkma politikasını kabul etmemiş gibi piyasalar bu kişilerin yerine atanan teknokratları bir anda baş taçı yaptı. Oysa hiçbir zaman verimsiz çalışan veya AB karşıtı hükümetler sorunu zaten yaşanmamıştı. Sorun başkanlık secimlerinde Clinton'un kullandığı sloganda olduğu gibi "Konu Ekonomi!" (biraz sansürledim) . Dolayısı ile verimli çalışan bir karar mekanizmasının başındaki kişinin değişmesi önemli bir gelişme değil. Nitekim ECB'nin piyasadan alım yapmasının ardından oluşan pozitif havayı bu siyasi olaya bağlayanlar bu hafta başında ECB'nin çekilmesi ile acı gerçekle karşı karşıya kaldı. 120% Borç oranı, 4.60% bütçe açığı , 7.0% borçlanma oranı 3.4% enflasyon ve sıfıra yakın bir büyüme oranı ile Italya'nın cari durumunu sürdürmesi söz konusu değil. Dahası sorun İtalya'nın da ötesine geçmek üzere. Her ikisi de AAA ratinge sahip Fransa ve Almanya bonoları arasındaki getiri farkı bu yazı yazılırken 1.91% seviyesine ulaşmıştı. Normal zamanlarda bu oran 0.25-30 bandında dolaşıyordu. Dolayısı ile yatırımcıların gözünde Fransa'nın AAA ratingi artık ciddi biçimde sorgulanmaya başlandı. Macaristan ile güçlü bağları bulunan Avusturya'nın ratingi de Macaristan uçurumdan düştükce tartışılan diğer bir konu. Henüz işin ciddiyeti anlaşılmamış olsa da 23 Kasıma kadar ABD'de Demokrat ve Cumhuriyetcilerden kurulmuş bulunan Süper-komite bütçe kısıntıları üzerinde bir uzlaşmaya varamaz ise ABD'nin ratingi de bir kez daha tartışmaya açlıcak. Bu gelişmelerin hepsinin temelinde rakamlar var ve maalesef bu rakamların  yönünü kısa vadede değiştirmek mümkün değil. Sadece hisse endekslerine bakıyorsanız ECB'nin FED-BOE-BOJ gibi büyük montanlı tahvil alımlarına girişmesini isteyenleri haklı bulabilirsiniz. Gerçekten de kısa vadedepiyasaların sakinleşmesi için tek çözüm olarak bu görünüyor. Hukuki sorunları bir kenara bırakırsak bu tavsiye bir noktada uygulanması durumunda ileride başta enflasyon olmak üzere pek çok yeni sorun çıkartacaktır.Ancak elbette şu anda bu Merkez Bankalarını gerçekten düşündüren bir tehlike mi tartışılır. ABD'de 1980lerde oluşan enflasyonu düşürmesi ile bilinen eski FED başkanı Paul Volcker " Merkez Bankalarının Rolü" başlıklı konuşmasında bakın ne diyor : "MB'ler tam olarak serbest piyasaların müjdecisi değildir. Aslına bakarsanız bugün MB denilince insanların aklına gelmeyecek şekilde bazı MB'ler devletleri fonlamak için kurulmuştur. Enflasyonla mucadele için MB'den çok daha iyi yollar vardır, örneğin Altın Standartı."

Evet yeni bir ekonomik&finansal düzen kuruluyor ancak bu düzen hiç durmadan bu konuyu işleyenlerin düşündüğü gibi mi olacak emin değilim.

Tüm yazılarını göster