Kazançta yabancının tercihi TL, bizim tercihimiz döviz

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Yurtdışında yerleşiklerin ya da kısaca yabancıların Türkiye'deki toplam portföyleri kasım ayı sonunda 79.5 milyar dolar düzeyinde bulunuyor. Yabancıların portföyü 2008 sonunda 50.3 milyar dolardı. Buna göre portföy, geçen yılın ilk on bir ayında yüzde 58 oranında 29 milyar dolarlık artış kaydetmiş oldu.

Kasım sonundaki 79.5 milyar dolarlık toplam portföyün 48.1 milyar doları hisse senedi, 22.2 milyar doları devlet iç borçlanma senedi, 8.3 milyar doları mevduat, 849 milyon doları Eurobond'dan oluşuyor. Toplam portföyde hisse senedinin yüzde 60.5, DİBS'in yüzde 28, mevduatın yüzde 10.4, Eurobond'un ise yüzde 1.1 payı var.

Yabancıların Türkiye'deki portföyünün dağılımı böyle. Peki ya yurtiçinde yerleşiklerin tasarrufları hangi alanlarda bulunuyor?

Yurtiçinde yerleşiklerin kasım sonundaki toplam portföyü 605.4 milyar lira. Bu tutarın yüzde 47.6 oranında, yani yarısına yakını Türk Lirası cinsi mevduat. Bankalardaki TL cinsi mevduat 288 milyar lira düzeyinde. Toplamdaki payı yüzde 22.9 olan döviz tevdiat hesapları 138.8 milyar liralık bir büyüklük oluşturuyor. Türk Lirası cinsi devlet iç borçlanma senedi yüzde 10.6'lık pay ve 63.9 milyar lirayla üçüncü sırada bulunuyor.

Yurtiçinde yerleşiklerin sahip olduğu hisse senetlerinin toplamı kasım sonu itibariyle 38.8 milyar lira. Hisse senetleri, toplam portföy içinde yalnızca yüzde 6.4'lük bir yer tutuyor.

Yabancıların sahip olduğu hisse senetleri 48 milyar dolar, yani kasım sonundaki kurla 71 milyar lira. Oysa aynı tarihte yurtiçinde yerleşiklerin yalnızca 38.8 milyar liralık hisse senedi bulunuyor. Neredeyse 2'ye 1'lik bir denge söz konusu. Bu denge, pek bozulmuyor. Hem zaten İMKB'de yabancı payı da çok azaldığı dönemlerde bile üçte ikinin altına inmiyor. İMKB'de hisse senetlerinin ortalama olarak üçte ikisi yabancı, üçte biri ise yerli yatırımcıların elinde bulunuyor.

Yabancı yatırımcı elindeki dövizi satıyor ve Türkiye'ye gelerek hisse senedi ve DİBS alıyor, ayrıca mevduata yatırım yapıyor. Yani, Türkiye'deki faizden yararlanmaya çalışıyor, yararlanıyor da. Ama tuhaflığa bakın ki, yerli yatırımcı elindeki Türk Lirası'nı dövize yatırmak suretiyle para kazanmayı umuyor. Yerli yatırımcı, elindeki paranın dörtte birine yakınını döviz tevdiat hesabında tutuyor. Kurların hareketine göre bu oran küçük oynamalar gösterse de yüzde 23'ün altına pek inmiyor. Üstelik, yerli yatırımcının elindeki bu döviz, bankalardaki hesapları gösteriyor. Ayrıca yastık altı olarak nitelenen ve miktarı konusunda çok çeşitli rivayetler dile getirilen bir tutarın söz konusu olduğu da biliniyor. Kim bilir, yastık altındaki tutarla birlikte Türk halkı toplam birikiminin belki üçte birini, belki daha da fazlasını döviz olarak tutmayı tercih ediyor.

Geçen yıl dolar da, euro da değer kazanmadı, yani Türk Lirası'nın en çok tercih edilen bu iki dövize karşı olan değeri neredeyse sabit kaldı. Dolayısıyla 2009 yılında, ister bankada döviz tevdiat hesabı olarak, ister yastık altında, dolar ve euro tutanlar reel olarak kayba uğradı. Ancak bu gerçeğe rağmen, toplam tasarruflardaki DTH payı dörtte birin altına pek inmiyor. Bunun nedeni de Türkiye'nin bir gün dövizsiz kalacağı, bu durumun ortaya çıkması durumunda da dövizin fırlayıp gideceği. Paradaki payı kişiye indirgersek, her dört yatırımcıdan biri dövizin fırlayacağı günü bekleyedursun, yabancı Türkiye'ye getirip o dört kişiden birine taşıttığı döviz sayesinde dünyanın en güzel karını elde etmeye devam ediyor.

Tüm yazılarını göster