Hammadde, navlun, vergi gibi maliyetlerdeki yükseliş “kayıtdışılığı” artırıyor…
Eğitimin niteliksizliği ve sonucunda kazanılan kültür de “kayıtdışılığı” tetikliyor…
Alım gücündeki düşüş, “denetim görevlilerini” dahi, “kayıtdışı, kaçak ürünlerin tüketimine” yönlendiriyor…
Üstüne:
Kaçakçılığı/kopyacılığı/kayıtdışılığı “göz önünde yapanlara” dahi yaptırım uygulanmıyor…
***
Sonuç mu?
Tüm kaynaklarıyla yatırım yapma/geliştirme;
Ve vergisini tam/zamanında ödeme kültürüne sahip olanları dahi “dönüşüme” zorluyor; “kayıtdışı/kaçak üretimi/pazarlamayı” düşünmesini sağlıyor…
Ve…
Bütçe dengesinden alım gücüne tüm ekonomiyi, bugünkü duruma getiriyor…
***
Dün TÜSİAD Başkanı Orhan Turan da dikkat çekti:
“Kayıtdışı ile mücadele, dezenflasyon sürecine destek olmaya ilaveten, piyasa ekonomisinin temellerinin geliştirilmesi ve verimliliğin yükseltilmesine de hizmet eder…
Kayıtdışı firmalar, ‘iş ve aş yaratıyor’ gibi gözükse de aslında yeni, verimli ve kayıtiçi firmalar için rekabet koşullarını bozar ve sonuçta daha fazla iş yaratılmasını engeller…
Kayıtdışı ekonomi, kamu kaynaklarını, verimsiz firmaların faaliyetlerini sürdürmeleri için kullanması anlamına gelir…”
VELHASIL
“Kayıt dışılığı azaltarak, devlet harcamaları için ek kaynak yaratacağız” şeklinde değil;
“Vergileri ödenebilir hale getirip, navlun gibi maliyetleri altyapı yatırımları ile düşürüp (vb.) verimliliği/ rekabeti/kayıtlı üretim ve tüketimi artıracağız” şeklinde düşünmeliyiz…
***
“Kayıt dışı tutulan likidi (para, altın…) ekonomiye kazandırırsak, risklerimiz düşecek” şeklinde değil;
“Adaletten eğitime iç/dış riskleri düşürürsek, kayıt dışı tutulan likidin yanı sıra, yabancı da ekonomide yerini alır” şeklinde düşünmeliyiz...