Kayıt dışına kayıtsız kalmamalı

Kayıt dışı ekonomi, ülkelerin gelişmesinin önündeki en büyük engel olduğu gibi, ay­nı zamanda ortaya çıkan pek çok sorunun da ana kaynağı.

Dr. Hakan ÇINAR SIRADIŞI hakan.cinar@dunya.com

Kayıt dışı ekonomi, ülkelerin gelişmesinin önündeki en büyük engel olduğu gibi, ay­nı zamanda ortaya çıkan pek çok sorunun da ana kaynağı. Devletlerin vergi gelirinin düş­mesine önemli ölçüde sebep oluğu gibi, öde­yen ödemeyen arasındaki adaletsizlik, çalışan­ların sigortasız veya düşük gelirli görünmesi, yabancıların sigortasız çalıştırılması gibi pek çok çarpıklığın da temelini oluşturmakta.

Tür­kiye’de kayıt dışı ekonomiyle mücadele ala­nında bugüne kadar; 2008’den bu yana 4 farklı eylem planı hazırlanarak uygulanmış olması­na rağmen hala yasal, yapısal, idari, teknik ve toplumsal algı yönetimi anlamında pek çok ko­nu çözülememiş ve kayıt dışı ekonominin bü­yüklüğünün istenen seviyelere indirilememiş durumda. Bu sebeple de beşinci eylem planı olan 2023-2025 Kayıt Dışı Ekonomiyle Müca­dele Eylem Planı hayata geçirildi.

Devletten gizlenen, kayda geçirilmeyen, bu sebeple de denetim dışında kalan faaliyetleri kayıtdışı olarak nitelendirirken, yasa dışı eko­nomi, gayriresmi ekonomi, gizli ekonomi, gri ekonomi diye tabirlerle de ekonomik karşılığı­nı tanımlamak mümkün.

Kayıtdışı ile mücadele 5.eylem planı

Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından hazır­lanan eylem planında 2023-2025 yılları arasın­da resmi raporlarda bir rakam verilmemekle birlikte,Türkiye’de kayıt dışı ekonominin %30 ile %40 arasında olduğu öngörülmekte. Ben bu oranın bunun çok üzerinde olduğunu düşün­sem de ispat etmem, adı üzerinde kayıtdışı ol­duğu için hayli zor. Örneğin ülkemizde çok da hesaba katılmayan inanılmaz bir bağış, yardım enflasyonu var; kişiler faturayı kullanamam üzerine bir de KDV ödemeyeyim diyerek sis­tem tamamen elden yürüyor.

Rakamları tasav­vur etmek hayli zor. Kayıt dışı ekonomi oranla­rına bakıldığında gelişmiş ülkelerde bu payın %15 civarında ve altında, gelişmekte olan ülke­lerde ise yaklaşık %30 oranında olduğu tahmin edilmekte. 2008-2005 yılları arasında beş kez kayıt dışı ekonomiyle mücadele programı uy­guluyor olmamız, bir yandan konunun üzerin­de hassasiyetle durulduğunu gösterirken, öte yandan bu yönde çok da bir ilerleme kaydedile­mediğini ortaya koymakta.

Ana formül vergi arttırımı olmamalı

Bugünlerde yüksek vergiler gündeme geldik­çe kayıt dışı ekonomi ile mücadele de tekrar akıllara geldi. Oysaki bu konu ülke ekonomimi­zin düze çıkması konusunda bence en önemli ve çözümü şart olan gündem maddesi olmak duru­munda.

Bakan Mehmet Şimşek’in enflasyonu düşürme yönündeki girişimlerini izlediğimde öne çıkan en önemli hususun, hatta tek husu­sun vergileri arttırmak olduğunu görüyorum ve endişelerim de sürekli artıyor. Kurumlar Vergi­si’nden yurtdışı çıkış harcına, KDV’den emlak vergisine pek çok taşın yerinden oynayacağına veya oynamak durumunda olduğuna tanık olu­yoruz.

Kayıtdışı ile ülkemizin vergi kaybı he­sabının %10’lar seviyesinde olduğu öngörülse de, gerçekte bu oran emin olun çok daha yük­sek. Bunu vergi levhalarından dahi görebilmek mümkün. Peki o halde doğru formül mevcut­ta alınabilen vergileri arttırmak mı olmalı, sis­temin dışındakileri sistemin içerisine çekebil­mek mi? Şüphesiz vergilerini ödeyenlerin hak­kını gözeterek kayıtdışında kalanları sistemin içerisine çekmek olmalı.

Bunun için ilk yapılması gereken, cazip maliyetler ve sıkı denetim. Sayın Bakan’a tav­siyem, %25 olan Kurumlar Vergisini %15’e çekip, bölgesel muafiyetleri de beraberinde getirip, SGK yükünü de önemli ölçüde düşür­mek olur. Üzerine çok sıkı bir denetim ve ce­za sistemi ile zaten cazip hale gelen maliyet­leri de üzerine koyduğumuzda kayıtdışı bir anda resmi hale gelmeye başlar.

O işveren­ler de sigortasız ve kaçak işçi çalıştırmayı dü­şünmez. Pek çok gelişmiş ülkenin temelinde bu ve buna benzer yöntemlerle denetimlerin arttırıldığını ve adil bir ceza sisteminin uygu­landığını, sonucunda da kültürel değişimin yaşandığını unutmayalım. Sayın Şimşek’e aynı yollardan farklı sonuçlar elde etmenin mümkün olamayacağı hatırlatmadan edeme­yeceğim. Vergi yükünü arttırarak ne enflas­yonu düşürmek mümkün ne de piyasaların içinde olduğu açmazdan kurtulabilmek.

Ka­yıtdışını yok etmek her anlamda adil ve yurt­dışı-yurtiçi sermayedar için de güvenilir bir ortamın oluşması anlamına gelmekte. Hak­sız rekabetin ortaya çıktığı, kayıt dışı istihda­mın sosyal güvenlik sistemini bozduğu, iş gü­cü verimliliğini düşürdüğü ve en önemlisi de toplanması gereken vergi gelirlerini düşür­düğü ve tüm bunların sonucunda ise ülkedeki gelir dağılımındaki eşitsizliği daha da artırdı­ğı göz önünde bulundurulduğunda neden tek yolun ve en doğru yolun bu olduğuna dair fik­rim eminim daha iyi anlaşılacaktır.

Tüm yazılarını göster