Katılma payı karşılığında entegre mükellef bilgi sistemi!

Vergi idaresi, mükelleflere ait “vergi kimlik no/TCKN, mükellefiyet bilgisi, vergi levha­sı, gelir vergisi, kurumlar vergi­si ve katma değer vergisi beyan­nameleri ile diğer beyanname­ler, bilanço, gelir tablosu, işletme hesabı özeti, serbest meslek he­sap özeti, gelir ve kurumlar ver­gisi beyannamesi ekindeki di­ğer tablolar, borcu yoktur yazı­sı”

Prof. Dr. Funda BAŞARAN YAVAŞLAR funda.yavaslar@dunya.com

Vergi idaresi, mükelleflere ait “vergi kimlik no/TCKN, mükellefiyet bilgisi, vergi levha­sı, gelir vergisi, kurumlar vergi­si ve katma değer vergisi beyan­nameleri ile diğer beyanname­ler, bilanço, gelir tablosu, işletme hesabı özeti, serbest meslek he­sap özeti, gelir ve kurumlar ver­gisi beyannamesi ekindeki di­ğer tablolar, borcu yoktur yazı­sı” gibi bilgileri, “katılma payı” karşılığında elektronik ortam­da entegre sistemler üzerinden üçüncü kişilerle paylaşmaya ha­zırlanıyor.

Bu bilgi paylaşımının yasal da­yanağı, 2023 yılının son günle­rinde çıkartılan 7491 sayılı Ka­nun ile Vergi Usul Kanunu’na eklenen mükerrer madde 413 (VUK mük. md. 413). Söz konu­su düzenlemeye göre, Gelir İda­resi Başkanlığı sistemlerinde yer alan ve vergi mahremiyetinin kapsamı dışında tutulmuş olan bilgiler, genel yönetim kapsa­mındaki kamu idareleri dışında­ki kamu kurum ve kuruluşları ile tüzel kişilerle, katılma payı kar­şılığında paylaşılabilecek.

Katılma payının tutarını Bakanlık belirleyecek

VUK mük. md. 413’de katılma payının tutarı belirtilmeyerek, tutarı belirleme konusunda Ha­zine ve Maliye Bakanlığı’na yetki veriliyor. Düzenleme gereğince tutar, sorgu veya dönen kayıt ba­şına 25 kuruştan az olamayacak.

Bakanlık, sorgulanan veya dö­nen verinin sayısı, boyutu ve kapsamı, verinin sorgulama dışında toplu olarak paylaşıl­ması durumunda paylaşılan verinin sayısı, boyutu, kapsa­mı ve mükellef sayısını ayrı ayrı veya birlikte dikkate alarak tutarı saptayacak. Yeni bir belir­leme yapılmadıkça, belirlenen tutar her yıl bir önceki yıla iliş­kin olarak VUK uyarınca belirle­nen yeniden değerleme oranında artacak.

Kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları ve üst kuru­luşları, yasaları gereği mükel­leflerden alabilecekleri bilgile­ri Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) sistemlerinden almak isterler­se, Bakanlık paylaşılan verinin türünü ve paylaşılma şeklini de dikkate alarak onlardan katılma payı almayabilecek ya da daha düşük tutarda alabilecek.

VUK mük. md.413 1 Ocak 2024’de yürürlüğe girmesine rağmen şimdiye kadar uygulan­mamıştı. Ancak, GİB geçtiğimiz hafta web sayfasında bu maddey­le ilgili VUK Genel Tebliği Tasla­ğı’nı kamuoyu ile paylaşınca, ya­kında katılma payının alınmaya başlanacağı anlaşıldı.

Taslak Tebliğ gereğince, “ver­gi mahremiyeti kapsamında yer almayan bilgiler ile vergi mah­remiyeti kapsamında yer almak­la birlikte kişilerin paylaşılması­na rıza gösterdikleri/muvafakat ettikleri bilgiler” paylaşılacak. Taslak Tebliğ’in 1 no’lu ekindeki listede, bu yazının başında sıra­ladığım bilgiler ile bunlar dışın­da kalan bilgiler yer alıyor.

Taslak tebliğde, kamu dışındaki tüzel kişilerle bilgi paylaşıma izin verilmekte

GİB, hafta sonu yaptığı basın açıklamasında, mükellefler ve mali müşavirlerin değil, banka ve finans kuruluşları, elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcıları, elektrik ve doğalgaz dağıtım şir­ketleri, ödeme kaydedici cihaz üreticileri gibi kurum ve kuru­luşların, GİB’le karşılıklı olarak geliştirilecek elektronik alt yapı üzerinden bilgi paylaşımı karşı­lığında katılma payı ödeyecekle­rini belirtti. VUK mük. md.413 ve Taslak Tebliğ’de de (md.5, f.1), “kamu idareleri dışındaki kamu kurum ve kuruluşları ve tüzel ki­şilerle” bilgi paylaşımından söz ediliyor.

GİB’in basın açıklamasına gö­re, bu kuruluşlar, tabi oldukları mevzuat gereğince yapacakları işlemle ilgili olarak bazı kontrol­leri gerçekleştirmek zorundalar. Örneğin bankalar, POS cihazı ya da kredi vermeden önce, ilgili ki­şinin aktif vergi mükellefiyeti­nin olup olmadığını, talep edilen işleme uygun alanda faaliyet gös­terip göstermediğini, kredi için yeterli aktif büyüklük veya ciro­ya sahip olup olmadığını denet­lemek zorundalar. Bu tür sorgu­lama ve doğrulamalar, GİB’e ait elektronik uygulamalar üzerin­den ücretsiz yapılabileceği gibi, mükelleflerin sunacağı bilgi ve belgeler üzerinden de yapılabilir.

Katılma payının söz konusu ol­duğu durumlar, GİB’den “iç sis­temlerine sistematik olarak en­tegre etmek amacıyla elektronik ortamda bilgi paylaşımı” talep edilen durumlar.

Burada katılma payı değil, harç söz konusu

VUK mük. md.413’de düzenle­nen katılma payında, bunu öde­mesi gereken kurum ve kuruluş ile tüzel kişiliğin “neye katıldığı” belli değil. Örneğin Belediye Ge­lirleri Kanunu’nda “harcamala­ra katılım payı” var; katılma payı ödevlileri, yol harcamalarına ka­tılım payı gibi bir kamu hizmeti için yapılacak giderlere katılı­yorlar. Belediye Gelirleri Kanu­nu md.89, harcamalara katılma paylarının “ilgili hizmet dolayı­sıyla yapılan giderler” esas alı­narak belirlenmesini öngörüyor. Diğer yandan, harcamalara katıl­ma payının, katılma payı ödevli­sinin isteği dışında görülen hiz­met nedeniyle de alınması peka­la mümkün.

Buna karşılık, VUK mük. md.413’deki katılma payı ödevli­lerinin neye katıldıkları sorusu­na verilebilecek en makul cevap, “bilgi paylaşımı için idarenin yapacağı giderlere katılım” olsa gerek.

Buna karşılık, VUK mük. md.413’de katılma payının tuta­rının giderlere değil, sorgulanan ve dönen verinin sayısı, veri top­lu olarak paylaşılıyorsa paylaşı­lan verinin sayısı, boyutu gibi öl­çütlere göre belirlenmesi öngö­rülmüş. Kaldı ki, katılma payını sadece entegre bilgi sistemi kap­samında GİB’den bilgi almak “is­teyenler” ödeyecekler; talep dışı bilgi paylaşımı ve katılma payı söz konusu değil.

Bu nedenlerle, VUK mük. md.413’de adı “katılma payı” ol­sa dahi, teknik manada burada -bilgi paylaşımı karşılığında alı­nan- bir “harç” olduğu düşün­cesindeyim. Anayasa Mahke­mesi’nin yerleşmiş içtihatlarına göre de, “kamu idareleri tara­fından alman paraların isim­lerine değil, içerik ve nitelik­lerine göre değerlendirilmesi gerekir” (E.1986/20). Anayasa Mahkemesi, kamu idarelerince alınan paralara “öz”leriyle uyuş­mayan isimler verilerek başta yasallık ilkesi olmak üzere Ana­yasal ilkelerin dolanılmasını ka­bul etmiyor.

Hukuka aykırılık var!

Bu bağlamda, VUK mük. md.413’de mali yükümlülüğün/ harcın tutarının belirlenmesi konusunda Bakanlığa yetki ve­rilmesi Anayasa’daki yasallık ilkesine aykırı.

Tutarın, aynen Harçlar Kanunu’nda olduğu gi­bi, yasayla belirlenmesi gerek. Diğer yandan, Taslak Tebliğ’de paylaşılacak bilgi olarak göste­rilen bilgilerin bir kısmı, VUK md.5’de vergi mahremiyeti kap­samı dışına çıkartılmış bilgiler değil (örn. katma değer vergi­si beyannamesi, bilanço), VUK mük. md.413’ün atıfta bulundu­ğu VUK md.5’de (f.7) ise kamu kurum ve kuruluşu dışındaki tü­zel kişilere bilgi verilmesi öngö­rülmüyor.

Taslak Tebliğ’de, ki­şilerin paylaşılmasına rıza gös­terdiği/onay verdiği bilgilerin paylaşılmasından söz ediliyorsa da, böyle bir durum VUK mük. md. 413’de düzenlenmiş değil; yasadaki eksiklik Tebliğ ile aşı­lamaz. Dolayısıyla, rızaya/onaya dayalı mükellef bilgilerinin pay­laşımına izin veren bir Tebliğ, VUK mük. md.413’e ve md.5’e aykırı olacaktır. Bu tür düzenle­melerde tehlike, üstünlüğü elin­de bulunduran üçüncü kişinin dayatmasıyla, rızanın/onayın çok çabuk bir şekilde “normale/ rutine” dönüşebilmesidir. Bıra­kın mükellefler kendi bilgilerini kendileri ibraz etsin.

Tüm yazılarını göster