Kartal zirveyi sevdi

Cem TOP SPOR ANALİZ cem.top@dunya.com

SPOR ANALİZ / Cem Top cemt.top@dunya.com Rakipleriyle girdiği amansız şampiyonluk mücadelesinde liderlik koltuğunu bırakmak istemeyen Beşiktaş 26.haftayı sahasında oynadığı Trabzonspor maçıyla tamamladı. Gökdeniz'in kart cezalısı olduğu 25.haftada taktik bir açılım yaparak 4-3-2-1 sistemine geçen Trabzonspor teknik direktörü Ersun Yanal'ın yıldız futbolcunun Rubin Kazan'a transferinden sonra bu düşüncesini koruduğunu gözlemledik. Kalede Tolga'ya forma veren Yanal defans dörtlüsünü Mustafa Keçeli, Çağdaş, Erdinç ve Tayfun'dan kurdu. Bu defans bloğunun önüne Ferhat, Hüseyin ve Ayman üçlüsünü yerleştiren bordo-mavililer kanatlara Yattara ve Barış'ı atıp, ileri uçta da Umut Bulut'u kullandılar. Buna karşılık Beşiktaş bilinen taktik formasyonundan bu maçta da taviz vermedi. Rüştü'nün önünde Ali Tandoğan, Gökhan, Baki ve İbrahim Üzülmez görev alırken ön libero pozisyonunda son haftalarda olduğu gibi yine İbrahim Toraman'ı izledik. Sağ kanatta Serdar, solda Tello ve Nobre-Holosko ileri ucunun gerisinde Delgado formasyonu tamamlayan isimlerdi. Maçın ilk yarısında Trabzonspor'un kanatlarda kullandığı Yattara ve Barış'ın takım savunmasına neredeyse hiç katkıda bulunmamasını, Beşiktaş kendisi açısından avantaja çevirmeyi başardı. Zaman zaman Serdar ve Tello kanatları etkili biçimde kullanırken, kimi zaman da Nobre ve Holosko kanatlara deplase olarak stoperleri gezdirdi. Maç başında sağ kanatta topu alan Holosko'nun Erdinç'i peşine takıp Nobre'ye attırdığı gol, Trabzonspor'daki bu zaafa örnek gösterilebilir. Skor üstünlüğünü ele geçirdikten sonra siyah-beyazlılar akordeon misali geride büzülerek kontratak fırsatlarını kovalamaya başladılar. Bu bölümde oyunun hâkimi Trabzonspor gibi gözükse de bordo-mavililer devre sonuna kadar yalnızca bir tane tehlikeli pozisyon üretebildiler. Beşiktaş ise devre sonunda bulduğu frikikten bir gol daha çıkararak skoru 2-0'a getirdi. Devre arasında herkes takımları, muhtemel taktikleri ve kilit oyuncuları tartışırken ikinci yarıda ortaya hakem Bülent Yıldırım çıktı. Önce İbrahim Toraman'ı hatalı bir karar ve ikinci sarı kartla oyundan atan Yıldırım, daha sonra buram buram eyyam kokan bir kırmızı kartı da genç Barış Memiş'e gösterdi. 10 kişi kaldığı dönemde yoğun bir Trabzonspor baskısıyla karşılaşan Beşiktaş, farkın erimesine Rüştü'nün performansıyla engel oldu. Oyuncu sayısı dengelendiğinde ise psikolojik üstünlük yeniden Beşiktaş'a geçti. Burada enteresan bir nokta siyah-beyazlılar 49'da 10 kişi kalırlarken Ersun Yanal'ın 54'te oyuna müdahale etmesi, Ertuğrul Sağlam'ın ise ancak 62.dakikada Tello-Aydın değişikliğini yapması oldu. Hem 2 farklı mağlup hem de 10 kişi kalan Trabzonspor'un doğal olarak rakip kaleyi daha çok düşünmesi Beşiktaş adına Aydın Karabulut ve Holosko'ya bulunmaz kontratak fırsatları sundu. Böyle bir baskın atakta Delgado'nun güzel pasıyla ceza sahasında buluşan genç Aydın skoru 3-0'a getirerek sonucu ilan etti. Trabzonspor, maalesef yetersiz kadro kalitesinin cezasını çekmeye devam ediyor. Lafı dolandırmadan söylemek gerekirse, bordo-mavili kadronun kalitesi bugün Sivasspor'dan da Kayserispor'dan da geride. Beşiktaş ise özellikle İbrahim Toraman'ın gördüğü kırmızı kart sonrası gelecek hafta oynayacağı Belediyespor karşılaşmasına çok ciddi hazırlanmak zorunda. Şahsi görüşüm Beşiktaş Belediyespor karşısında ummadığı kadar zorlanabilir. Kalan Maçları Büyükşehir Belediyespor (D) Fenerbahçe Sivasspor (D) G. Oftaşspor Ç.Rizespor (D) Bursaspor Ankaragücü (D) V.Manisaspor Ceyhun uyandırdı, Semih kazandırdı Konyaspor karşılaşması kalan haftalarda Fenerbahçe'nin oynayacağı en kolay maçlardan bir tanesi olarak gösteriliyordu. Tabi kâğıt üzerindeÖ Bu genel kanının oluşmasındaki sebepler, Fenerbahçe'nin Sevilla'yı eleyerek form grafiğinde tavan yapması ve yeşil-beyazlıların haftalardır aldıkları kötü sonuçlardı. Ligde ikinci yarının başladığı 18.haftadan bu yana kalesinde 22 gol görüp bu maçlarda yalnızca 5 gol kaydedebilen Konyaspor, son 8 haftada sadece 3 puan toplayabilmişti. Bu performans eğrisi dikkate alınarak yapılan yorumlar doğal olarak maçı Fenerbahçe'nin farklı kazanabileceği fikrini doğuruyordu. Ancak Konyaspor takımı analiz edilirken gözlerden kaçan bir başka done, bu beklentilerin aksine sarı-lacivertlilerin zorlanabileceğine dair sinyaller veriyordu. Ligde 25 haftayı geride bırakan Konyaspor kendi sahasında oynadığı 14 maçta 7 galibiyet 4 beraberlik ve 3 mağlubiyet almış, 21 atıp 17 yiyerek bu alanda lig altıncısı konumunda bulunuyordu. Deplasman maçlarıyla oluşturulan puan tablosunda ise 18. sırada bulunan yeşil beyazlılar 12 maçta yalnızca 1 galibiyet ve 1 beraberlik alabilmişler ve 10 kez sahadan mağlubiyetle ayrılmışlardı. Bu maçlarda Konyaspor adına atılan gol sayısı 6, yenilen ise 32 idi. Kısacası, Konyaspor ligin 12. sırasında bulunuyorsa bunu çok büyük ölçüde evinde oynadığı maçlara borçluydu. Düşme korkusu yüzünden takımların tir tir titretmeye başladığı bu dönemde, yeşil-beyazlıların evlerindeki bu tabloya sıkı sıkıya sarılmaktan başka çareleri yoktu. Takımlar karşılaşmaya benzer taktik düzenlerle başladılar. Fenerbahçe zaten rakip Sevilla'da olsa Kasımpaşa da olsa tertibini bozmayan bir ekip. Konyaspor da sarı-lacivertli rakibine benzer şekilde defansın önüne Yusuf ve Mustafa'yı yerleştirip ileride Veysel'i tek bırakmıştı. Sıcak havada ve bozuk zeminde oynanan karşılaşmanın ilk yarısında iki takım da birbirini uyuttu. Belki Konyaspor takımının Fenerbahçe'yi baskı altına alacak gücü yoktu peki Fenerbahçe'ye ne demeli? 45 dakika boyunca sıcak havayı ve yeşil sahayı adeta piknik yaparak değerlendirdiler. Fenerbahçe'yi uyandıran 48. dakikada attığı golle Ceyhun oldu. Bu golden sonra sahada futbolcular, kenarda Zico canlandı. 54'te Selçuk-Semih değişikliğini yapan Brezilyalı teknik adam, çift forvete dönerek oyunu zaten geri çekilmiş olan Konyaspor yarı alanına yıktı. İşini ciddiye alan Fenerbahçe'nin dirençsiz Konyaspor'u sürklase etmesi zor olmadı. Kritik maçların golcüsü Semih 58 ve 60'ta attığı gollerle takımını öne geçirirken yeşil-beyazlıların süngüsünü düşürmeyi başardı. 74'te sakatlanarak oyundan alınan Semih sanki Zico "joker hakkını" kullanmışcasına girdi, skoru değiştirdi ve çıktı. Semih'in sezon boyunca aldığı dakikayı attığı gol sayısına bölecek olursak, belki de dünyanın en verimli golcüsü karşımıza çıkacak. Buna rağmen Zico son 8 maçında 22 gol yiyen Konyaspor'a karşı bile tek santrforlu sisteminden vazgeçmiyor. Bana kalırsa, son günlerin popüler tartışma konusunda haklı olan taraf Rıdvan Dilmen. Konyaspor gibi bir rakibe karşı Fenerbahçe pekâlâ çift santrforla çıkabilir. Bunun en açık örneği bu maçta yaşandı. Fenerbahçe çift santrfora dönünce maçı Semih kopardı, moral bakımından çöken rakibe karşı Kezman iki gol daha atarak 3 puanı perçinledi. Burada ilginç olan maç 2-1 olup Semih sakatlandıktan sonra Zico'nun tekrar 4-4-1-1'e dönmesi. Kalan Maçları Kasımpaşa Beşiktaş (D) Kayserispor Ankaraspor (D) Denizlispor Galatasaray (D) Gençlerbirliği Trabzonspor (D)

Tüm yazılarını göster