Karşılıksız çeke hapis ev eşyalarına haciz

Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

Son günlerde iş çevrelerinde 2 konu tartışılıyor: Karşılıksız çeke hapis cezası yerine para cezası uygulamasına geçilmesi, ev eşyalarına haciz uygulamasının kaldırılması doğrumu dur, değil midir?

Bu konularda kanunlarda yapılacak değişiklikler "ekonomik" olmaktan öte "insani" bir arayışın ürünü.

Tabii ki karşılıksız çekten hapis cezası alanlar değişikliği dört gözle bekliyor. Ödeme güçlüğü nedeniyle ev eşyaları haczedilecek olanlar değişikliği istiyor.

Fakat öte yanda piyasa gerçekleri de var.

Piyasada alım-satım işlemlerinde vadeli ödemeleri belgeleyen araç senet idi. Senetlerini ödemeyenlerin kanuni takiplerinin zaman alması ve yaptırımın yetersizliği sonucu senedin yerini çek aldı.

Bir ödeme aracı olan banka çekleri, vadeli hale getirilerek senet yerine kullanılmaya başlandı. Çünkü çek alacaklarının kanuni takibi zaman almıyor, çekteki hapis yaptırımı alacaklılar için güvence teşkil ediyordu.

Geliniz görünüz ki sadece kötü niyetli borçlulardan değil, ekonomik zorluklardan hapishaneler çek borçlularıyla doldu.

Çek borçlularını rahatlatacak düzenleme ticari alacaklıları rahatsız ediyor. Senetten sonra çek de işlemez hale gelir ise, piyasada kredili işlemlerin güvencesinin nasıl sağlanabileceği tartışılıyor.

Ev eşyalarının haczini sağlayan icra mevzuatındaki değişim ise, özellikle mobilya, beyaz ve kahverengi eşya, halı gibi ev eşyalarını satan kesimde endişe ile karşılanıyor.

İnternetten gelen bir mesajda, bir işadamı şunları yazmış: Yeni tasarıya göre; Borçlu ile aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için gerekli her türlü ev ve giyim eşyası artık haczedilerek resmi depolara götürülemeyecek.

Bunun diğer anlamı "Ey müşteri borcunu istediğin zaman öde hatta mümkünse ödeme demektir. Vergi veren, adam çalıştıran, gerek kendi evine gerek çalışanlarının evine ekmek götürülmesi için çabalayan benim yani alacaklının iş yerinden mal satın al, evini döşe ve gerisine karışma."

Satın aldığı ve evinde kullandığı ürünün mesela televizyonun borcunu ödemeyen kötü niyetliler veya ödeme güçlüğü içindeki kesim, elinden alınma korkusu olmaksızın kredi-taksit ile aldıkları malı evinde kullanacaktır.

Bu durumda piyasada bulunan alacağını toplayamayan alacaklı nasıl vergi verecek, iş imkanı sağlayacak, çalışanlarının sigorta primlerini ödeyecek ve evine ekmek götürebilecektir.

Peki bu şahıslar elektrik, su borcunu ödemeyince evindeki eşyalar çalışsın diye elektrik ve suyu da mı kesilmeyecektir. Kesilmeyecekse elektrik ve su borcunu ödeyen vatandaşların bir an önce uyarılması ve gereksiz ödeme yapmamalarının sağlanması gereklidir.

Bu düzenleme sebebiyle şu anda piyasada alacağı bulunan alışveriş merkezleri, tüm beyaz eşya ve elektronik eşya üreticilerinin bayileri, halı, mobilya, tekstil, gıda sektörü gibi birçok ticari sektörde faaliyet gösteren kişiler alacaklarını alamama tehlikesi ile karşılaşacaktır.

Piyasadaki milyarlarca, trilyonlarca liranın tahsil edilememesi halinde tüm bu işletmelerin vergi ödeyememesi, çalışanlarını işten çıkarması ve alacaklarını tahsil edememek nedeniyle kendi borçlarını da ödememenin yollarını araması gibi sonuçlar doğacaktır.

Daha da vahimi böyle bir düzenleme ile namuslu, dürüst alacaklı vatandaşın alacakları devlet gücünden mahrum bırakılmış olacaktır.

Alacağı devlet gücü ile korunmadığı için de bu vatandaşlar yasa dışı tahsilat gruplarının hedefi haline gelecektir.

Kaldı ki bu durumu kötü niyetle kullanmak isteyen kişiler ürünler satın alıp karşılığında verdikleri sözleşme ya da senet borçlarını ödemeyecektir. Böylelikle hem haksız şekilde geçinmenin bir yolu bulunacak hem de bunu yapanlar hiçbir yaptırımla karşılaşmayacaktır.

Bu düzenleme ile adeta bu şahıslara rahatsızlık verilmemesi için alacaklının ve geçindirmekle yükümlü olduğu ailesinin mağdur edilmesine karar verilmiş olunacaktır.

Piyasada alacağı olan, vergi veren, sigorta primlerini ödemek suretiyle insan çalıştıran tüm işletmeler ile çalışanları, bu işletmelerden alacaklı olan işletmeler ile çalışanları, tüm bu işletmelerden vergi toplayan devletimiz zincirleme bir ekonomik travma ile karşılaşacaktır.

Hukuk herkes için gerekli olup bu düzenleme ile alacağı borçluların insafına bırakılan alacaklı ve onun geçimini sağladığı ailesi üzerinde yaratılacak mağduriyet hem vicdanları hem de hak ve hukuk güvenliğini derinden yaralayacaktır."

Okuyucudan gelen mesaj böyle.

Önceki gün İstanbul Sanayi Odası'nın (İSO) Ocak Ayı Meclis toplantısına katılan Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, sanayicilerin yeni Türk Ticaret Kanunu (TTK), İcra ve İflas Yasa tasarısı, karşılıksız çekten hapis cezasını kaldıracak yasal düzenleme gibi konularda şikayetçi olmaları üzerine, "TTK çıksın diye çok baskı yaptınız. CHP, MHP ve biz birlikte acilen çıkardık. O zaman neredeydiniz. Neden incelemediniz. Karşılıksız çeke hapis cezasının kalkması da çok şeyi değiştirmez zaten hakimler hapis cezası vermiyor.

Bugüne kadar sadece 2 kişi çekten hapse girmiş. O kadar abartmayın" dedi. Bakan Yıldırım yine de özellikle yeni Türk Ticaret Kanunu konusunda şikayet edilen maddelerin inceleneceğini ve gerekirse değişikliğe gidileceğini söyledi.

Tüm yazılarını göster