Karsan sinyal mi?

Gültekin KARA OTOSTOP gultekin.kara@dunya.com

Geçtiğimiz hafta içinde Karsan’dan Kamuoyu’nu Aydınlatma Platformu’na gönderilen açıklamada Renault Grubu ile yapılan Dacia Dokker üretimi projesine yönelik çalışmaların olumsuz sonuçlandığı belirtildi.

Otomotiv üreticisi Karsan, Fransız merkezli Renault Grubu'nun markası Dacia'nın yeni hafif ticari araç modeli olan Dokker'ın üretimi ve türev araç geliştirilmesi faaliyetleri için yürütülen fizibilite çalışmalarının hedefine ulaşmadığı ve projenin durdurulduğunu açıkladı.
Söz konusu projeye dair niyet mektubu Ocak ayında imzalanmıştı.
Şirketten KAP'a yapılan açıklamada, "Bu kapsamda yürütülen fizibilite çalışmalarının hedeflerine ulaşmaması nedeniyle olumsuz olarak sonuçlandığı ve söz konusu projeyle ilgili çalışmaların durdurulmasına karar verildiği Renault S.A.S. tarafından tarafımıza bildirilmiştir" denildi. Bu projenin neden iptal edildiğine dair net bir bilgi bulunmamakla birlikte özellikle Karsan tarafında, işin kesinliğine yönelik yargılar oldukça kuvvetliydi.
Hatta, firmanın şehiriçi taşımacılığına yönelik ürettiği yeni Jest isimli minibüsün tanıtım toplantısında CEO Selek, kendilerinden daha çok Renault Grubu’nun bu projeyi istediğini ifade etmiş, “Renault liderlik konusunda bu projeyi çok istiyor. Niyet mektubu imzası her şeyin bittiği anlamına gelmemekle birlikte çok önemli bir yol aldığımızı da gösteriyor” yorumunu yapmıştı.
Dacia’nın son yıllarda başlattığı ürün atağında çok kritik bir rol oynamasına kesin gözüyle bakılan Dokker, modelinin Türkiye’de montaja dayalı da olsa üretimi oldukça önemli bir yatırım olacaktı.
Her ne kadar, adetlerin ülkenin toplam üretiminden alacağı pay, virgülden sonra gelen rakamları değiştirecek düzeyde olsa da yine de sıfırdan bir model yatırımı anlamında son yıllardaki ilk araç olarak Dokker’in ayrı bir önemi vardı.
Ben burada, bunun sebeplerine çok yüzeysel girmek istiyorum. Sanıyorum, Avrupa’da hali hazırda bulunan boş kapasite sorunu ve düşük talep Renault’nun, Dokker için yeni bir maceraya girmesinin önündeki en önemli engel oldu.
Bu arada otomobilin en önemli pazarı olması beklenen Türkiye’de de hafif ticari araçlarda yaşanan erozyon, projenin rafa kalkmasını etkilemiş olabilir.
Sonuçta, Dokker bence şimdilik Türkiye’de üretilmeyecek?
Ancak, burada toplamda 20 bin adetlik bir araç üretiminden çok daha büyük bir sıkıntı var gibi.
Sürekli ileri sürülen Türkiye’nin hafif ticari araç üretim üssü olduğuna ilişkin tanımlama belki üretim adetleri açısından doğru fakat, yeni bir model alamama gerçeğini de perdenin arkasına itmiyor.
Zira, sıfırdan alınmış bir yatırım şu anda Ford Courier, haricinde bulunmuyor. O da mevcut üretimi yapılan Transit Connect’in yerine geldiği için bir nevi ikame sayılabilir.
Marka olarak farklı olsa da Tofaş’ın Opel için yaptığı Combo üretimi, Doblo’nun bir türev imalatı olduğu için adedi etkileyen lakin “ülkemizde görmek istediğimiz” yatırımlardan olmadığı kesin.
Renault Grubu’nun bu kararı, Van Gölü Canavarı efsanesi gibi, kulaktan kulağa yayılan Volkswagen yatırımı efsanesi için de bir sinyal sayılabilir mi?
Bilindiği gibi Ankara, Alman üreticiyi Türkiye’ye getirmek için çağrı üzerine çağrı yaparken, Almanlar da bu çağrılara “İnceliyoruz” mesajlarıyla yanıt veriyor.
Ben Dokker’in fizibilite sonucu rafa kalkmasının, Almanlar’ın incelemelerinin sonucuna yönelik de ipucu verdiğini düşünüyorum.
Sonuçta, çok kısa bir sürede üretime geçebilecek Dokker modeli (ki farklı bir fabrikada üretildiği için hazır bir tesiste kısa bir sürede bantlardan inebilirdi) için şartlar henüz oluşmamışsa sıfırdan üretilecek bir model için zamanın uygunluğu tartışmaya açık bir kavram olsa gerek.

Tüm yazılarını göster