Kara gözüktü…

Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI sgurleyen@isyatirim.com.tr

Geçen hafta kopan kızılca kıyamet Yunanistan borç krizinde çözüm aşamasına gelinmesini sağladı. Piyasaların Yunanistan devlet tahvillerinin yeniden yapılandırılmasını fiyatlamaya başlaması ve panik satışların Avro bölgesinde Portekiz ve İspanya'ya sıçramaya başlaması işin rengini değiştirdi.

Seçimler öncesinde yardım için ayak sürüyen Almanya kesenin ağzını açmaya karar verdi.  Der Spiegel'in Ekonomi Bakanı Brüderle'yi kaynak göstererek verdiği haberde Yunanistan'a önümüzdeki üç yılda yapılacak toplam yardımın 135 milyar Avro'ya ulaşabileceği belirtiliyor. Atina'dan gelen açıklamalar hükümetin bütçe açığında 24 milyar Avro tutarında bir tasarrufa gitmek için IMF ile anlaşmaya vardığı yönünde.

Hükümetin uygulayacağı ekonomi programın detayları ve yardım paketinin büyüklüğü önümüzdeki günlerde belli olacak. Ama kamuoyuna sızdırılan rakamlar doğruysa Yunanistan borç krizi sorununun kısa vadede çözüleceğini söylemek falcılık olmaz.

Yunanistan açıkladığı ekonomik programa sadık kalırsa önümüzdeki üç yıl için toplam borçlanma ihtiyacı 120 milyar Avro düzeyine inecek.  Konuşulan yardım paketi piyasanın borç vermeyi bırakması durumunda bile Yunanistan'ın borç servisini yapmasına yetecek büyüklükte. Dolayısıyla kısa vadede Yunanistan'ın borçlarını çevirememesi diye bir sorun kalmayacak. Atina borsası ve Yunan devlet tahvillerindeki keskin yükseliş buradan kaynaklanıyor.

Piyasalardaki yükselişin devam etmesi için yatırımcılar söze değil icraata bakacaklar. Piyasaların güveninin sağlanması için aşılması gereken iki temel engel var: (i) AB ülkelerinin yardım paketini parlamentolarında onaylaması (ii) Yunan hükümetinin kamuoyu baskısına rağmen sıkı bir ekonomik programı yürürlüğe koyması.    

İlk konuda pek endişemiz yok. AB hükümetlerinin kamuoylarının karşı olmasına rağmen Yunanistan'a yardım paketini parlamentolarında onaylayacağına inanıyoruz. Piyasalarda geçen hafta yaşanan kaos ortamından sonra hiçbir Avrupa ülkesinin (Almanya dahil)  Yunanistan'a yardım edilmesine karşı çıkacağına inanmıyoruz. Daha önce iki kere savaş dolayısıyla Avrupa'yı parçalanmanın eşiğine getiren Almanya'nın bu kez mali nedenlerle Avrupa Birliğini krize sokma ihtimalini çok düşük görüyoruz.

 Buna karşı konuşulan yardım tutarının gereksiz büyük olduğu gerekçesiyle pakette bazı revizyonların yapılma ihtimali yüksek. Avrupa en küçük ülkelerinden biri olan Yunanistan'daki kriz için 120 milyar Avro kaynak harcarsa yarın benzer sorunun Portekiz, İspanya ve İtalya'da çıkması durumunda ne yapacak?

Bu bağlamda Papandreou hükümetinin kararlılığı büyük önem taşıyor. Atina sokaklarında eylem yapan onbinlerce işçiye rağmen hükümetin mali disiplini sağlayacak ve yapısal reformları hayata geçirecek adımları atmakta kararlı olması gerekiyor. Geçen hafta yaşanan kriz sırasında hükümetin tutumu IMF ile anlaşmaya gidileceğini ve gerekli önlemlerin alınacağı konusunda ümit veriyor.

Kısa vade sorunun çözüleceği konusundaki iyimserliğimize rağmen uzun vadede Yunanistan ekonomisi ve borç dinamikleri konusunda iyimser değiliz. Yunanistan'ın bir yandan borçlarını geri ödemek için gerekli tasarruf tedbirlerini alırken diğer yandan orta vadede ekonomisini rekabetçi hale getirecek tedbirleri başarıyla uygulayabileceğine inanmıyoruz.  Avro bölgesi içinde olduğu için parasına değer kaybettiremeyen Yunanistan'ın rekabetçi olmak için ücretlerini ve fiyatlarını düşürmesi gerekiyor. Borçların bu kadar yüksek olduğu bir ekonomide deflasyonist bir sarmaldan çıkmak kolay değil.

Bu konuştuklarımızın piyasa etkisi ne olur derseniz. Kısa vadede gerek Yunanistan borsasında ve tahvillerindeki yükseliş devam eder, Avro sınırlı ölçüde değer kazanır. Buna karşı orta ve uzun vadede Avro bölgesi aktiflerinden ve özellikle Yunanistan, Portekiz, İtalya ve İspanya'dan uzak durmak da fayda var.

Tüm yazılarını göster