Kara bulutlar yoğunlaşacak mı?

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Hani "bıçak sırtı" denge denir ya, sanki öyle bir hava hakim. Dünya, ekonomilere verilen destekleri yavaş yavaş geri çekmeli mi, konusunu tartışıyor; faizlerin yeniden artırılmasının söz konusu olabileceği dile getiriliyor. Bir-iki ülke, örneğin Avustralya faiz artırımına gitti. Ama faiz artıran ülkeler, dünya ekonomilerini etkileyebilecek ülkeler değil. Asıl, Batı ne yapacak, yani ABD ve AB ne yapacak, nasıl adımlar atacak, ona bakılıyor. Trilyonlarca dolar enjekte edilen ekonomilerden, henüz krizi atlatmanın temel göstergesi sayılan konularda; örneğin üretim artışında, örneğin ticaretin canlanmasında ve temel olarak işsizliğin azalmasında kayda değer bir iyileşme yaşanmadan bu desteklerin geri çekilemeyeceğine vurgu yapılıyor. Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı'nın da dikkat çektiği gibi şimdiye kadar sağlanan destekler çekilirse, yapılanların tümüyle anlamını yitireceği ve başa dönülmüş olacağı vurgulanıyor.

Şu aşamada bir çaresizlik hakimmiş gibi görünüyor. Sağlanan destekleri sürdürmek, yeni balonların şişmesine ve bir süre sonra bunlarla mücadele etmek gibi bir durumla karşı karşıya kalınmasına yol açacakmış gibi. Hükümetler açısından en olumsuz tablo ise şimdi ekonominin çarklarının dönmesi için dökülen paranın, bir süre sonra enflasyon olarak geri döneceğinin bilinmesi. O zaman da enflasyonla mücadele başlayacak.

Peki bizde neler oluyor? "İzlemedeyiz" demek yanlış olmasa gerek. Dünya düzelirse, bizde de düzelme olacak, onu bekliyoruz. Piyasayı canlandırmak için attığımız adımı 30 Eylül'de geri çektik. Adeta reel sektöre destek için sağladığı desteği ilk geri alan ülke konumundayız. Vergi desteğinin artık işlevini yitirdiği görüşüyle indirime son verildi. Daha sonra da bu vergi indiriminin ne kadar kayba yol açtığı açıklandı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2009 yılında gelir hedefinin 44.8 milyar lira altında kalınmasının tahmin edildiğini, bu rakamın 4.7 milyarının vergi indirimlerine dayalı gelir kaybından, 40.1 milyarının ise ekonomik daralma yüzünden gelirde ortaya çıkan düşüşten kaynaklandığını söyledi. Ama acaba, vergi indirimiyle satışlarda bir canlanma olmasaydı, ekonomik daralmanın yol açtığı gelir kaybı 40.1 milyarda kalır mıydı, yoksa çok daha fazla mı olurdu?

Sonuçta bu vergi avantajı geri çekildi. Firmalar, vergi desteğini bir süre daha devam ettirecekler, öyle anlaşılıyor; ama bu ne ölçüde yaygın ve ne ölçüde işe yarayacak, kestirmek zor.

Yurtiçinde bazı önemli ve çok öncü sayılabilecek göstergeler var, onlara da bakmalı. Bu göstergelerin başında reel kesim güven endeksi geliyor. Adı üstünde; reel kesimin ekonomiye nasıl baktığını ve güveninin nasıl seyrettiğini görmek bu endeks sayesinde mümkün. İlk yedi ayda hızla yükselerek geçen yılın sonunda 52.3 olan düzeyinden temmuzda 100.1'e yükselen reel kesim güven endeksi, daha sonra azalma sürecine girdi. Bu azalmada vergi avantajının tümüyle geri çekilmesinin etkisi ne kadardır, bilinmez. Endeks, ağustosta 98.5'e, eylülde 97.8'e, son olarak da ekimde 94'e geriledi. Üç aydaki toplam düşüş yüzde 6, yani çok fazla değil, ama önemli olan düşüş sürecinin üç aya ulaşmış olması. Yani reel kesimin, ekonomiye duyduğu güven aşınıyor. Bu üç aylık dönemde, reel kesim güven endeksini oluşturan kalemlerin bazılarında dramatik düşüşler var. Örneğin, son üç ayda alınan toplam sipariş miktarında yüzde 22'lik düşüş oldu.

Reel kesimin güveninde ortaya çıkan bu kötüleşmeden üretimin nasibini almaması mümkün mü? Ya kötüleşecek sanayi üretiminin GSYH'yi olumsuz etkilememesi?

Yaşamakta olduğumuz sonbahar günleri yalnızca mevsimde kalmış olsun!

Tüm yazılarını göster