Kaos günlerinin kahramanı

Atılım MURAT AYKIRI FİNANS amurat@etu.edu.tr

ABD'nin gösterge niteliğindeki 10-yıllık tahvilinin faizi ile Türkiye'nin 10-yıllık tahvil faizini karşılaştırmanın ne kadar yanlış olduğunu ele almayı düşünüyorduk. Analistler son zamanlarda, Amerika'nın 10-yıllık faizinin hareketinden feyzalarak, Türkiye'nin faizi ile ilgili yorum yapıyorlar. Bir tarafta, Fed'in mutlak hakimiyetinin olduğu farklı bir sistem var. Bu açıdan bakıldığında, yorumlar biraz afaki kalıyor. Bu konuyu önümüzdeki haftalara bırakalım. Piyasalar bir anda karışınca, öncelik sırası da değişiyor. İtalya seçiminin yarattığı belirsizlik ve Fed Başkanı Bernanke'nin konuşması haftaya damga vuruyor.
Geçen hafta yayımlanan Fed tutanaklarından sonra, piyasalarda sert bir satış yaşandı. Bazı Fed üyeleri, tahvil alım programının erken bitirilmesi gerektiğini savundu. Bunu dile getiren üyeler, Fed'in 2013'teki toplantılarında oy verme hakkına sahip olmayan yedek üyeler. Toplantılarda bir etki yaratamazlar. Fed, aylık tahvil alımlarını Aralık 2012'de artırdı. İki yıl boyunca, piyasalara üçüncü tahvil alım programının sinyalini verdi. Bundan iki ayda mı vazgeçecek? Fed para politikası ile ilgili açık konuşuyor. İşsizlikte yüzde 6 seviyesini görene kadar(bugün için yüzde 7.9), gevşek para politikasına devam edeceğini söylüyor. Ekonomiyi son yıllarda ayakta tutan bütçe açığının önümüzdeki dönemde azalacağını düşünürsek, uzun bir süre daha yüzde 6'lık işsizlik oranının yakalanması zor olabilir. Piyasa profesyonelleri, ilk faiz artırımını 2015'in ilk aylarında bekliyor. Buna göre fiyatlama yapıyor. Bu tahmin iyimser olabilir. ABD ekonomisindeki riskler devam ediyor. Bilanço resesyonu henüz bitmedi. Devlet harcamaları azaltılacak. Yüksek bütçe açığının her şartta olumsuz olduğunu düşünenler, açığın düşmesinden memnun olabilir. Bir yanda kemeri gevşeten ABD, diğer yanda kemeri sıkan Avrupa var. İki bölgenin performans farkı görülüyor. Risklere de bakarak, 2015'in başına kadar ABD'deki işsizliğin yüzde 6'nın altına inmesi zor olabilir.
Fed tutanaklarından sonra Bernanke'yi beklerken, İtalya seçimi büyük bir şok yaşattı. Eurodan çıkışı savunan partilerin çoğunluğu kazanması, sonun başlangıcı olarak algılandı. İtalya borsası dağıldı. Tahvil faizleri coştu. Avrupa Merkez Bankası'nın uzun dönemli repo operasyonundan alınan paraların geri ödenmesi, son dönemde ''bankacılık sektörü toparlanıyor'' düşüncesini yaratmıştı. Özellikle Avrupa'daki finans sektörü hisselerinin büyük darbe alması, ülke riskleri ile bankalar arasındaki güçlü bağı bir kez daha gösterdi. 
Türkiye piyasaları, 2012'de olduğu gibi dışarıdan bağımsız hareket edemiyor. 2012'nin yaz aylarında, ''Yunanistan eurodan çıkacak. Euro sistemi bitecek'' konusu gündemdeyken bile İMKB yükseliyordu. Not artışı şu aşamada rafa kalktığına göre, dış gelişmeler 2012'den farklı olarak iç piyasaları çok etkileyebilir. İtalya çok sıkıntılı bir konu. Yeni bir seçim bile olabilir. Bernanke, iç risklerin dışında, Avrupa gibi dış risklere vurgu yaparak piyasaları yatıştırmaya çalışabilir.Aksini düşünemiyorum.Eğer tahvil alımlarının erken bitirilebileceğini söylerse, yoğun satışlar görülebilir.Cumhuriyetçiler ile Demokratların 1 Mart tarihine kadar anlaşamamaları durumu, fiyatlara hiç girmedi. En büyük risk de bu. Adamı ister sevin, ister nefret edin, piyasalar yine kaos günlerinin kahramanı Bernanke'ye kaldı.

Tüm yazılarını göster