Kanser tedavisinde yeni yaklaşım: Birden çok mekanizmanın hedeflenmesi

Yavuz DİZDAR yavuz.dizdar@dunya.com

Geçtiğimiz hafta Merck Serono Onkoloji bölümünün Almanya Darmstadt'ta düzenlediği Ar-Ge toplantısına katıldık. Kanser hepimizin yakından bildiği gibi bütün dünyada artış eğiliminde bir hastalık. Hastalığın neden arttığı konusunda çok fazla sav ileri sürülemese de ilaç endüstrisi tedavi konusunda elinden gelen bütün çabayı gösteriyor. Hastalığın ilaçla tedavisinde geliştirilen "hedefe yönelik" uygulamalar hem daha iyi sonuçlar bildirmekte, hem de hastalarda görülen yan etkileri azaltmakta. Merck Serono ise "combination is key" (kombinasyon anahtardır) yaklaşımıyla hedefe yönelik tedavileri başka bir aşamaya taşımakta. Birden çok mekanizmaya yönelik tedavinin birlikte uygulanması tümör hücresinin çoğalmasını önleyecek olasılıkla en doğru strateji olacak.

Merck Serono'nun bu ilke çerçevesinde geliştirdiği ilaçlardan biri olan setuksimab, hücrenin yüzeyindeki sinyal alıcı molekülü etkisizleştiren bir monoklonal antikor. Bu ilaç uygulandığında çoğalmaya yönelik sinyal uyarısı kırıldığından hastalığın gelişimi de duruyor. Bugüne kadar yapılan pek çok çalışma setuksimabın özellikle baş-boyun bölgesi tümörlerinde son derece etkili sonuçlar verdiğini gösterdi. Daha sonra yapılan çalışmalar yayılmış (metastatik) kalın bağırsak tümöründen, akciğer tümörüne dek diğer kanser türlerinde de etkili olduğunu kanıtladı. İlaç tek başına olduğu gibi radyoterapiyle birlikte de uygulanabiliyor. Ülkemizde hala ruhsat aşamasında beklese de pek çok ülkede standart tedavi olarak kabul ediliyor.

Damar gelişimini engellemek tümörü durduruyor

Buna karşılık kanser hücrelerinin çoğalmasında müdahale edilebilecek başka mekanizmalar da var. Örneğin kanser bir noktada geliştiğinde, bunun vücuda yayılması için endotel denilen koruyucu örtüyü geçmesi gerekiyor. Toplumda "daha yayılmamış" denilen kavramı ifade eden aslında bu endotel dokusudur. Endotel hücrelerin metastaz yapmasındaki temel mekanizmayı da oluşturuyor, hücre damarda dolaşırken dokuya geçebilmek için yine endotele yapışmak ve burayı geçmek zorunda. İşte büyük umut bağlana ikinci ilaç olan cilengitide endotele yapışmayı önleyen bir molekül ve yeni bir tedavi yaklaşımını tanımlıyor. Cilengitide hem damara yapışmayı, hem damar gelişimini engelliyor, ayrıca tümör üzerine doğrudan durdurucu etkisi var. Yapışmanın olmaması durumunda dolaşımda kalan hücre bağışıklık sistemi tarafından fark edilip ortadan kaldırılabiliyor. Bugüne dek yapılan klinik çalışmalar ilacın tedaviye dirençli kanser türlerinden beri olan beyin tümörlerinde etkili olduğunu gösterdi.

Üçüncü yaklaşım olan aşı yakın zamanda uygulamaya girecek

Merck Serono'nun kanser tedavisine yönelik geliştirdiği üçüncü önemli yaklaşımı ise aşı oluşturuyor. Aslında "aşı" ülkemizde pek çok yaklaşımın ortak adı olarak biliniyor, Ancak burada geliştirilen aşı gerçekten aşı özelliği göstermekte. TCR (Toll Like Receptors) molekülü bağışık yanıtın geliştirilmesinde temel bir görevi üstlenmekte. Bu molekülü uyaran lipozomal aşı Stimuvax hem kazanılmış bağışıklığı hem de doğal (kendiliğinden) bağışıklığı uyarıyor. Akciğer kanseri tedavisine yönelik araştırmalar aşı uygulamasının yaşam süresini uzatabileceği sonucunu verdi. Aşının kısa süre içerisinde klinik çalışmaları tamamlanarak piyasaya verilmesi amaçlanıyor. Merck Serono kanser tedavisinde birden fazla mekanizmayı amaçlayan "combination is key" yaklaşımıyla olasılıkla standart tedavilerin sağladığı başarının ötesine geçecek. Zaten şirketin amacı 2017 yılında kanser tedavisi alanında ilk 10 şirket içerisinde yer almak.

Kanserin neden artmakta olduğunun yanıtını ise biz arayacağız.

Tüm yazılarını göster