Eğitimin maliyeti yüksek…
“Niteliksiz eğitimin” maliyeti (yaşadık/yaşıyoruz) daha yüksek…
Nitelikli gençlerin yeteneklerini, “niteliksiz okullarda” törpülemenin maliyeti (yaşadık/yaşıyoruz) çok daha yüksek…
***
Çalışanların:
“Çocuğumun/çocuklarımın eğitim masraflarını karşılayamıyorum/karşılayamayacağım” şeklindeki endişesi/travmasının, “çalışma hayatında, dolayısıyla ekonomide verimsizliği tetiklemesi”nin maliyeti de çok yüksek… Gençlere, eğitimde ve çalışma hayatında “fırsat eşitliği” tanınmamasının toplumda yaratacağı kutuplaşma/travmanın maliyeti de…
***
Binlerce değil, yüzbinlerce örnek var maalesef…
Birini paylaşayım:
Geçtiğimiz hafta…
Işık Üniversitesi’nde İletişim ve Toplum dersi alan öğrencilerin misafiriydim…
***
Öğrenciler arasında:
Yıllarca, gecesini gündüzüne katarak ve yeteneklerini de kullanarak “aldığı yüksek puanın” karşılığında, bölümlerinde “tam burslu” okuma hakkı kazananlar da vardı…
Yetenekli ve yeteneğini geliştirmeye odaklı bu öğrencilerin, “gelecek” kaygısı ve “İş bulamayacağım” endişesinin çok çok daha yüksek olduğunu gördüm…
VELHASIL
Yıllardır dilimizde olan:
“Kamu kaynaklarını etkin kullanmalıyız” tekerlemesini, eğitim alanında gerçeğe çevirmeliyiz…
***
TÜSİAD Başkanı Orhan Turan da hatırlattı:
“Kamunun tüm alanlarda küçülmesi değil, tam tersine bazı alanlara ayrılan kamu kaynaklarının artması gerekiyor.
Daha fazla kamu kaynağına ihtiyacın en yüksek olduğu alan eğitim. İlköğretimden yükseköğretim düzeyine kadar öğrenci başına yıllık harcamalar karşılaştırıldığında, Türkiye OECD ülkeleri arasında son sıralarda yer alıyor.
Eğer tüm çocuklara fırsat eşitliği sağlayacaksak okul öncesinden yükseköğretime, eğitime yeterli kamu kaynağı ayırmalıyız.”