Kadının dayanılmaz dışlanmışlığı

Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Geçtiğimiz hafta Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) tarafından açıklanan Hane halkı işgücü verilerine göre Türkiye'de işsizlik oranı yüzde 13.6 ile Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı. Kamuoyu işsizlik oranındaki yükselişi yaşanan krize bağlarken, Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, işsizlikteki bu artışı kadınların işgücü piyasasına girmesinden kaynaklandığını ifade etti. Ham verilere baktığımızda Sayın Bakan haklıdır. Çünkü Aralık 2008'de bir önceki yılın aynı ayına göre kadın işgücü 600 bin arttı ve kadınların işgücüne katılma oranı yüzde 2 artarak 24.6'ya yükseldi. Bir başka ifade ile ülkemizde yaklaşık olarak her dört kadından biri çalışmak istiyor diyebiliriz. Bu oran OECD ortalamasının yarısından daha azdır. Buna rağmen oran Bakanımıza yüksek gelmektedir. Peki, tam üyelik görüşmeleri yaptığımız Avrupa Birliği ile bazı OECD ülkelerinde kadının durum nedir?

Kadınların istihdamdaki durumu (2007 yılı itibariyle)

Kadınların                   Atalet

Ülkeler işgücüne katılma oranı (%) İstihdam oranı (%) İşsizlik oranı (%) oranı (%)*

Avusturya 69.4 66.1 4.8 12.2

Fransa 69.3 59.8 8.6 15.6

Almanya 69.3     62.9 9.1 19.4

İngiltere 69.8 66.3  4.9 19.4

Polonya  56.5      50.6 10.4 19.8

İspanya 62.3 55.5 10.9 13.5

İtalya 50.7 46.6 7.9 24.6

Yunanistan 55.1     50.9  12.8 19.3

ABD 69.1     65.9 4.6 22.2

Türkiye 26.6 23.8 10.5 65.8

OECD ortalaması 61.1 57.4 6.2 20.0

Kaynak:OECD Employment Outlook, 2008, OECD Education at Glance, 2007.

. Atalet oranı: Öğrenim görmeyen, istihdam edilmeyen, iş aramayanların toplam çağ nüfusuna oranı (25-29 yaş gurubu için)

Yukarıdaki veriler Türkiye'de kadının çalışma yaşamından dışlanmasından öte kadını eğitimsiz ve umutsuz bıraktığımızın özet tablosudur. Atalet oranı daha basit anlatımla eve kapattığımız kadınların oranına dikkat edelim. Türkiye her yüz kadından 65.8'ini eve hapsetmiştir. Bu tabloyu tersine çevirmenin ilk adımı, kadının önce eğitim almasını sağlamak sonra da kadının çalışmasının önünde engel olan erkeklerin, sıkı sıkıya sarıldığı, genelin değer yargıları olan adına gelenek ve görenek denen ve her zaman genelin düşüncesi doğrudur savından yola çıkan değer yargılarını değiştirmemiz gerekiyor.

Tabii burada kimi okuyucumuz kadınların çalışmasının iktisadi nedenlerini daha somuta indirgememizi isteyebilir. Bu konuda yapılan çalışmalardan (ki bu çalışmalardan birisini de 2001 yılında Şanlıurfa örneği üzerine iki kişi yapmıştık) üç ortak sonuç çıkmaktadır:

· Kadınlar çalışmaz ise çocuklar çalışmaktadır.

· Kadınlar çalışmaz ise ailenin gelir düzeyi düştüğü için yoksulluk artmaktadır.

· Kadınlar çalıştıkça özgürleşmektedir.

Eğitim çağındaki çocuklarını, okula göndermek yerine çalışma hayatına veren aileler ve ülkelerin geleceklerini yok ettiği artık tartışılmaz bir gerçektir. Yoksulluk kıskacında yaşayan, yardımlarla yaşamlarını sürdüren ailelerin bu kısır döngüyü kırmalarında kadınlar yine öncü rol üstleniyor.

Bu veriler ışığında, daha fazla kadın çalışma hayatına katılmak istiyor diye, ülkemiz erkekleri umarız artık üzülmezler.

Kadınlarımıza "aramıza hoşgeldiniz, geciktirdiğimiz için özür dileriz" demeliyiz.

Tüm yazılarını göster