Kabine niye değişti?

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Kimilerine göre Başbakan Erdoğan yerel seçimin hemen ardından vermişti değişiklik kararını. Bazı bakanların koltukları, illerinde yerel yönetimleri AKP kaybettiği için tehlikeye girmişti zaten. Bu, doğru da olabilecek bir yorumdu. Ama bu yorum, örneğin Bülent Arınç'ın durumunu açıklamaktan uzaktı. Arınç'ın kabineye girmesi, daha çok siyasi nedenlere bağlanıyordu.

Ekonomiyle ilgili koltuklardaki değişimi nasıl açıklamak gerekirdi peki? Nazım Ekren başarısız olduğu için mi ekonominin koordinasyonuyla ilgili bakanlıktan alınmıştı, yoksa Ali Babacan Dışişleri'nde başarı sağlayamadığı için mi daha yatkın olduğu bir alana, ekonomiye kaydırılmıştı?

Hangi bakanlığa kimin geleceği konusunda tek yetkili Başbakan Erdoğan görünse de, bu yetkiyi bir şekilde paylaşan başkaları da var. En başta Cumhurbaşkanı Gül'ün bir etkisi, hatta etkiden öte seçime müdahil olması söz konusu. Gül'ün etkisi; kabineyi onaylamaktan kaynaklanan yasal yetkisi dışında, AKP'yi çok iyi tanıyor olmasından doğan bir etki kuşkusuz. Son kabine değişikliğinde de Gül'ün tercihlerinden kaynaklanan bazı kaydırmaların olduğu biliniyor.

Hiç kuşku yok ki, her yönetici daha başarılı olacağını düşündüğü kadrolarla çalışmak ister. Bir ülkenin en tepe kadrosu da hükümet olduğuna göre, başbakanların da bakanlarını bu temel ilke doğrultusunda seçiyor olmaları doğaldır.

Bu düşünce zinciri bizi şu sonuca götürür: "Her yönetici değişikliği, eski yöneticiden görece memnun olunmadığını gösterir."

Biraz esneterek söyleyelim: "Her yeni gelen yöneticinin, gidenden daha başarılı olması beklenir."

Her ne kadar Türkçemizde değişime set çekmek için söylenmiş, "gelen gideni aratır" şeklinde bir atasözümüz varsa da, illa gelenin gideni aratması gerekmez.

Yeniden dönelim kabine değişikliğine ve özellikle ekonomiyle ilgili bakanlıklardaki yeni görevlendirmeye. Kuşkusuz ekonomide en önemli iki değişiklik, ekonominin koordinasyonuyla görevli Nazım Ekren'in kabine dışı kalması ve yerine daha önce bu görevi daha dar kapsamlı olarak yapmış olan Ali Babacan'ın getirilmesi, diğeri de kabinenin Kemal Abisi Kemal Unakıtan'ın Maliye Bakanlığı görevinden ayrılmasıdır. Kemal Unakıtan'ın bakanlıktan ayrılmasının sağlıkla ilintili bir yönü var. Kısa bir süre önce bypass ameliyatı geçiren Unakıtan'ın yüzünde, aksini söylese de bu önemli operasyonun ve rahatsızlığın izlerini görmek mümkün. Kemal Unakıtan'ın yerine Mehmet Şimşek'in atanması ise denilebilir ki biraz sürpriz oldu. Şimşek'i, Babacan'ın istediği de dile getirilmiyor değil. Yani, bakan seçimini Erdoğan yapıyor olmakla birlikte, tek seçicinin Başbakan olmadığının altı çiziliyor.

Peki, Nazım Ekren başarısız oldu da o yüzden mi bakanlığı kaybetti, yoksa Ali Babacan Dışişleri'nde başarısızdı da kabine dışı kalmasın diye Ekren kabine dışına itilerek Babacan'a yer mi açıldı? Ya da, ekonomide baharla birlikte ortaya çıkacağı umulan bahar havası gözetilerek, "Biz kabinede değişiklik yaptık, bakın gidişat nasıl iyileşmeye başladı" diyebilmek için mi bu değişiklik gündeme geldi?

İşsizlik ödeneği başvurularının nisanda azaldığı gözleniyor, toplam işsizlikte mart verileriyle birlikte ciddi bir gerileme görülecek, sanayi üretimindeki düşüş, en azından önceki aya göre, martla birlikte duracak, üretici fiyatlarındaki yıllık artış (bu satırların yazıldığı saatte henüz açıklanmamıştı), nisan verileriyle birlikte 59 yıl aradan sonra negatife dönebilecek.

Hani futbolda teknik direktörler zaman zaman oyuna müdahale eder, futbolcu ve taktik değişikliğine giderler ya, sonrasında da bu değişiklikler oyunun gidişatını değiştirir ve galibiyet getirirse, değişikliğin tüm primi teknik direktörün olur ya, acaba bu kez de siyasette mi böyle bir adım atıldı?

Tüm yazılarını göster