İyileşme iç talebe dayanıyor iç talebi canlı tutmaya mecburuz

Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

2010 yılının ilk 3 ayında milli gelirde (GSYH) görülen iyileşme memnunluk verici ama yetersiz.

Neden memnunluk verici, neden yetersiz?

2007 yılının ilk 3 ayında sabit fiyatlarla (1998 fiyatları ile) GSYH toplamı 22.8 milyar TL idi.

2008 yılının ilk 3 ayında yüzde 7.0 artış ile 24.4 milyar TL. oldu.

2009 yılının ilk 3 ayında kriz nedeniyle yüzde 14.5 oranında geriledi 20.9 milyar TL oldu.

Bu yıl işte o 20.9 milyar TL'ye göre yüzde 11.7 oranında artıiş ile 23.3 milyar TL'ye ulaştı.

Açık anlatımıyla ekonominin büyüklüğü, kriz öncesi çizgiye ulaşamadı. O çizginin altında.

Bizim ekonomimizin dinamiği sanayi sektörüdür. Sanayide üretim artınca, diğer sektörleri de peşinden sürükler.

2009 yılının son 3 aylık döneminde sanayi üretimi yüzde 9.5 artmıştı. GSYH'de aynı dönemde imalat sanayi katma değer artışı yüzde 12.8 olarak belirlenmişti. Katma değer artışının üretim artışının üzerinde gerçekleşmesi, sanayide verim artışından kaynaklanır.

12.8/9.5= 34 Oranı,2009 yılının son 3 aylık döneminde sanayide verimlilik artışının önemini ortaya koyar.

2010 yılının ilk 3 ayında TÜİK belirlemelerine göre sanayi üretimi artışı yüzde 19.8 idi. Dün açıklanan GSYH tablosunda, imalat sanayinde katma değer atışının yüzde 20.6 olduğu görülüyor.

- 20.6/19.8= 4 oranı, sanayide verimlilik artışını gösterir. Demek ki sanayide verimlilik artışı yavaşladı veya sonuna geldi. Bir önceki 3 aylık dönemde yüzde 34 olan verimlilik farkının yüzde 4'e düşmesi önemlidir.

Bir başka dikkat çekici nokta mali aracı kurumlar kesiminde eski yıllarda dikkati çeken büyümenin aşağılara inmesidir.

Toptan ve perakende ticaretteki büyümenin sanayideki büyümenin üzerine çıkması, ithalat artışına dayanmaktadır.

Harcamalar itibariyle milli gelirin dağılımını sergileyen tablo, 2010 yılının ilk 3 aylık döneminde mal ve hizmet ihracatında yüzde 0.1 azalmayı ithalatta yüzde 21.1 oranında artışı göstermektedir.

Bir yanda bu oranlar öte yanda hanehalkının yüketim harcamalarının yüzde 9 oranında artması,

Büyümede tüketimin önemini

Tüketimin ise ithalattan beslendiğini ortaya koymaktadır.

Demek ki bundan sonraki ekonomi politikalarında hükümet ihracata güvenmemek, iç talebi canlandırıcı politikalara yönelmek zorunda kalacaktır.

İç talep ithalat yerine içerideki üretim ile karşılanır ise bu da ekonomik büyümeyi hızlandıracaktır.

İthalatın firenlenmesi ve içeride üretimin desteklenmesi konusunda bir uyarı da yatırım rakamlarından gelmiştir.

2009 yılının ilk 3 aylık döneminde yüzde 27.8 oranında gerileyen yatırımlarda, 2010 yılının ilk 3 ayında büyüme yüzde 14.4 oranında olmuştur. Büyüme vardır ama bir önceki dönemdeki azalışı telafı edemeyecek ölçüdedir.

Özel sektörün makine ve teçhizat yatırımları önceki dönemde yüzde 36.2 azalmış iken bu dönemde yüzde 23.9 artabilmiştir.

Bu göstergeler de içeride talepdeki artışın üretim artışına yansıyamadığının, talep artışının ithalatla beslenmeye devam ettiğinin göstergeleridir.

Ekonomi 2009 yılının tamamında yüzde 4.7 küçülmüş idi. Bu gidiş ile 2010 yılında 2009 yılındaki gerilemeyi telafi edebilir miyiz?

Dünya Bankası ve IMF'in yüzde 6.5'luk ve yüzde 5.7'lik büyüme oranlarına ulaşmanın güç olduğu, büyümenin yüzde 5'in altında kalabileceği görüntüsü var.

Tüm yazılarını göster