İyi ve kötü yönetimin özellikleri

Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

Küresel kriz sadece ülkeler tarafından değil, uluslararası kuruluşlar tarafından da sürekli gözlem altında tutulmaya çalışılıyor. Bir taraftan krizin daha az ve kısa sürede nasıl ortadan kaldırılacağına ilişkin çalışmalar yapılırken, bir taraftan da biz bu noktaya nasıl geldik sorusuna yanıt aranmakta ve kriz sonrası oluşacak yeni durum analiz edilmektedir. Bu tür çalışmalar yapan kurumlardan birisi de Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (The United Nations Conference on Trade and Development, UNCTAD).

UNCTAD, 2009 Gelişmekte Olan Ülkeler Raporu'nu yayınladı. Bu yıl ki rapor devlet ve kalkınmanın yönetişimi başlıklı. Rapor özü itibariyle gelişmekte olan ülkelerde devlet yönetimi ve kalkınma ilişkisini tartışmakta. "Şimdi bu rapor nereden çıktı hocam. Biz gelişmekte olan değil, artık gelişmiş ülkeyiz" diye soracaksınız. Bu sözlerinize keşke tümü ile katılabilseydim. İhracatının yüzde 85'i sanayi malı, kişi başına 7000 Dolar civarında GSYH'si olan bir ülke isek de, insani gelişme endeksinde yerlerde sürünmekteyiz, hâlâ ilköğretimde derslik sorununu çözmemiş durumdayız ve daha da önemlisi resmi dilini tüm yurttaşlarına öğretemediği için, yani yurttaşına eğitim vermediği için Cumhurbaşkanı ile tercüman aracılığıyla konuşan yurttaşlara sahip bir ülke konumundayız.

Diğer yandan OECD'ye üye ülkeler arasında çocukların 'maddi refahı' sıralamasında Türkiye 30'uncu yani sonuncu sırada. Yine eğitim refahı ve sağlık, güvenlik sıralamasında ülkemiz yine sonuncu.

Tüm bu verilerden sonra raporu ele almamın nedeni rahatlıkla anlaşılır hale geldi diye düşünüyorum. Çünkü Türkiye'nin gelişmişlik konumu pek açık değil. Raporu incelememizin diğer bir nedeni de, UNCTAD bu raporda sadece gelişmekte olan ülkeleri ele almıyor, aynı zamanda diğer ülkelere de sinyal verircesine raporda iyi ve kötü devlet yönetiminin ne olduğunu maddeler halinde sıralıyor olması.

UNCTAD Raporuna göre, iyi yönetişimin temel bazı özellikleri özetle şöyle:

- Otorite yani ülkeyi idari edenler, kurumsal ve kurallara bağlı davranıyorlar.

- Siyasi liderler güçlerini başkaları ile paylaşıyorlar, davranışlarından dolayı hesap veriyorlar.

- Liderler güçlerini toplumsal yarar için kullanıyorlar ve toplumun geniş kesiminin desteğini alıyorlar.

- Politik kararlar açık alınıyor. Kamuoyu tartışıyor ve görüş bildiriyor.

- Kararlar alınışının standartları var. Karar süreçleri şeffaf.

- Siyasi partilerin kampanyaları geniş kitlelerce küçük miktarla finanse ediliyor.

- Seçimler, açık, şeffaf ve özgürce yapılıyor.

- Siyasi otoritenin idaresi hiyerarşik ve raporlamaya uygun, bunu kamuoyu ile başlaşıyor.

- Devleti yönetenlerin hareketleri (davranışları, politikaları) tahmin edilebilir, objektif yöntemlerle izlenebilir ve standart süreçlere sahip.

İyi yönetişime sahip olmanın özellikleri bunlar. Tersi de kötü yönetişimin özellikleri oluyor. Bunlar bazıları raporda şöyle belirtiliyor:

- Otorite kişisel davranıyor. Kurallarla bağlı değil, bireysel.

- Siyasi liderler tekelci bir güce sahip ve hareketlerinden dolayı hesap vermiyor.

- Liderler gücü kendisine bağlı ve kendisini izleyenlerin yararına kullanıyor.

- Karar alma standartları açık değil ve süreç anlaşılamaz özellikte.

- Siyasi partiler kişiler etrafında organize olmuşlardır ve bireysel yararlara göre kaynak dağılımı yapılıyor.

- Siyasi kampanyalar az sayıda ve gizli guruplarca destekleniyor.

- Seçimlerde gözdağı ve yıldırmalar, oy satın almalar ve sahtekarlıklar oluyor.

- İdareciler, ücretlerinin dışında rüşvet ve gayri resmi komisyonlar alırlar.

- Devleti yönetenlerin hareketleri spekülatiftir. Sübjektif değer yargılarına sahiptir, ben yaptım izleyin şeklindedir.

Daha fazla bilgi edinmek için söyleyelim, sıraladığım bu özellikler raporun 18. sayfasında geniş olarak tablo halinde verilmiş. (www.unctad.orga <> bakabilirsiniz).

Hangi ülke nasıl yönetiliyor? Buna o ülkenin halkının seçtiği yöneticiler karar veriyor. UNCTAD'da nasıl yönetiliyorsunuz diye analiz yapıyor.

Tüm yazılarını göster