İthalattaki çöküşün nedeni miktar azalması

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Küresel krizle birlikte bütün dünya ekonomileri büzülme eğilimi içine girdi. Büyüme oranları hemen hemen tüm ülkelerde yavaşlıyor, hatta negatife iniyor. Dünyada ticaret hacmi daralıyor. Bu süreçte fiyat artışları hız kesiyor, emtia fiyatlarındaki genel düşüşe ve talep daralmasına bağlı olarak uluslararası ticarette fiyat gerilemesi görülüyor. Doğal olarak bu eğilim Türkiye'nin dış ticaretini de etkiliyor. İlk iki ayın verileri, ihracatın geçen yılın yüzde 25, ithalatın yüzde 45 altında kaldığını gösteriyor.

Uluslararası ticarette fiyatlar geriliyor, ancak Türkiye'nin dış ticaretinde yaşanan gerilemede asıl etkiyi fiyatlardan çok, miktardaki düşüşünün yaptığı dikkati çekiyor. Bu durum, ithalatta çok daha belirgin.

Önce şubat ayının rakamlarını aktaralım. Şubat ayında ihracat fiyatları geçen yılın yüzde 18.8 altında kaldı. İhracat, miktar olarak ise daha düşük oranda azaldı. Miktardaki azalma yüzde 7.5 oldu.

İthalatta şubat ayında yüzde 48'e yaklaşan gerileme ise ağırlıklı olarak miktardaki azalmadan kaynaklandı. İthalat, şubatta geçen yılın aynı ayına göre miktar olarak tam yüzde 37.6 azaldı. Yani Türkiye'nin geçen yıl şubatta 100 birim olan ithalatı, bu yıl 62.4 birime indi. İthalat fiyatlarındaki düşüş ise yüzde 16.1 düzeyinde ölçüldü.

İthalatın miktar olarak adeta çöküş yaşıyor olması yalnızca şubata özgü bir durum değil. Aynı eğilim ocak ayı için de geçerliydi. İthalatta, yılın ilk iki ayında miktar endeksi yüzde 35.9, fiyat endeksi yüzde 14.9 geriledi. İhracatta ise miktar gerilemesi yüzde 10.5, fiyat gerilemesi yüzde 16.4 oldu.

Fiyat endekslerinin ihracatta ithalata göre daha fazla gerilemesi, zaten aleyhte seyreden dış ticaret haddinin biraz daha bozulmasına yol açtı. Geçen yılın ilk iki ayının toplamında 96.2 olan dış ticaret haddi, bu yıl 94.5'e indi.

İthalatın yüzde 50'ye yakın azalmış olması, örneğin Türkiye için büyük önem taşıyan enerji faturasındaki hafiflemeden kaynaklanmıyor. Biz, giderek daha az miktarda ithalat yapıyoruz, çünkü geçmiş dönemlerle kıyas götürmeyecek ölçüde az üretim gerçekleştiriyoruz. Üretim-büyüme-ithalat bağlantısı dikkate alınırsa, herhalde üretimle kendini gösterecek bir canlanma ortaya çıkmadan ithalatta artış beklememek gerekiyor.

Mart ithalatı 10 milyarı bulabilir

TÜİK'in 30 Nisan'da açıklayacağı mart ayı istatistiklerinde ithalatın 10 milyar sınırına dayandığını, hatta bu sınırı aştığını görebiliriz. Gümrük vergisi ve ithalde alınan KDV'de mart ayında ortaya çıkan artışa dayalı olarak hesaplanan ithalatta ibre 10 milyar dolar civarını gösteriyor. Ocak ve şubat aylarında 9.3 ve 8.4 milyar dolar olan ithalatın 10 milyar dolayına yükselmesinin etkenlerini de o açıklamayla birlikte göreceğiz. Ancak, bunun uzun soluklu olup olmayacağı önemli.

Ekonominin yüzde 3.6 daralacağının kabul edildiği, gidişatın ise daha büyük daralmaya işaret ettiği bir dönemde, ithalatın miktar üçte biri aşan oranlarda gerilemesi aslında çok da yadırganmamalı. İthalattaki bu eğilim, yılın tümü için öngörülen revize 138 milyar dolarlık hedefe ulaşmanın da çok zor olacağını gösteriyor. Geçtiğimiz günlerde de vurguladığımız gibi özellikle ithalat olmak üzere dış ticaret hedeflerinin öngörülen düzeyin altında kalması beklenmeli. Buna bağlı olarak cari açığın da 11 milyar dolarlık revize hedefin altında oluşması sürpriz olarak görülmemeli.

Kuşkusuz dış ticaret hacmini de, cari açığın düzeyini de belirleyecek en temel etken, büyüme performansı. Bir sihirli el değer de, ekonomi biraz canlanırsa dış ticaret hacmi kıpırdayabilir, en azından revize hedefler tutturulabilir.

Tüm yazılarını göster