İstikrar üçgenine devam…

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Bu üçgenin köşelerinde "düşük düzeyde politika faizi, geniş faiz koridoru ve yüksek zorunlu karşılık oranları" var. Merkez Bankası, önceki günkü Para Politikası Kurulu toplantısında faiz oranlarını değiştirmedi ve fiyat istikrarına ve finansal istikrara ilişkin risklerin azaltılması açısından sözünü ettiğimiz üçgene bağlı kalınacağının altını bir kez daha çizdi.

Önce açıklamada özet olarak hangi noktalara vurgu yapıldığına bakalım:

"…Merkez Bankası'nın kasım ayından bu yana aldığı tedbirler özellikle ithalat talebindeki yavaşlama kanalıyla toplam talebin bileşimini dengeleyerek makro finansal riskleri azaltmaktadır. Bunun yanı sıra, alınan parasal sıkılaştırma kararları enflasyon üzerindeki iç talep kaynaklı baskıları sınırlayacaktır. Bununla birlikte, enerji ve diğer emtia fiyatlarında gözlenen hızlı artışların enflasyon üzerindeki arz yönlü ilave bir risk unsuru teşkil ettiğine dikkat çekilmiştir.

Bu değerlendirmeler sonucunda Kurul, fiyat istikrarına ve finansal istikrara ilişkin risklerin azaltılması açısından; düşük düzeyde politika faizi, geniş faiz koridoru ve yüksek zorunlu karşılık oranlarından oluşan politika bileşiminin sıkılaştırıcı yöndeki etkilerinin bir sonraki toplantıya kadar yakından izlenmesinin ve gerekli görüldüğü takdirde aynı doğrultuda ilave tedbirlerin alınmasının uygun olacağını belirtmiştir…"

Merkez Bankası'nın faiz oranlarını düşüren ve munzam karşılıkları artıran kararını hokus pokus olarak niteleyen ve Merkez Bankası'nı adeta şapkadan tavşan çıkarmaya çalışan bir kurum gibi göstermeye çalışan özellikle yurtdışındaki bazı kaynaklar ve bunlardan etkilenen yurtiçindeki bir takım çevreler, önceki gün herhangi bir değişikliğe gidilmemesini "Merkez Bankası şaşırtmadı" gibi yorumlama eğilimi içine girdiler. Çoğunluk, önceki günkü toplantıdan yeni faiz indirimi, hele hele faiz artışı kararı çıkmasını zaten beklemiyordu, ama bir sürpriz olabilir düşüncesiyle hareket edenler de yok değildi. Sanki Merkez Bankası, "ne yapsam da şu finans kesimini şaşırtıp ters köşeye yatırsam" dercesine bir çaba içindeymiş gibi…

Merkez Bankası'nın açıklamasında da çok açık biçimde dile getiriliyor. Alınan önlemlerin ne ölçüde etkili olduğu bir süre daha gözlenecek, gerekirse ek önlemler alınması yoluna gidilecek. Hem, ne yani, Merkez Bankası'nın, daha önce aldığı önlemlerin ne ölçüde etkili olduğunu görmeden gözü kapalı bir şekilde yeni önlemlere yöneleceği mi bekleniyordu ki…

Merkez Bankası'nı hokus pokus önlemlere başvurmakla eleştirenler, acaba aynı görüşleri aralık ayının iki verisine, cari açığa ve sanayi üretimine baktıktan sonra da söyleyebiliyorlar mı? Cari işlemlerde Cumhuriyet tarihinin en yüksek aylık açığının aralıkta verildiği, yıllık bazda yine en yüksek açığın 2010 yılında oluştuğu, sanayide şimdiye kadarki en yüksek üretim düzeyine aralıkta ulaşıldığı dikkate alınırsa, Merkez Bankası'nın haklılığı zaten kendiliğinden ortaya çıkmıyor mu?

Ekonomiyi soğutmaya, cari açığı azaltmaya yönelik bu kararlar için hala "yanlış" demek mümkün mü?

Ekonomide bugün alınan kararın etkisini, istisnalar hariç tabii ki, hemen yarın görme şansımız yok. Etki zamanla hissedilebiliyor. Merkez Bankası'nın faiz ve munzam karşılık kararlarının etkisi de zaman içinde daha da belirgin hissedilecek ya da umulan ölçüde bir etki ortaya çıkmayacak. İşte Merkez Bankası da buna dikkat çekiyor zaten. Alınan kararların etkilerinin bir sonraki toplantıya kadar yakından izleneceği ve gerekirse ek önlemlerin devreye sokulacağı belirtiliyor. Makul olan da bu değil mi…

Tüm yazılarını göster