İstihdam Stratejisi'ne 'Adıyaman' desteği!

Ferit Barış PARLAK AYRINTI ferit.parlak@dunya.com

İstihdam Stratejisi'ne yoğunlaştık bu ay.

Yazdıkça maillerin, telefonların sayısı arttı.

Herkesin derdi 'aynı'. (mesleki eğitim, enerji, banka kredi faizleri, sosyal güvenlik primi ve vergi oranları…)

Karar alıcıların tartıştıkları konular 'ayrı'. (Kıdem tazminatı, esnek çalışma, bölgesel asgari ücret…)

İstihdam maliyetinin yine işçi ve işverene yüklenmek istendiği ise genel kanı.

* * *

Devletin vatandaşa verdiğini tekrardan alma yöntemlerinden birini 'Çin' örneğiyle vermiştik geçtiğimiz hafta.

Karar alıcılara, işçi ve işverenden alabilmenin, unutmuş olabilecekleri farklı yollarını hatırlatmak amacıyla!

Devletin vatandaşa verme zorunluluğu olan ama veremediği ve bu nedenle 'istihdam'ın temel sorun olarak Türkiye'yi

tehdit ettiğini anlatmak için ise 'Adıyaman' örneğini veriyoruz bu hafta.

Karar alıcılara, unutmuş olamayacakları, teoride de pratikte de istihdamın 'olmazsa olmaz'ı olan konuyu, somut bir

örnekle anlatmak amacıyla…

* * * 

Resmi rakamlara göre Adıyaman'da işsizlik oranı yüzde 18.

İşsizlik oranını arttıran kentlerin 9'uncusu.

Çalışabilen nüfus içerisinde çalışanların oranı yüzde 30.

Çalışanlara mevsimlik işçiler, iki haftada bir şans eseri iş bulan yevmiyeciler gibi gruplar da dahil.

Çalışabilen nüfus içerisine "Çalışmak istemiyorum." diyenler alınmamış.

Kısacası, Adıyaman'da çalışabilecek nüfus içerisinde yüzde 70'in çok çok üzerinde bir işsizlik var.

* * *

2004 yılının son aylarıydı, Adıyaman Sanayi ve Ticaret Odası eski Başkanı Zafer Ersoy'un, "Adıyaman'ı Ortadoğu'nun

moda merkezi yapacağız." dediği günü; salondaki gülüşmeleri ve yine o salondaki, "Buradan 'terzi' bile çıkmaz…"

şeklindeki konuşmaları dün gibi hatırlıyorum.

GAP İdaresi eski Başkanı Muammer Özgül, Umut Oran, Kemal Güneş, İsmet Açıkgöz gibi isimlerin bir araya gelip

'Modanın merkezi Adıyaman' hedefiyle, hazır giyimde kümelenme çalışması başlattıkları günü de.

2007 yılının Nisan ayında uluslar arası mağazalar zincirine sahip, dünyanın önde gelen markalarına fason üretim

gerçekleştirmeye başlayan tesisleri gezdiğimiz günü de.

Uçsuz bucaksız boş arazi olarak aklımızda kalan Adıyaman OSB'nin, fabrika binalarıyla dolup taştığını gördüğümüz

günü yani.

Yatırım için Adıyaman'a gelmek isteyenlerin OSB'de yer bulamadığını, bu nedenle genişletme çalışmalarına

başlanacağını öğrendiğimiz günü yani.

Adıyaman Tekstil Hazır Giyim Kümelenme Derneği'nin (ATEKS) başkanlığını yürüten İsmet Açıkgöz'e, "Bugünleri

hayal ediyor muydun?" diye sorduğum ve Açıkgöz'ün, "Kurtlar Sofrası'nı birliktelikle Halil İbrahim Sofrası'na çevirdik.

Şimdi her şey daha kolay olacak." deyip, "70'e yakın fabrika sahibinin kalifiye eleman, makine, hammadde, pazar gibi

sorununu ortak politikalarla çözüyoruz. 40'ın üzerinde fabrikamız ihracata fason olarak çalışıyor. Ancak büyük bir

bölümü direk ihracat yapacak hale geldi." şeklinde hedef koyduğu günü yani.

* * *

Serdar Açıkgöz aradı dün.

Serdar, Adıyaman'da Kavi Tekstil'in sahibi.

Anlattı: "Yurtdışından sipariş geliyor, geri çevirmek zorunda kalıyoruz. Çünkü işçi yok.

'40 kişi alalım' dedim; televizyonlara, radyolara, gazetelere ilanlar verdim; eşe dosta söyledim, gelen yok.

Dayanamadım, inat ettim, binlerce lira harcayıp şehirdeki bilbordları 'eleman aranıyor' ilanlarıyla donattım, yine gelen

yok.

Adıyaman'da birçok fabrika bu durumda."

* * *

Dün Kayseri Temsilcimiz Güneş Doğdu'da aynı sıkıntıyı dile getirdi.

Günde 8-10 sanayiciyi ziyaret etmeyi adet haline getirdiği için sordum Güneş'e, anlattı: "Fabrikaların tamamına yakınının

kapısında uzunca bir süredir (kriz zamanı da bu süreye dahil) eleman aranıyor ilanı var. Yöneticiler ise 'kalifiye eleman'

konusunun en büyük sıkıntı olduğunu ve çaresizliklerini dile getiriyor."

* * *

Bu örnekler devlet, işveren, işçi ayaklı istihdam politikasında işveren ayağının yaptıklarını/çektiklerini/yapabileceklerini

anlatıyor.

Bu örnek kıdem tazminatı/bölgesel asgari ücret/esnek çalışma gibi konuların 'öncelik' olmadığını gösteriyor.

Sanırım, Başbakan başta olmak üzere tüm karar alıcıların, 'herkes birer işçi alsın' gibi görüş ve söylemlerini, 'Eğitim

reformu gerçekleştirelim. Meslek liselerinin sayısını ve donanımını artıralım. Meslek liselilere üniversite sınavları, askerlik,

burs gibi konularda çeşitli avantajlar sağlayalım. Sanayiciler için birer kalifiye eleman yetiştirelim…' gibi söylem ve

uygulamalar ile değiştirmesi gerekiyor.

Tüm yazılarını göster