İstihdam artıyor artmasına, ama

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Önemli ekonomik veriler peş peşe açıklanınca bazı konulara değinmekte gecikiyoruz. Önceki gün açıklanan ağustos ayının istihdam verileri de bunlardan biri. Temmuz-ağustos-eylül ortalamasını gösteren ve ağustos verisi olarak açıklanan göstergeler, toplam istihdamda geçen yılın aynı dönemine göre 1 milyon 689 bin kişilik bir artış sağlandığını ortaya koydu. Hatırlatmak gerekirse, geçen yılın ağustosunda yüzde 11.4 olan işsizlik oranı da bu yıl yüzde 9.2'ye geriledi.

İstihdamın yaklaşık 1.7 milyon kişi artması kuşkusuz önemli. Ama, bu istihdam artışının hangi sektörlerde sağlandığına bakılınca durum biraz değişiyor. Hele hele bu sektörlerden tarım kapsamındaki "ücretsiz aile işçisi" istihdamının büyüklüğü can sıkıyor…

Geçen yılın ağustosuna göre sağlanan 1 milyon 689 bin kişilik istihdam artışında ilk sırayı 639 bin kişiyle hizmetler alıyor. Yaz aylarında hizmetler sektöründeki istihdamın önemli ölçüde artış göstermesi elbette normal. Ancak, hizmetlerdeki istihdam artışı, genel artış eğiliminin altında kaldığı için bu sektörün toplam istihdamdaki payının yüzde 47.2'den yüzde 46.6'ya gerilediği dikkati çekiyor.

İstihdam artışında ikinci sırayı tarım alıyor. Tarım sektöründe çalışanların sayısı bir yılda 526 bin kişi artmış durumda. Tarımın toplam istihdamda aldığı pay da yüzde 26.6'dan yüzde 26.9'a çıkıyor. Bu arada, tarım sektöründeki 526 bin kişilik istihdam artışının tam 305 binini, "ücretsiz aile işçisi" statüsünde çalışanlardaki artış oluşturuyor. Bu, hala çok tartışmalı bir tanım ve "ailemin yanında çalışıyorum" diyenler, "çalışıyor" sayılıyor. Rakamları verdik, tarımda son bir yıldaki istihdam artışının yarıdan fazlası bu şekilde çalışıyor görünenlerle sağlanmış durumda. Tarımdaki toplam istihdamın yarısı da zaten ücretsiz aile işçisi konumunda bulunuyor.

Ağustostan ağustosa son bir yılda inşaat sektöründeki istihdamın 366 bin arttığı görülüyor. İnşaat, bu artışla toplam istihdamdaki payını yüzde 6.6'dan yüzde 7.7'ye yükseltmiş durumda. İnşaattaki istihdamın artması, sektörün canlı olduğunu gösteriyor. Bu zaten bilinen, gözlenen bir durum. Ama başka yazı konuları çerçevesinde daha önce de birkaç kez ele aldık; inşaattaki canlılık, özellikle konut arzının artması ve bu arzı karşılayacak talep olmadığı için fiyatların reel olarak gerilemesi sonucunu doğuruyor. Bu eğilimin kısa zamanda tersine dönmesini sağlayacak bir etken de ufukta gözükmüyor.

Ve geliyoruz istihdamda en az artış olan sektöre, yani sanayiye… Sanayideki istihdam geçen yıla göre 157 bin kişi arttı. Bu artış, genel eğilimin çok altında kaldığı için de sanayi sektörünün toplam istihdamdaki payı yüzde 19.5'ten yüzde 18.8'e geriledi.

Toplam istihdamda bir yılda kaydedilen 1 milyon 689 bin kişilik artışta sanayi istihdamındaki artışın payı yalnızca yüzde 9 düzeyinde. Oysa, kalıcı olan ve ülke ekonomisi için lokomotif konumunda bulunan sektör, sanayi… Tarım, inşaat ve hizmetler sektörleri, büyük ölçüde mevsimsel etkenlerle zaten her yılın yaz aylarında istihdam artışı sağlayan sektörler.

Sanayide henüz istediğimiz ölçüde istihdam yaratamıyoruz. Tarımda, milli gelire olan katkının çok çok üstünde bir istihdam var. İnşaat sektörü canlı, ama gelecek açısından bu sektörün üstünde de kara bulutlar dolaştığını söylemek pek yanlış olmasa gerek.

Yaşı 15-24 arasında olan her beş gençten neredeyse biri işsiz gezmeye devam ediyor. İşgücüne katılma oranımız, gelişmiş Batı ekonomileriyle karşılaştırıldığında özellikle kadınlarda çok düşük.

Şimdi bu gerçekleri görmezden gelerek ve toplam istihdamdaki artışın çok büyük bir bölümünün mevsimsel etkenlerle ortaya çıktığını ikinci plana atarak değerlendirme yapmak ne kadar doğru… 

Tüm yazılarını göster