İşsizlikte kopan seri hemen onarılmalı!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

TÜİK, işgücü istatistiklerini oluştururken, geçen yılın sonuna kadar 2007 yılı adrese dayalı nüfus kayıt sistemi (ADNKS) nüfus rakamlarını kullanıyordu. Bu yılın ocak ayında bir anlamda baz değiştirildi. Nüfus projeksiyonlarının, ocak ayından itibaren 2008 yılı ADNKS nüfus sonuçları ve Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından yapılan 2008 Türkiye nüfus ve sağlık araştırması sonuçlarına göre yenilenmesi kararlaştırıldı. İşgücü istatistiklerine ilişkin veriler de, ocak ayından itibaren, yenilenen nüfus projeksiyonları kullanılarak oluşturulmaya ve açıklanmaya başlandı.

Ocak ayının verilerini önceki gün açıklayan TÜİK, karşılaştırma yapmaya olanak sağlamak üzere 2008'in ocak ayına ait verileri de yeni nüfus projeksiyonlarına göre revize etti. Bundan sonra açıklanacak 2009'a ait her veriyle birlikte, 2008'in aynı dönem verisi de revize edilecek. Ama örneğin 2008'in aralık rakamlarının revize edilmiş halini görmek için, bu yılın aralık rakamlarının açıklanması beklenmeyecek, 2008'i kapsayan revize aşamalı olarak tamamlandıkça açıklanacak.

Ancak geriye doğru yapılacak bu revizyonun ne zaman tamamlanacağı meçhul. Oysa, içinde bulunulan koşullarda bu çalışmanın ivedilikle tamamlanması gerekiyor.

İstihdam ve işsizlikle ilgili verileri yorumlamada inanılmaz yanlışlar içindeyiz. Sapla saman birbirine karışıyor, elmayla armut toplanıyor; TÜİK kimi zaman haksız yere eleştiriliyor, ancak çok hassas olunan dönemlerde ve konularda TÜİK de adeta eleştirilere çanak tutuyor.

Ocak ayından itibaren yenilenen nüfus projeksiyonlarının kullanılmaya başlanması, işgücü istatistiklerinde serinin kopması demektir. Hep diyoruz ki; kriz dönemi, kriz dönemiyle kıyaslanır, normal dönemle değil. Tarım ve inşaatı bir kenara koyalım, bu sektörlerde dönemsel olarak istihdam artar ya da azalır. Ama sanayi ve hizmetlerde durum farklı. Ve biliyoruz ki kriz en çok sanayiyi etkiledi. İşgücü istatistiklerinin yenilenen nüfus projeksiyonlarına dayalı olarak hesaplanıyor olması, örneğin sanayide ocak ayıyla aralık ayını kıyaslanır olmaktan tümüyle çıkardı. Yalnızca son iki yılın ocak ayları kıyaslanabilir durumda, bu şekilde de küresel kriz yüzünden sanayide istihdamın ne kadar daraldığını görmek mümkün değil.

Sanayideki istihdam geçen yıl ağustos ve eylül aylarında 4.4 milyonla rekor kırmıştı. Ekimde 4.3 milyon olan sanayi istihdamı, kasımda 4.2 milyona inmişti. Küresel krizin izleri kolaylıkla izlenebiliyordu ve aralık ayına gelindiğinde istihdam 4 milyon 84 bin kişiye düşmüştü. Yani, ağustostan aralık sonuna kadar 303 bin kişilik bir istihdam kaybı söz konusuydu. Ocak ayında sanayi istihdamı 4 milyon 111 bin kişiye çıktı. Ama bu rakamı aralıkla karşılaştırmak ve istihdam arttı, diyebilmek mümkün mü, tabii ki hayır. Aralık rakamlarına temel oluşturan nüfus projeksiyonu başka, ocak rakamlarınınki başka… Yani TÜİK seriyi kopardı.

TÜİK'in rakamlarla oynadığı, verileri iktidarın işine gelecek şekilde açıkladığı iddiaları, her dönem olduğu gibi şimdi de ileri sürülüyor, bu tür iddialar yarın da gündemde olacak. Bunun önüne geçmek çok zor. Ancak, daha farklı ve kabul edilebilir rakamlar üretemediğimiz sürece TÜİK'in verilerini doğru kabul etmek durumundayız. Ayrıca, önceki gün açıklanan işsizlik oranını kim yüzde 15.5 bekliyordu, TÜİK bu oranı örneğin yüzde 15 olarak ilan etse kim aksini kanıtlayabilirdi?

Ama TÜİK'in eleştirilecek yanı yok mu, tabii ki var. İstatistikte en önemli unsur olan kıyaslanabilirliği sık sık ortadan kaldırıyor. İşte son olarak işgücü verilerinde yapılan uygulama. Yenilenmiş nüfus projeksiyonuna göre daha sağlıklı veri üretilmesine kimsenin bir şey dediği yok tabii ki, ama bu yenilenmeyle birlikte geçen yılın verileri de eş zamanlı olarak revize edilip kamuoyuna açıklanmalıydı. Böylece seri kopmamış olurdu. Zaten işsizlikle ilgili verileri yorumlamada, bilerek ya da bilmeyerek, çok ciddi hatalar yapıyor, örneğin son bir yılda işsiz sayısında ortaya çıkan 1 milyon 59 bin kişilik artışı "kriz yüzünden işini kaybedenler" olarak niteleyebiliyoruz, şimdi de bu tür değerlendirme hatalarını daha da artıracak şekilde aydan aya olan seriyi koparmış olduk. Üstelik bu kriz döneminin işsizlik faturasını ancak sanayi ve hizmetlerde önceki aya göre nasıl bir gelişme olduğunu görerek izleyebilecekken. Sanayi ve hizmetlerde bir yıl öncesine göre istihdamın ne kadar arttığı ya da azaldığının önemi ikinci planda, biz eğilimi görmeliydik, yani bir ay önceye göre durumu.

Dolayısıyla TÜİK'e düşen, işsizlikte koparmış olduğu bu seriyi bir an önce onarması ve kamuoyunu sağlıklı kıyaslama yapabilme olanağına yeniden kavuşturmasıdır.

Tüm yazılarını göster