İşsizlikte Dibe Vurduk mu?

Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

Küresel kriz sürecinde ekonomi durakladı. Üretim ve istihdam kayıpları oldu. İşsizlik arttı. Krizin tepe noktası sayılabilecek olan 2009 yılının Mart ayında işsizliğin boyutu yüzde 16.1 düzeyine kadar çıktı. Krizden çıkışla birlikte Türkiye ekonomisi hızlı büyüyen ekonomiler arasında yer aldı. Hızlı büyüme istihdamı arttırıp, işsizliği düşürdü. Kriz sonrası dönemde işsizlik oranındaki düşüş uzun süreli oldu.  Nisan 2011 de işsizlik tek haneli bir sayıya (yüzde 9.9) indi.
Bundan sonraki dönemde de  işsizlik oranı gerilemeye devam etti ama tek ve net bir çizgi üzerinde hareket etmedi. İşsizlik oranı dalgalı bir seyir izledi. Örneğin Eylül 2011 tarihinde yüzde 8.8 düzeyine kadar  gerileyen işsizlik sonrasında kısa bir yükselme dönemi geçirdi ve Ocak-Şubat 2012 tarihlerinde yeniden yüzde 10 düzeyinin üstüne tırmandı. Mart 2012 tarihinden sonra işsizlik oranı tekrar düşme eğilimine girdive Haziran 2012 tarihinde yüzde 8.0 gibi oldukça düşük bir düzeye geriledi.
İstihdam ve işsizliğin  kaba hatlarıyla ekonominin büyüme performansı ile birlikte hareket ettiğini düşünebiliriz.  Kaba hatlarıyla diyorum çünkü büyüme-istihdam ilişkisi öyle çok samimi bir ilişki değil. Aralarında mesafe var.  İstihdam ve işsizlik büyümeyi bir iki adım geriden takip ediyor. Başka bir deyişle işsizlik büyümeye biraz geç intibak ediyor. Bu gözle bakınca küresel kriz sürecinde  ve sonrasındaki büyüme istihdam ilişkisi benzer bir gecikmeli bağlantıya işaret ediyor. Kriz çıkışında yakalanan yüksek büyüme hızları  daha sonrasında istihdamı arttırp işsizliği geriletmiş gibi görünüyor.  Hızlı büyümenin ardından gelen yavaşlama da belli bir gecikmeyle işsizliği yeniden yükseltiyor izlenimini veriyor.
                                                         *                 *                   *             
Kendi adıma son iki aydır işsizlik verilerini daha büyük bir merakla izliyorum. Türkiye ekonomisindeki yavaşlama sürecinin işsizlikteki gerileme trendini kırmasını,  işsizliğin dipten dönerek yeniden  yükselmeye başlamasını bekliyordum. Merakım bunun  ne  zaman ve ne boyutta olacağı idi.  
Hafta başında merakım biraz giderildi. Temmuz ayı istihdam ve işsizlik verileri açıklandı. İşsizlik hemen her türünde az ya da çok yükselme gösterdi. Çıplak işsizlik oranı Haziran ayındaki yüzde 8.0 düzeyinden Temmuz ayında yüzde 8.4 oranına yükseldi. Mevimlik etkilerden arındırılmış rakkamlar da Haziran ayında yüzde 8.9 olan işsizlik oranının Temmuz ayında yüzde 9.1 düzeyine çıktığını gösteriyor.
Tarımsal istihdam ve işsizliğin kendi kurallarına (ya da kuralsızlığına) bağlı olarak kendi başına hareket ettiğini biliyoruz. Tarım dışı alandaki istihdam ve işsizlik gelişmeleri ise ekonominin büyümesi ya da yavaşlaması ile daha yakından bağlantılı. Temmuz ayı tarım dışı işsizlik bulguları  işsizlikteki genel yükselmeyi doğruluyor. Bu hem çıplak hem de mevsimlik etkilerden arındırılmış hesaplar açısından durum böyle.   Temmuz ayında tarım dışı işsizlik oranı yüzde 10.2 den yüzde 10.7 ye çıkmış. Mevsim etkilerinden arındırılmış hesaplar da işsizliğin yüzde 11.3 den yüzde 11.6 ya çıktığnı gösteriyor.
Yani neresinden baksanız yaz ortasında işsizlikte  yukarı yönlü bir hareket var.
                                                       *                     *                    *
Şimdi gelelim benim merakıma. Bir çok soru var aklımda.
Sınırlı kalmış da olsa işsizlikteki bu son yükselmeyi  nasıl yorumlayacağız?
Sadece bir iki ay sürecek geçici bir durum mu var yoksa istihdamdaki eğilimin  uzun süreli bir ters dönme hareketi yaptığını mı düşünmek gerekiyor?
Bu süreci ekonomideki yavaşlama ile nasıl ilişkilendireceğiz?
Büyüme göstergeleri sayılabilecek veriler ekonominin  üçüncü çeyrekte de yavaşlamaya devam ettiği,  hatta bunun biraz daha da belirgin hale geldiği izlenimini veriyor. Bu durumda  işsizlik rakkamının daha da yükseleceğini beklemek doğru olmaz mı?

Durum böyleyse işsizliğin tekrar yükselmeye başlamasını "işsizlik dipten döndü" diye yorumlamak gerekmez mi? 
İşsizliğin dipten dönüp yükselmeye başladığı bir ortamda iktisat politikalarını ekonomiyi canlandırma hedefine yönlendirmek mi yoksa mali disiplin adına maliye politikasını sıkılaştırmak mı doğru politika seçimi olur?
Sıkılaştırıcı  politika tercihi büyümedeki yavaşlamanın ve  işsizlikteki yükselmenin ekonominin kendi işleyişi (piyasa?) ile düzeltileceğinin öngörüldüğü anlamına gelmez mi?
Dedim ya,  işsizliği dipten dönüp yeniden yüksemeye başlamış gibi gösteren yeni veriler akla bir çok soru getiriyor. Yanıtları merak etmiyorum desem yalan olur doğrusu.

Tüm yazılarını göster