İşsizlikte 2013 ortalaması yeniden çift haneli olabilir

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

İşsizlik oranını değerlendirirken, sağlıklı bir kıyaslama için aynı dönemlerdeki duruma bakmak gerekir. Örneğin bu yılın temmuzunu, geçen yılın temmuzuyla kıyaslamak gibi. Bir önceki aya göre kıyaslama, farklı çalışma koşullarının, mevsimsel etkilerin hüküm sürdüğü dönemler söz konusu olduğu için fazla bir anlam taşımaz. Ancak, bunun da istisnası var. Herhangi bir aydan bir sonraki aya geçerken ortaya çıkan değişim, diğer yıllar için de yine aynı aylar arasındaki geçişle kıyaslanabilir. Yani bu yıl hazirandan temmuza geçerken nasıl bir farklılık ortaya çıktığını, ancak be ancak geçmiş yıllar için de aynı ayları kıyaslarak bulduğumuz değişimle karşılaştırabiliriz.

İşte temmuz ayı için hem geçen yıla göre kıyaslama yapınca, hem de haziran-temmuz geçişini diğer yıllardaki geçişle kıyaslayınca karşımıza pek de hoş olmayan bir tablo çıkıyor...

Bu yılın temmuz ayında yüzde 9.3 olan işsizlik oranı, önceki iki yılın temmuzundan yüksek. Yani bir yükselme eğilimi var. Temmuz aylarındaki işsizlik oranı 2011’de yüzde 9.1, 2012’de ise yüzde 8.4 düzeyindeydi. Öyle ki, bu yıl geçen yılın tam 0.9 puan üstüne çıkılmış oldu. Bu yılki 0.9 puanlık artış, temmuz ayları itibariyle şimdiye kadar ortaya çıkan ikinci en büyük oran. Daha önce 2008 temmuzunda yüzde 9.9 olan işsizlik oranı, 2009 temmuzunda yüzde 12.8’e çıkarken tam 2.9 puan artmıştı. Dolayısıyla, bu yıl temmuzda bir önceki yıla göre artış anlamında ikinci en yüksek gerçekleşmeyle karşı karşıya kalmış olduk.

Şu gerçeği de kabul etmek gerek. Temmuz ayındaki işsizlik oranının geçen yıla göre 0.9 puan artmasında en büyük etkiyi işgücüne katılma oranının büyümesi yaptı. Geçen yılın temmuzunda yüzde 50.8 olan işgücüne katılma oranı, bu yıl yüzde 51.7’ye çıktı. Bir varsayım olarak şunu söyleyelim; eğer işgücüne katılma oranı bu yıl temmuzda da geçen yılki yüzde 50.8’lik düzeyde oluşsaydı, işsizlik oranı yüzde 8.4’ten yüzde 9.3’e çıkmak bir yana, yüzde 7.7’ye gerileyecekti.

Hani hep diyoruz ya, “İyi ki çalışmak isteyenimiz fazla değil, yoksa işsizlik oranı yüzde 20’lere doğru yol alacaktı” diye, işte temmuz bu konuda tipik bir işaret vermiş oldu.

Aslında bu yılki işsizlik, geçen yıldan yalnızca temmuzda daha yüksek gerçekleşmiş de değil. Üstelik makas, şubattan itibaren giderek açıldı. Şubattaki işsizlik oranları arasında 0.1 puan fark vardı. Fark; martta 0.2, nisanda 0.3, mayısta 0.6, haziranda 0.8 ve nihayet temmuzda 0.9 puana çıktı. İlk yedi ayın ortalamasında geçen yıl yüzde 9.2 olan işsizlik oranı da bu yıl yüzde 9.6’ya yükseldi.

İşsizliğin geçen yıldan yüksek seyretmesi, biraz önce de vurguladığımız gibi işgücüne katılma oranının artmasından etkilendi. Geçen yılın ilk yedi ayının ortalamasında yüzde 49.5 olan işgücüne katılma oranı, bu yıl yüzde 50.5 olarak gerçekleşti.

Hazirana göre durum

Girişte de vurguladık; işsizlik oranını farklı mevsimsel koşulların söz konusu olduğu bir önceki aya göre kıyaslamak tek başına anlam taşımaz. Bu kıyaslama, ancak diğer yıllar için aynı ay geçişleri dikkate alınarak yapılan kıyaslamalarla karşılaştırılırsa bir anlam ifade eder. Yeri gelmişken hemen belirtelim; mevsim etkilerinden arındırılmış serinin ortaya koyduğu tablo farklı ve o seri bugün için konumuz dışında.

Bu yıl temmuz ayında yüzde 9.3 olan işsizlik oranı, hazirandaki yüzde 8.8’e göre 0.5 puan arttı. İşte önemli olan, bu yılki 0.5 puanlık artışın, önceki yılların haziran-temmuz geçişlerinde ne düzeyde oluştuğu...

TÜİK, 2008 bazlı nüfus projeksiyonuna göre yeni seri işgücü istatistiklerini 2005 yılından bu yana olan dönem için hesaplıyor. Biz de bu yeni seriyi dikkate alarak aylık işsizlik oranlarını çıkardık ve haziran-temmuz geçişlerine baktık. Bu dokuz yıllık dönemde en kötü haziran-temmuz geçişi yaşanan yıllardan biri de 2013. Daha önce 2008 yılında da bu aylardaki geçişte 0.5 puanlık bir artış söz konusu olmuştu. Diğer yıllarda ise böylesine yüksek bir artışa rastlanmadı.

Birikimli eğilimin söylediği

TÜİK işsizlik oranını üç ayın ortalaması olarak hesaplıyor ve ortadaki ayın verisiymiş gibi açıklıyor. İşgücü istatistikleri, bir anlamda üçer aylık hareketli ortalamalar biçiminde ilan edilmiş oluyor.

Biz, bu hareketli ortalama prensibini biraz daha ileri götürdük ve işsizlik oranını birikimli olarak hesapladık. Yani; örneğin şubat için ocak ve şubat ortalamasını, mart için ocak-mart ortalamasını, temmuz için ocak-temmuz ortalamasını aldık.

Bu şekilde hesapladığımız işsizlik oranı, aydan aya açıklanana göre doğal olarak daha durağan bir grafik çizdi. Üç aylık ortalamayı da gösterse, TÜİK’in açıklamasındaki oran zaman zaman daha keskin dalgalanmalara konu oluyordu.

İşsizlik oranı genel olarak mayıs ve haziran aylarında dip yapıp, sonra yeniden artışa geçiyor. Birikimli hesaplamada ocak-temmuz döneminde yüzde 9.6 olan oranın, sonraki dönemde daha yukarıda oluşması ve yılın çift haneli bir ortalamayla kapatılması şaşırtıcı olmaz.

Bu arada, OVP’de bu yıla ilişkin işsizlik oranı tahmininin yüzde 9.5 olduğunu belirtelim.

Tüm yazılarını göster