İşsizlik rakamları buzdağının görünen yüzü

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

İşsizlik oranı, kasım ayları itibariyle ilk kez yüzde 12.3 gibi bir düzeye yükseldi. Aynı şekilde işsiz sayısı da ilk kez 3 milyona dayandı. Aylardır söyleniyor, yazılıyor; krizin en büyük tahribatı işsizlikte görülecek, diye. İşte tablo ortada. İşsizlik oranı yüzde 12.3’le rekor kırarken tarım dışı işsizlik oranı yüzde 15.4’e, genç nüfustaki işsizlik oranı da yüzde 23.9’a ulaşmış durumda.

Daha da kötüsü, kasım ayı itibariyle işsizlik rakamlarında buzdağının ancak görünen yüzü karşımızda. Çünkü; birincisi kasım rakamları, ekim-kasımaralık aylarının ortalamasını gösteriyor. Ve biliyoruz ki özellikle ekim ayında krizi öyle tüm sıcaklığıyla hissetmemiştik. Yani dün açıklanan rakamların üçte biri ekim verilerinden oluştuğu için sorunu ancak “hafif” algılıyoruz. Krizin yarattığı

işsizliğin ne boyutlara geldiğini aralık ayında biraz daha fazla hissedeceğiz, bu durum ocak ve şubatta zirveye çıkacak. Şubattan sonra tarım istihdamında dönemsel olarak her yıl gözlenen artışın etkisiyle toplam işsizlik oranının bir miktar gevşeyebileceğini görebiliriz. Ancak, önemli olan tarım dışı istihdam ve o alanda sıkıntı her geçen gün büyüyeceğe benziyor.

İşsizlik sorununun daha da tırmandığını görmek için TÜİK’in bir ay sonra açıklayacağı aralık ya da iki ay sonra açıklayacağı ocak rakamlarını beklemeye gerek yok. İşkur’a işsizlik ödeneğinden yararlanmak için yapılan başvuruların aralık ve ocak ayında nasıl hızla arttığına bakmak bile işsizliğin kasımdan sonraki seyri konusunda çok açık bir gösterge niteliğinde.

İşsizliğin iki yönlü dramatik bir tablo yarattığını izliyoruz. Çalışan işini kaybettikçe büyük sıkıntılar yaşıyor; işini henüz kaybetmemiş olanlarsa sürekli tedirginlik içinde. Diğer boyutta ise ekonomi yönetiminin içinde bulunduğu zafiyet var. Ekonomi yönetimi, açıklanan verilerin, dolayısıyla gelişmelerin gerisinde kalıyor; aylar süren “bize birşey olmaz”dan sonra şimdi de ne yapmak gerektiğini bilememenin sıkıntısı gözleniyor. Öyle ki, hayretle izliyoruz, örneğin kısa çalışma ödeneği, kriz önlemi gibi gündeme getirilebiliyor, hatta “kriz paketi” diye tanımlanabiliyor.

Sorun üç boyutlu

İşsizlikle ilgili sorunun üç boyutu var. Bunlardan birincisi nüfus artışı. Kasım ayları itibariyle nüfus bir yılda 758 bin kişi arttı. 15 ve daha yukarı yaştaki nüfus 757 bin kişi arttı. Bu artış hızı neredeyse

hep aynı. Türkiye ekonomisi her yıl ortalama 750 bin kişilik istihdam yaratsa bile işsizlik oranı sabit kalacak demektir. Kaldı ki, nüfus artış hızı düşmeye başlasa, bunun işgücü piyasasına etkisi ancak yıllar sonra görülebilir.

İkinci sorun, işgücü piyasasına girmek isteyenlerdeki artış. 2007 yılının kasım ayında yüzde 46.9 olan işgücüne katılma oranı, geçen kasımda yüzde 48.4’e çıktı. Eğer işgücü piyasasına katılma oranı

artmamış olsaydı, işsiz sayısı 3 milyona dayanmayacak, işsizlik oranı da yüzde 12.3’ü bulmayacaktı. İşsiz binlerce insan çalışma isteğiyle ortaya çıktı; ama bunların çoğu iş bulamadı ve bu durum hem işsiz sayısını, hem işsizlik oranını büyüttü. Bu insanlar durup dururken niye çalışmak istediler peki? Ya hanehalkı gelirini düşürecek bir gelişme oldu; örneğin evde çalışan birisi işsiz kaldı ya da gelir düştü. Bu yüzde daha önce çalışmayı düşünmeyen kişiler, iş aramaya başladı. Bu oranın, kasımdan sonra daha da arttığını görmek sürpriz olmayacak.

Üçüncü sorun, tabii ki küresel krizin yarattığı etkiler. İç talebin bıçak gibi kesilmesi, ihracatın neredeyse durması gibi etkenlerle üretemez hale gelen sanayici işçi çıkarmaya yöneliyor ve karşımıza

bu tablo çıkıyor.

Sanayide sorun büyüyor

TÜİK verilerine göre, kasım ayları itibariyle istihdam edilenlerin sayısı 448 bin kişi arttı. Bu artış, iki sektör sayesinde gerçekleşti; tarım ve hizmetler. Tarımda istihdam edilenlerin sayısı 283 bin, hizmetlerde istihdam edilenlerin sayısı ise 258 bin kişilik artış gösterdi. İnşaatta göz ardı edilebilecek 17 bin kişilik bir istihdam azalması var.

Sanayideki daralma ise dikkat çekiyor. Bu sektörde çalışanların sayısı kasım ayları itibariyle son bir yılda 77 bin kişi azaldı.

Sanayideki istihdamda özellikle kasım ayında hızlı bir daralma olduğu gözleniyor. Bu sektörde, ağustos ayında 4 milyon 387 bin kişi istihdam ediliyordu. Çalışanların sayısı eylülde 4 bin, ekimde 48 bin, kasımda ise 120 bin kişi azaldı. Böylece sanayide çalışanların sayısında üç ayda 172 bin kişi azalarak 4 milyon 215 bin kişiye indi. Sanayideki istihdam geçen yıl eylül, ekim ve kasım aylarında 120 bin kişi azalırken, bir önceki yıl aynı dönemde 80 bin kişilik istihdam artışı sağlanmıştı.

İşkur'a başvuranların büyük çoğunluğu sanayi kesiminde çalışırken işini kaybeden işçilerden oluştuğuna göre, kasımdan sonraki dönemde bu sektörde işsizliğin çok daha büyük boyutlara ulaştığını göreceğiz.

Tüm yazılarını göster