İşsizlik gerilemiş!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

TÜİK dün mart ayı işgücü istatistiklerini açıkladı. Açıklamanın ikinci cümlesinde “İşsizlik oranı 0.2 puanlık artışla yüzde 10.1 seviyesinde gerçekleşti” deniliyor. Gayet normal bir ifade, çünkü işsizlik oranı geçen yıl martta yüzde 9.9 düzeyindeydi, bu yıl da yüzde 10.1’e çıkılmıştı, yani 0.2 puanlık bir artış vardı.

Ama işsizlik oranı kimi yayın organlarında nasıl değerlendirildi dersiniz? 

Şubattaki işsizlik oranı yüzde 10.5’ti ya; işte buradan hareketle işsizlik oranının martta 0.4 puan gerilediği söylendi, bu yönde yorumlar yapıldı. Yani işsizlik azalıyordu.

Ne denir, kraldan çok kralcılar demek ki hiç bitmiyor, bitmeyecek!

İşsizlik oranının martta şubata göre gerilemesi normaldir. Çünkü bizde mevsimsel geçişlerden en çok etkilenen göstergelerin başında işgücü piyasasına ilişkin veriler gelir. Bizde tarım istihdamı halen önemli, hizmetler istihdamı önemli. Kıştan çıkışla birlikte tarımda çalışanların sayısı artar, inşaat mevsimi açılır. Yazla birlikte turizm sektörü canlanır. Bütün bu etkenler, işsizliğin çanak eğrisi çizmesi sonucunu doğurur. İşsizlik oranı yılın ilk ve son aylarında yüksektir, özellikle yaz aylarında düşüktür. Bu durum, bütün yıllar için geçerlidir.

Dolayısıyla işsizlik oranını, bir önceki aya göre olan değişime bakarak yorumlamak tümüyle anlamsızdır. Dün yapıldığı gibi mart ayı oranının şubatın altında kalmasından yola çıkarak “İşsizlik geriledi” demenin hiç anlamı yoktur.

2008 bazlı nüfus projeksiyonuna göre 2005 ve sonrasına ilişkin olarak hazırlanan işgücü göstergelerinin işsizlik oranıyla ilgili özetini bir tablo haline getirdik. Son dokuz yıla ilişkin bu tablo, bütün yıllarda işsizlik oranının şubattan marta geçişte düştüğünü gösteriyor. Yani bu yılki 0.4 puanlık düşüş de çok normal. Hatta, tersi olsaydı anormal bir durum yaşamış olurduk.

Az da olsa artış var

İşsizlik oranını önceki aya göre kıyaslamanın mevsimsel etkenler yüzünden kesinlikle doğru olmadığını bir kez daha vurgulayalım. Doğru değerlendirme, aynı mevsimsel koşulların etken olduğu bir yıl önceye göre yapılan değerlendirmedir. Dolayısıyla, martta yüzde 10.1 olan işsizlik oranı, şubattaki yüzde 10.5’e göre 0.4 puan gerilemiştir; ama bunun hiç mi hiç önemi yoktur. Doğru değerlendirmeye göre, marttaki yüzde 10.1’lik işsizlik oranı, geçen yılın martındaki yüzde 9.9’a göre 0.2 puan artmıştır. Bu da çok önemli bir artış değildir; olsa olsa “tek hane-çift hane” psikolojisi çerçevesinde bir artış vardır, hepsi bundan ibaret.

Kaldı ki, geçen yıl martta yüzde 48.6 olan işgücüne katılma oranı, bu yıl yüzde 50.2’ye çıktı. Bu artışın da işsizlik oranının yükselmesinde rol oynadığını göz ardı etmemek gerekiyor.

Bütçe; vergi artışı+ekonomik toparlanma

Bütçe mayıs ayında geçen yıl olduğu gibi 4.6 milyar lira fazla verdi. Geçen yılın ilk beş ayında 433 milyon lira açık vardı, bu yıl ise 4.3 milyar lira fazla oluştu.

Bütçenin gider kalemleri arasında mayısta en hızlı artış yüzde 47 ile faiz giderlerinde ortaya çıktı. Ancak, mayıstaki bu hızlı artışı karşılık, faiz giderleri beş ayın toplamında geçen yılın yüzde 10.7 altında bulunuyor. Beş aylık faiz gideri, 24.4 milyar liradan 21.8 milyar liraya geriledi.

Gelir cephesinde vergi gelirleri dikkati çekiyor. Vergi gelirleri, mayısta yüzde 14, ilk beş ayda yüzde 18.7 artış gösterdi.

Mayıs ayında geçen yıla göre dahilde alınan KDV yüzde 24.9, ithalde alınan KDV yüzde 18.7, ÖTV ise yüzde 23.8 arttı.

Vergi gelirlerinde kaydedilen görece hızlı bu artış iki etkene bağlanıyor.

Birincisi vergi artışları. Geçen yıl eylül ayında otomotiv, akaryakıt ve alkollü içeceklerdeki ÖTV ve tapu harçları artırılmış, buradan gelecek kaynak 8.5-9 milyar lira olarak hesaplamıştı.

Bu yılın başında da sigarada nispi vergi yüzde 65'e çıkarılmış, asgari maktu vergi de paket başına 3.15 liraya yükseltilmişti. Motorlu taşıtlar, çevre temizlik, emlak vergilerinin yeniden değerleme oranı olan yüzde 7.8 düzeyinde artırılması ve damga vergisinin yüzde 15 yükseltilmesi de vergi gelirlerindeki artışta rol oynuyor.

Vergi gelirlerinde artış sağlayan diğer etken olarak da ekonominin mayıs ayında canlanma eğilimi içine girmesi ve ekonomik aktivitenin artması gösteriliyor. Ancak bu yalnızca bir tahmin tabii ki. Hem, mayıstaki bu canlanmanın yerini haziranda yeniden durgun bir dönem alırsa doğrusu hiç şaşmamak gerek.

Tüm yazılarını göster