İşsizliği düşürmenin sihirli bir formülü olmalı!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Orta vadeli programa göre 2012 yılında işsizliğin yüzde 9 olarak gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Bu oranda kalabilmek için yılın son beş ayında işsizlik oranını ciddi biçimde aşağıda tutmak kaçınılmaz bir gereklilik. İlk yedi ayın ortalamasındaki işsizlik oranı yüzde 9.2 olmuştu. Yılın tümündeki ortalamanın yüzde 9'da kalabilmesi için, ağustos-aralık dönemini kapsayan son beş aydaki ortalama işsizliğin yüzde 8.8'de tutulabilmesi gerekiyor.
Yüzde 8.8 gerçekleştirilemeyecek bir oran değil kuşkusuz. Ama, gerçekleştirilemez değilse de, bu oranda kalabilmek pek de kolay görünmüyor. Hemen her fırsatta vurguladığımız somut bir gerçek var; işsizlik oranı sonbaharla birlikte artışa geçer ve yaz aylarının çok çok üstüne çıkar. Dolayısıyla haziran ve temmuzdaki yüzde 8 ve yüzde 8.4'lük oranlara bakarak ağustos-aralık döneminde yüzde 8.8 düzeyinde öngörülen orana rahatlıkla ulaşılacağını söylemek pek doğru değil. Çünkü haziran ve temmuz, son beş ay için pek ölçü değil...
2012 yılı, Ocak-Temmuz döneminde gerçekleşen ortalama işsizlik oranı açısından, son sekiz yılın en iyisi. Neden sekiz yılı esas aldığımızı da bir kez daha vurgulayalım. TÜİK, yeni nüfus projeksiyonuna göre olan istihdam verilerini 2005'ten itibaren açıklıyor.
2005-2011 döneminde hiçbir yıl ilk yedi ayın ortalamasındaki işsizlik tek haneye indirilememişti; bu yılki oran ise yüzde 9.2 oldu. Hatta 2009'da krizin etkisiyle yüzde 14.5 bile görülmüştü.

Son beş ay çok iddialı!
İlk yedi ayda olduğu gibi, son beş ayda da çok iyi bir performans yakalanması ve işsizliğin yüzde 8.8'de kalması öngörülüyor. Geçen yılın son beş ayındaki işsizlik yüzde 9.2 düzeyindeydi, 2006 yılının aynı dönemi de yüzde 9.6 ile tek haneli olarak geçilmişti. Diğer yılların son beş ayındaki işsizlik, hep çift haneli oldu.
Bu yıl yüzde 8.8'de kalmak pek kolay görünmüyor. Temmuzda hazirana göre ortaya çıkan 0.4 puanlık sürpriz artıştan sonra bu eğilimin sürmesi ve ağustosta da 0.4 ya da 0.5 puanlık bir artış daha kaydedilmesi bekleniyor. Böyle bir artış gerçekleştiği takdirde, ağustos ayı itibariyle son beş ay için öngörülen ortalamaya gelinmiş olacak. Ve kabul etmek gerekiyor ki, ağustostan sonraki aylarda işsizlik çok daha yukarılarda gerçekleşecek.

Büyüme yerinde sayarken...
Türkiye ekonomisi, bu yılın ilk yarısında, ilk çeyrekte yüzde 3.3, ikinci çeyrekte yüzde 2.9 olmak üzere yüzde 3.1 büyüdü. İşsizliğin ilk yedi aydaki yüzde 9.2'lik düzeyden izleyen beş ayda yüzde 8.8'e çekilebilmesi ve bu oranla son sekiz yılın rekorunun kırılabilmesi, büyümenin biraz hareketlenmesine bağlı olmalı, değil mi. Oysa biz yılın tümü için öngörülen yüzde 4'lük büyümeyi yüzde 3.2'ye revize ettik. Yani, bu değerlere göre, ilk yarıda yüzde 3.1 büyüyen ekonominin, ikinci yarıda yüzde 3.3 büyümesini öngördüğümüzü, yılın tümündeki oranın da böylece yüzde 3.2 olacağını kabul etmiş olduk.
Büyümenin yüzde 3.1'den yüzde 3.3'e yükselmesi işsizliği belirgin ölçüde aşağı çekecek bir etki yaratacak mıdır? Pek sanmıyoruz. Kaldı ki, yüzde 3.3'ü gerçekleştirme konusunda da tereddütler var.
İkinci yarıda bizi yüzde 3.3'ten daha düşük bir büyüme ve yüzde 8.8'den daha yüksek bir işsizlik beklediğini; böylece yılın tümü için büyümenin yüzde 3.2'nin altında kalacağını, işsizliğin de yüzde 9'u aşacağını söylemek herhalde pek yanlış olmasa gerek.

Tüm yazılarını göster