İşsizliğe, teşviklere farklı bir bakış ve bir küçük sanayicinin isyanı

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Bu köşede 10 Ekim'de yer alan yazımızda 2017-2019 dönemi orta vadeli programından yola çıkarak "İşte ekonomide önümüzdeki üç yılın yol haritası" başlıklı bir değerlendirme yapmaya çalışmıştık. Yazının bir bölümünü işsizliğe ayırmış ve bu bölümün başlığını da "İşsizlik yüzde 10'da kemikleşti" diye atmıştık. 

Yazımızla ilgili olarak bir KOBİ yetkilisinden bir elektronik posta aldık. Bu sanayicinin, yazımızın işsizlikle ilgili bölümüne itirazı vardı. "Lütfen bu yazıları yazarken acaba hata nerede diye biraz düşününüz" diyor ve bazı işkollarında aslında işsizlik olmadığını dile getiriyordu bu sanayici dostumuz.

Yazımıza yalnızca itiraz yoktu gönderilen postada. Bunalmış bir sanayicinin içini dökme isteği de dikkati çekiyordu.

Bu posta bize D Çetinkaya Makine Sanayi Genel Müdürü Osman Çetinkaya'dan geldi. Şirket ismini, kendisinin iznini aldığımız için rahatlıkla verebiliyoruz. Gelin şimdi sanayicilerin bir anlamda ortak sorunlarına dikkat çekilen yakınmalara kulak verelim:

"Pendik Kurtköy'deki kiralık olarak çalıştığımız işyerimizi şimdilik henüz tamamlanmamış olan Dilovası Mermerciler Sanayi Sitesi'ndeki kendi işyerimize taşıdık. Temel amacımız hem kiradan kurtulmak, hem de işimizin hidrolik akışına uygun daha geniş bir yere geçmekti. Bizim eski ve yeni iş yerimizin arasındaki mesafe 38 kilometredir. Bizler mesafe farkını da vererek eski servislerimizle eleman transferi sorunumuzu gidermeye çalışıyorduk. Tabii ki bunanla birlikte il değiştirmiş olduk. (İdari ofisimiz yine Kurtköy'de, sadece fabrikamızı Kocaeli'ne taşıdık.) Yolun uzamasını bahane eden 10 kadar personelimiz tazminatlarını isteyerek işi bıraktı. Bu kişiler bildiğimiz kadarıyla şu anda işsizlik maaşı düzeniyle Pendik İş Kurumu'na kayıtlı.

Lütfen bu yazıları yazarken acaba hata nerede diye biraz düşününüz. Bu piyasada işsizlik yok. Ben bedava nasıl yaşarım diyenler, yolunu da bulanlar sizleri yanıltıyor."

Osman Çetinkaya bu görüşleri dile getiriyordu gönderdiği elektronik postada. Biz işsizliğin yüzde 10'lara oturduğunu yazarken, birilerinin yanıltmasına mı kurban gidiyorduk, bilemeyiz. Ama bizi yanıltan birileri varsa, onlar da orta vadeli programı hazırlayan siyasiler ve bürokratlardı ve bu programı açıklayan hükümetti.

Ama belli ki Çetinkaya'nın vurgulamak istediği başkaydı. O yüzden kendisinden içinde bulundukları sıkıntıyı biraz daha açmasını rica ettik.

Bakın ne bilgiler paylaştı Osman Çetinkaya bizlerle; hiç ekleme yapmadan aynen aktarıyoruz:

"KOSGEB desteğini kaçırdık"

"Bizler firma olarak ağır sanayi işe ile uğraşmaktayız. Ağırlıklı olarak beton boru ve menhol bacaları üreten makineler yapmaktayız. Müşterilerimiz müteahhitler, ihracatımız da var. TÜBİTAK destekli AR-GE projemiz vardı, bitirdik. Fabrikamızın yapımında da buna bağlı olarak KOSGEB'den makine desteği almaya çalıştık, fakat bir yıl içinde istememiz gerekiyormuş, bu sebeple maalesef destek alamadık.

"Bir NACE kodumuz yok"

İş güvenlik sistemimize bağlı olarak firmamıza doğru dürüst bir NACE kodu almaya çalışıyoruz. Sanayi Bakanlığı'nın henüz beton boru makineleri ve ekipmanlarını üreten firmalara uygun kodu yok. Bize iskele kalıpçılarının kodunu vermişler. Bu konu ile alakalı olarak üç yıldır uğraşmaktayız.

Kredi, umulandan farklı çıkınca...

Halk Bankası'ndan bizlere fabrikamız için kredi verme teklifinde bulundular. Biz de kabul ettik. Yetmedi biraz daha derken, meğer bizlere spot kredi adında bir kredi vermişler. Karlı çalışmamıza, işlerimizin iyi olmasına rağmen faizi ödemeye gücümüz yetmiyor. Çalışanlarımızın tazminatlarını verebilmek için çekmediğimiz sıkıntı kalmıyor.

"Çıraklık eğitimi büyük sorun"

Bugün piyasada çıkarlık eğitimi yok denecek kadar az. Bu konuda çıraklık okulları öne sürülebilir. Yalnız, çıraklık okullarında eğitim verdiğini zanneden hocalar acaba ne kadar bilgili? Bunların da eğitim ve beceri bilgilerini sorgulamak gerekmez mi?

"Şımartıcı uygulamalar var"

Devletimizin şimdiki istikrarlı yönetiminden ve çalışmalarından çok memnunuz. Bizler de kimsenin hakkını yeme peşinde değiliz ama uygulamadaki şımartıcı kanunlar gözden geçirilmeli. Bizler Almanya'nın 1960'lı yılları gibi bir üretim hızıyla çalışmak zorundayız. Ama Avrupa kriterleri ve Ortak Pazar denilerek biz bugün, iddia ederim 2016 yılı sanayisi ve lüksüne sahip Almanya'dan daha lüks çalışmaya mecbur bırakılıyoruz. Ayaklarımıza da birçok yönlerden köstekler geliyor, fakat bunlara rağmen üretim yapmaya inat ediyoruz.

"Ballı vaatlerde üstümüze yok"

İlgili bakanlıklarımız ve yetkili merciler bu konularda çok ballı kaymaklı vaatler sayma becerisine sahipler. Adeta sanayici desteklemekte dünya birincisi olduklarını iddia edecekler. Ama rica ediyorum, bir de hiç olmazsa parmak uçlarını değdirerek uygulamaya baksınlar. Acaba bu bahsettikleri destekler kimlere doğru gidiyor?"

Tüm yazılarını göster