İSO 500 şirketlerine 2022’de ucuz finansman dopingi

İstanbul Sanayi Odası her yıl olduğu gibi ilk 500 sanayi kuruluşunu açıkladı. 2023’ü bitirmeye hazırlandığımız şu günlerde bu rakamların 2022’ye ait olduğunu unutmayalım.

Emrah LAFÇI Ekonominin Doğası emrah.lafci@dunya.com

İstanbul Sanayi Odası her yıl olduğu gibi ilk 500 sanayi kuruluşunu açıkladı. 2023’ü bitirmeye hazırlandığımız şu günlerde bu rakamların 2022’ye ait olduğunu unutmayalım.

Görünen o ki, sanayi şirketleri için 2022 gayet iyi geçmiş. Ki, biz bunu zaten bu firmaların bilançolarından, Merkez Bankası sektör istatistiklerinden, gelir yöntemiyle hesaplanan GSYH içinde şirket kârlarının payının artmasından biliyorduk. Aslında 2022, Türkiye açısından bir ekonomik deney olan “Türkiye Ekonomi Modeli”nin en fazla hissedildiği, finansal oynaklıkların üretim üzerinde de en fazla etkisinin olduğu yıldı, diyebiliriz.

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan’la dönemin TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun basına açık bir toplantıda gerçekleştirdikleri tartışmanın da yine bu bilanço dönemi içinde (Temmuz 2022) olduğunu hatırlatalım. Kavcıoğlu, sanayi şirketlerini ucuz kredi alıp stokçuluk yapmakla itham etmişti. Bahçıvan da bu konunun stokçuluktan ziyade üreticinin kendisini enflasyona karşı koruma çabası olduğunu ileri sürmüştü.

Satışlarda sert yükseliş

 2022’de üretimden satışlarda %33’lük bir reel artış gerçekleşmiş. Bu, son 20 yıldaki en yüksek artış. 2021’de de bu artış %27,7 olmuştu. Aslına bakarsanız bu artışın en önemli sebeplerinden birinin düşük faiz politikası olduğunu söylememiz gerekiyor.

Her ne kadar dönem dönem şirketlerin krediye erişim sorunu yaşadığını bilsek de, özellikle düşük faiz ortamının tüketimi körüklediği, bunun iç talebi canlı tutmak suretiyle üretime katkı yaptığını belirtelim.

Ayrıca bahsi geçen dönemde TL’nin reel olarak son derece değersiz olması ve bunun da ihracat üzerindeki olumlu etkisi yine finansal mimarinin reel sektör üzerindeki kritik etkilerinden. Tabii aynı dönemlerde özellikle Covid çıkışında henüz Uzak Doğu gibi geleneksel ihracat rakiplerimizin devreye tam olarak girememiş olması, taşımacılık maliyetlerinin yüksek olması gibi unsurlar da ihracata olumlu katkı yapan diğer unsurlar.

Özellikle genişleyici maliye politikalarının ihracat pazarlarımızdaki muhtemel bir daralmayı engellemesi bir diğer pozitif faktördü. Bunları neden sayıyorum? Çünkü 2023 Eylül itibarıyla yukarıda saydığım neredeyse her şeyin tersi söz konusu. Onun için özellikle 2023 üçüncü çeyrekten itibaren nasıl ki hanehalkı için şartlar çok zorlaşmışsa, bu negatif etkinin sanayi kuruluşlarına da sıçradığını/sıçrayacağını beklemek yerinde olacaktır.

Buradan da Türkiye’nin son derece inişli çıkışlı ekonomi politikalarının uzun vadeli negatif etkilerini net bir şekilde görebiliyoruz. Bir ülkenin bir yıl %9 diğer yıl %1 büyümesindense, iki yılda da yıllık yaklaşık %4,5 büyümesi çok daha iyidir. Maalesef uzun vadeli baktığımızda biz ilk duruma örnek teşkil ediyoruz.

Kârlılık

 Toplulaştırılmış veriler genel resmi ortaya koymaya yardımcı olsa da, bu verilerin içinde çok fazla sapma gösterenler varsa, ortalamalar bize hatalı bilgi verebilir.

Bunun için de bazen ortalama yanında medyan da kullanılır. İSO 500 verilerine de bu gerçeği akılda tutarak bakmak gerektiğini hatırlatmak isterim. Bu kamuoyu açıklamasından sonra verilere dönelim. Şirketlerin ana işlerinden ne kadar kâr ettiklerini gösteren en temel gösterge faaliyet kârıdır. Bunu artırmanın da iki yolu vardır.

Ya kâr marjlarınızı ya da satışlarınızı artıracaksınız. Mümkünse ikisini birden yapabilmek kadayıf üstünde kaymak olur. Kâr marjını artırmanın da iki yolu var. Ya satış fiyatlarını normalin üstünde artırırsınız, ya da faaliyet giderlerinizi kısarsınız. Peki nedir bu faaliyet giderleri; pazarlama-satış-dağıtım, AR-GE ve genel yönetim giderleri. Kâr başka nasıl artırılır?

Yatırımlarınızdan gelir elde edersiniz ya da finansmanı çok daha ucuza sağlayarak kârlılığınızı artırırsınız. İSO 500 şirketlerinde bu ikinci unsur etkili olmuş. 2022’de İSO500 şirketleri nominal rakamlarla satışlarını %119 artırırken faaliyet karlarını %96,3 artırmışlar. Bu da faaliyet kâr marjlarının düştüğü anlamına gelir. Ama vergi öncesi kârlara baktığımızda buradaki artış %121,2. Demek ki bu şirketler faaliyetleri dışındaki unsurlardan olumlu anlamda etkilenmişler.

Buradaki ana aktör ise finansman giderleri. Gerçekten de nominal anlamda satışlarda bu kadar yüksek bir artış varken finansman giderlerindeki artış sadece %32,6. Bu da 2022 boyunca uygulanan enflasyonun çok altında faiz politikasının çok net bir sonucu. Finansman giderlerinin toplam satışlar içindeki payının %9’dan %5,3’e düşmesi de bu fenomenin bir başka gösterimi. Finansman konusunda bu kadar şikâyetçi olunan bir yıl için bu alandaki sonuçlar hiç fena gözükmüyor.

Tüm yazılarını göster