İşler zorlaşırken odak dağılıyor

Adnan NAS ASLINA BAKARSANIZ adnan.nas@stfa.com

Son aylarda Türkiye'yi sarıp sarmalayan gerginlik, siyasal ve sosyal açıdan olumsuz etkileri dışında öncelik kaymasına ve odak dağılmasına yol açtığı için de talihsiz ve zamansız oldu. Sadece içeride dengelerin giderek daha hassas ve yönetilmesi güç hale gelmesinden ötürü değil, küresel konjonktürdeki yavaşlamaya rağmen fon arzı ve uygun faiz koşullarının devam ediyor, yani fırsat penceresinin açık duruyor olmasından ötürü de. Tren kaçırma konusundaki kabarık sicilimizi daha da şişireceğimiz korkusu doğrusu çok keyif kaçırıyor. Ekonomik yapıda ve iç dinamiklerde köklü bir dönüşümü bir türlü hayata geçiremediğimiz için buna dayalı ve patenti kendimize ait bir politika seti ve yol haritası hazırlamamız da pek mümkün olmuyor.

Bugün iyiyiz ama gelecek puslu
Yine de geçtiğimiz on yıldaki temkinli para ve maliye politikaları sayesinde özellikle gelişmiş ülkelere ve diğer ülkelerin de büyük bölümüne oranla iyi durumda olduğumuz yadsınamaz. Hayıflanmamız, çok daha iyi olma fırsatını değerlendiremeyeceğimiz düşüncesinden kaynaklanıyor. Çünkü değerlendirme deyip geçmeyin, adamakıllı zorlu bir vizyon ve stratejik tasarım gerektiriyor.
Üstelik koşullar krizdeki kadar kötü olmasa da, kriz öncesindeki kadar iyi de değil. Dış pazarlardaki durgunluk ve daralma dışında bölgesel politika ve güvenlik ile ilgili risklerde de ciddi bir artış söz konusu. Bu olumsuz faktörleri iç dinamiklerde gelişme ile telafi etmemiz zorunlu. Aksi takdirde durgunluk, işsizlik, enflasyon, borçluluk artışı gibi tehlikelerin biri veya birkaçı ile karşı karşıya kalabiliriz. Cari açığı kontrol çabası bir yandan vergi gelirlerini azaltarak bütçe dengesini, diğer yandan yatırım malı ve ara malı ithalatındaki düşüş ile sanayi üretimi hedeflerini tehdit ediyor. İhracat performansında pazar çeşitlemesiyle gelen başarının da bir sınırı olduğu düşünülürse yüksek büyümeyi de önümüzdeki yıllar için unutmamız gerekebilir.

Yapısallarda da vade kısalıyor
Küresel faiz arzından aldığımız payı yükseltecek gelişmeler olmazsa işimiz güçleşecek. Bu açıdan para ve özellikle faiz politikasında istikrar ile birlikte muhtemel bir not artışı ihtimali, en iyi senaryoyu oluşturuyor. Böyle bir durumda küresel yavaşlamanın olumsuz etkilerinden kaçınmamız ve ekonomik canlanmayı sağlamamız kolaylaşabilir. Daha kötü senaryolarda, ekonomiyi canlandırma işlevi tümüyle hükümetin sırtında kalır ki, buna yönelik politikalar öngörülmesi güç riskler taşır.
Riskleri büyütmeden ekonomiyi büyütmek, belli ki şimdiye kadar alıştığımız yöntemlerle mümkün olmayacak. Talebi şişirmek ya da kur ile oynamak çıkar yol değil. Yatırım hevesini arttırmak ve üretim maliyetlerini düşürerek rekabetçiliği desteklemek gerek. Bunun da anlamı, artık sadece uzun vadede değil, kısa vadede de yapısal düşünmek gerektiğidir. Hem mal ve hizmet piyasalarında, hem de faktör (bu arada işgücü) piyasalarında liberalleşme hızlandırılmalı. Kamu maliyesinde de hem konjonktüre bağımlılığı azaltmak, hem de vergi yükünü istihdamdan alıp rantlara ve kayıtdışına kaydırmak için gecikmiş reformlar gündeme alınmalı.

Farklı övgüleri hedefleyelim
Bu arada geliştirilen politikaların hiçbirinin iç dinamiklerin güçlendirilmesi amacıyla çelişmemesine dikkat edilmesi kritik önem taşıyor. Ayrıntısını bilmiyoruz ama yeni bütçede eğitime ayrılan ödeneklerin ciddi bir ölçüde arttırılması son derece olumlu. Buna karşılık tasarruf oranının düşmesi, buna yol açan önemli nedenlerden biri olan inşaat furyasının ise plansız ve dizginsiz bir şekilde sürdürülmesi, üstelik kredi faizlerindeki düşme ile daha da desteklenmesi kaygı verici bir tercih.
Genel olarak özel kesim performansını arttırma konusuna daha fazla kafa yormamız şart. Sözgelişi şirketlerimizin ölçek sorununda bir ilerleme yok. Finans kesimi ile reel kesim arasındaki sinerjiyi, özellikle küresel likiditenin elverişli olduğu bir konjonktürde, arttırmak için yaratıcı formül arayışına pek tanık olmuyoruz. Pek hoşlandığımız övgülerin son tahlilde pazar potansiyelimize yönelik olduğunu unutmayalım. Artık rekabet yeteneğimizle ve şirketlerimizin gücüyle övgü almayı da hedeflesek iyi olur.

Tüm yazılarını göster