İşler daha kötüye gitmesin!

İlter TURAN SİYASET PENCERESİ dunyaweb@dunya.com

İşler daha kötüye gitmesin!

Kısa süre öncesine kadar başarılı olduğu düşünülen dış politikamızda sıkıntılı bir döneme girdiğimiz izlenimi güçleniyor. İlginçtir, mevcut politikanın sorgulanmasını tetikleyen ülke Suriye oldu. Diğer Arap ülkelerinde gerçekleşen değişikliklerin etkisi gecikmeli olarak da olsa Suriye'de duyuldu. Suriye rejimi halkına karşı beklenmedik sertlikte davrandı, ordusunu halkının üzerine saldı. Çok sayıda insan yaralandı, öldü.  Mahalleler, kentler tahrip edildi. Birçok ülke Esat rejimini eleştirdi ama başka bir şey yapamadı.
Anlaşılıyor ki Suriye farklı. Tunus'ta diktatör hemen kaçtı, pek kan dökülmedi, açık bir sisteme geçiş sancısız oldu. Mısır'da bir miktar kan döküldükten sonra Mübarek'in görevden ayrılmaya zorlanması göstericileri yatıştırdı, fakat siyasal gücün yeniden dağılması pek az gerçekleşti. Rahatsızlıklar devam ediyor. Tunus Fransa'ya, Mısır Amerika'ya yakın görüldüğünden uluslararası kavgaya konu olmadılar. Libya'da ise Rusya ve Çin, Güvenlik Konseyi'nin çatışmaların durdurulması kararını onayladı. Fransa ve İngiltere'nin kararın cevaz verdiği tartışmalı silahlı müdahalesi,  Batı'nın iyi niyeti konusundaki kuşkularını güçlendirdi.  Gelecekteki işbirliğini zorlaştırdı.
Suriye'de rejim söyleminde uzlaşmacı, davranışlarındaysa ödünsüz bir yaklaşım sergiledi, sergilemeğe devam ediyor. Rusya bölgede varlığını korumak için Suriye rejiminin arkasında. İran da nüfuzunu Batı'ya doğru yaymak için Suriye'nin yanında. Çin de herhalde Batı'nın dünya düzenini tek başına düzenlemesine karşı olduğundan. Buna karşılık bir yandan iktisadi sıkıntılara boğuşan, diğer yandan bazılarının liderleri seçim derdinde olan Batılı dostlarımız, Suriye'ye klasik mahrumiyet tedbirlerini uygulamayı aşan müdahalelerden uzak duruyorlar. Daha temel bir sorun ise ufukta Esad rejiminin yerini alacak bir güçler koalisyonunun olmaması.
Türkiye için hiçbir canipte işler rast gitmiyor. Suriye'den kaynaklanan bir göç dalgasıyla karşı karşıyayız. Şimdilik maliyetini karşılıyoruz. Gelecekte yardım eden olur mu, bilinmez. Suriyeli muhalifler toplanıyorlar, Kürtler toplantıyı terk ediyor. Suriye'nin dostlarını toplayalım diyoruz,  bazı önemli aktörler gelmiyor. Arap Birliği toplantısında gözlemci statümüz olmasına rağmen istenmiyoruz, Türkler Arapların işlerine karışmamalıymış. AB temsilcisiyse katılacak. Rusya'dan çözüme katkı için ricacı oluyoruz, etkili olmuyor. Olaylar ve bozulan ilişkiler nedeniyle Güney illerimiz Suriye kaynaklı mal ve hizmet talebinden mahrum kaldılar. Sıkıntılar yaşanıyor. Ayrıca Suudi Arabistan ve Körfez'e ulaşımımız da ciddi biçimde aksıyor. İran'la da ilişkilerimiz gerilimli ve gerilimin artması da muhtemel.
Gelişmelerin ışığı altında yeni bir dış politika değerlendirmesi yapılmalı mı? Belki erken ama hemen yapılacak şeyler var. Dış politikada liderlerle kurulan kişisel dostluklara çok güvenmemeyi, çıkarları kılavuz edinmeyi öğrenmemiz lazım. Sayın Başbakanımız ve bakanlarımız dış işlerinde profesyonel diplomatlardan daha fazla yararlansınlar. Karşılarında kurumsallaşmış dış politika yönetimleri var. Onlar da kurumlara dayansınlar. Kardeşlik, kültürel ve tarihi bağlar gibi subjektif kavramların politikayı belirleyici olamayacağının bilincinde olsunlar. Böylece hiç olmazsa işler daha kötüye gitmemiş olur.

Tüm yazılarını göster