Islahtan sonra zamanaşımı itirazının etkileri

Ali YÜKSEL YARGITAY KARARLARI aliyuksel@aliyuksel-hilmiozalp.av.tr

Av. Cihan AVCI

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2007/41137 E. ve 29.04.2008 tarihli kararında; bilirkişi raporunun tanziminin ardından, davacı işçinin davasını ıslah etmesi halinde, davalı işverenin zamanaşımına dair defide bulunup bulunamayacağı problemine cevap olacak değerlendirmelerde bulunmuştur. Bu karar özellikle fazla mesai, yıllık izin gibi 5 yıllık zamanaşımına tabi bulunan alacaklara ilişkin zamanaşımı defilerinin yapılabileceği durumları göstermesi ve uygulamada genelde bilirkişi raporundan sonra yapılan ıslahın usulü etkilerini ortaya koyması açısından büyük önem arz etmektedir. Bu kararın ortaya koyduğu yorum ve çözüm tarzı ışığında fazla mesai ve yıllık izin alacağı gibi taleplere yönelik zamanaşımı defilerinin hangi durumlarda yapılabileceği açıkça ortaya çıkmış olmaktadır. Uygulamada bu hususta ciddi duraksamalar olduğu dikkate alındığında kararın önemi daha iyi anlaşılacaktır.

İncelememize konu kararda, davacı yan kıdem, ihbar, fazla mesai ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir. Davasını başlangıçta kısmi olarak açmış olan davacı bilirkişi raporundan sonra davasını raporda gösterilen meblağlara uygun olarak ıslah etmiş, artırmıştır. Davalı işveren ise davanın reddini talep etmiş, ayrıca bilirkişi raporundan sonra davacı işçi tarafından ıslah edilerek artırılan fazla mesai alacağına karşı, ıslah tarihinden evvelki 5 seneden daha önceki döneme ilişkin fazla mesai alacağı iddialarının zamanaşımına uğradığını beyan ederek, zamanaşımı defiinde bulunmuştur. Yerel mahkeme ise davalı işverenin zamanaşımı define itibar etmemiş ve ıslah tarihinden önceki 5 yıldan  eski dönemlere ilişkin talepleri de kabul etmiştir.

Yerel mahkemenin kararını duruşmalı olarak temyizen inceleyen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi ise kararı bozmuştur. Yargıtay ıslahın 26.04.2007 tarihinde yapıldığını, davalının zamanaşımı itirazının olduğunu, bu sebeple 26.04.2002'den evvelki dönemlere ait fazla mesai alacağı iddialarının zamanaşımına uğradığını, dolayısıyla 26.04.2002'den evvelki dönem için fazla mesai alacağına hükmedilemeyeceğini belirtmiştir. Yargıtay, yapılması gerekenin, davalının ek zamanaşımı defiine uygun olarak bilirkişiden ek rapor alınması ve itiraz uygun bir indirimin yapılması olduğunu belirtmiştir.

Kararda özellikle önem arz eden nokta, zamanaşımı defiinin ıslahtan sonra yapılması halinde, bunun dikkate alınarak hesaplamanın buna göre yapılması gerektiğinin belirtilmiş olduğudur. Kural olarak davalı yan zamanaşımına yönelik itirazlarını ilk celseye kadar sunmak durumundadır. Ancak bilindiği üzere, iş davaları kısmi olarak açılmaktadır. Daha sonra dava ıslah yoluyla artırılmaktadır. Şu halde ıslahla birlikte artırılan miktar bir anlamda davaya ıslah ile birlikte dahil olmuş gibi kabul edilmektedir. Dolayısıyla bu yeni eklenen unsur için de davalı yan zamanaşımı itirazında bulunabilecektir. Bir diğer ifade ile ıslahla artırılan davalarda zamanaşımı itirazı ıslahtan sonra yapıldığında geçerli kabul edilecektir. Bu durumda davaya cevap süresi içerisinde zamanaşımına yönelik itirazın bulunup bulunmadığının önemi kalmayacaktır. Ancak burada bir noktaya işaret etmek gerekmektedir. Hiç şüphesiz başlangıçta tam olarak açılan bir başka deyişle ıslah ile meblağı artırılmasına gerek olmayan davalarda zamanaşımı defiinin davaya cevap süresi içersinde verilmesi gerekmektedir. İncelediğimiz Yargıtay kararı ıslahla artırılan işçi alacağı davaları için geçerlidir. Başlangıçta tam olarak açılan ve ıslah edilmeyen /edilemeyen davaların en önde geleni manevi tazminat talepli davalardır. Ayrıca hesaplaması uzmanlık gerektirmeyen safi ücret alacağı davaları da uygulamada tam olarak açıla gelmektedir.

Tüm yazılarını göster