İşe ruhunu katmak

Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ tandogan2007@gmail.com

Genç mühendisler                                     

Son derece modern bir üretim tesisinde idik. Gezmeye üretim sürecinin başından başladık. Genç bir mühendis  bizi karşıladı, bu bölümdeki işleri anlattı. Sonraki aşamada başka bir genç mühendis  bizi karşıladı ve bu bölümdeki süreci anlattı. Bu şekilde gezi devam etti ve üretimin tüm aşamalarından geçtik. Üretim hattının sonunda da ürünleri bitmiş haliyle gördük.

Çok modern, tertemiz, tıkır tıkır işleyen, ders kitaplarındaki gibi bir fabrika görmüştük. Evet, üretim çok etkileyici idi. Ancak üretim hattındaki bu gezi beni ve diğerlerini tam etkilememişti. Geziden damağımda bir şey eksik kalmıştı. İstanbul'a dönerken arabada  düşündüm. Düşününce eksiği buldum. Eksik olan, gezideki genç mühendislerin verdiği izlenim idi. Böylesine bir tesisi daha bir coşku ile anlatmaları gerekirdi.  Anlatımı, yapılması gereken, sıradan  bir iş olarak yapmışlardı. Öylesine, dümdüz, heyecansız  anlatmışlardı. Tanıtım işini pek yavan yapmışlardı. Yaptıkları işe ruhlarını katmamışlardı.

Aşçı

Televizyonda bir gezi programıydı. Anadolu'nun bir yöresindeydik. Aşçı, o yöreye ait bir kebabı hazırlıyordu. Hazırlarken de kendinden emin bir biçimde anlatıyordu. "Bu kebabı yemeyen, muhakkak yemeli. Bu kebap başka bir şeydir. Ülkemizdeki kebaplar içinde en iyisidir. Ve de bunu bu yörede en iyi biz yaparız" diyordu. Gerçekten de ete nasıl dokunduğuna, eti nasıl kestiğine ve ateşin önüne nasıl yerleştirdiğini gördüğünüzde aşçının söylediklerine inanıyordunuz. Aşçı, adeta kebabın içinde pişiyordu. O kebabı yemeden, lezzetini tadıyordunuz. Çünkü aşçı,  kebabı yaparken ve yaptığını anlatırken içine ruhunu katıyordu.

İşe ruh nasıl katılır?

İşe ruh katmak, yapılan işin içinde pişmek demektir. İşi, ucundan tutmamak, işe bodoslama dalmak demektir. İşine ruh katan kişi, yaptığı işi önemser; işiyle gurur duyar. İşini her zaman taze bir  heyecanla yapar. İşine, herkesin yaptığının dışında bir güzellik katar. Eğer kişi işine ruhunu katmışsa, iş, sıradan olmaktan çıkar. Ortaya çıkan ürün de sıradan olmaz. Bu, her tür iş için geçerlidir. Ne iş yaparsanız yapın, eğer ona ruhunuzu katamıyorsanız sonuç kimseyi mutlu etmez.

Neden ruhlarını katamazlar?

İşe ruhunu katamamanın değişik nedenleri olabilir. Bir neden, kişinin yaptığı işi sevmemesidir. Bu tipe ülkemizde çok rastlanır. Kişi, sevdiği işi bir türlü bulamamıştır. Çalışmaktadır, ama sevmediği bir işte çalışmaktadır. Aslında belki de seveceği iş de yoktur.  "Sevebileceğim iş" diye kafasında yarattığı işin, gerçeklerle ilgisi yoktur.  Ancak böyle bir iş olursa daha seve seve çalışacağını sayıklar durur. Beyaz atlı prensi bekleye bekleye evde kalan kız kurusu gibidir.
Ruhunu işe katamamanın bir başka nedeni, işe saygı duymamaktır. Saygı, kişinin mahallesine uğramamış bir kavramdır. Aslında kişinin kendisine de saygısı pek  yoktur. Saygı duymadığı için de işi üstü körü yapar. İşin kendisini temsil ettiği, işin kendisinin aynası olduğu gerçeğini unutur.
Nedenlerin belki en kötüsü, kişinin, işe katacağı bir ruhunun olmamasıdır. Belki de bu kişi yaptığı her şeyi, tam bir mekaniklik içinde yapar. Yaşamdaki coşkusu kaybolmuştur, ya da hiç olmamıştır. Yaptığı hiç bir işe heyecan katmaz, yaptığı hiç bir işte heyecan duymaz. Genç yaşta ruhunu emekli etmiştir.

Sonuç

Rekabetin çok çetin olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Satılan her ürünü yapan başka birisi var. Verilen her hizmeti verecek başka birisinin olduğu gibi. Bu nedenle, ürünler ve hizmetler belli bir kalite ile, belli bir fark ile üretilmelidir. Her görev coşku ile yapılmalıdır. Bunu yapacak, bu farkı yaratacak olan da insandır. Fark yaratmak için de işe ruhunu katmak gerekir.
Yaptığınız her işe ruhunuzu katıyor musunuz?

Tüm yazılarını göster