İş insanları için bir "analiz kalıbı" gerekiyor

Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

"Anlama nedir?" sorusuna yanıt aradığımız birkaç yazıda, "temelde yatan kalıbı açığa çıkarma", "bilinçli  katılım" ve "insan zihninin temel düzen ihtiyacı" gibi kavramlarla bir "çerçeve" oluşturmaya çalıştık. İş insanlarının dünya genelindeki eğilimlerin yarattığı değişmeleri anlayabilmesi için de temeldeki kalıbın ne olduğunu netleştirmeliyiz: İş dünyasında temel analiz kalıbı insan, malzeme, makine, metot, para, yönetim bileşenlerine dayanır. Eğer değişim ve dönüşümleri net bir biçimde okumak istiyorsak, söz konusu bileşenlerden hareket etmeliyiz.

1.İş içinde insanın konumu değişti:Tarım döneminde insanların günlük yaşamlarını, topluluk ve toplumların karşılıklı ilişkilerini, savaşı, barışı, zenginliği, gücü belirleyen temel bileşen “toprak” tı. Toprağı işleme teknikleri çok yavaş ilerliyordu. Çin’de Kubilay Han döneminde yazılmış üretimle ilgili bir kitap 20’inci Yüzyıl başlarına kadar bir el kitabı olarak kullanıldı, gerekli üretim teknikleri bir kuşaktan diğerine, bir topluluktan ötekine aktarılabildi.

İnsanlık tarihinde  çok kısa bir zaman aralığı olan yüz yıl öncesine döndüğümüzde, dünya nüfusunun yüzde 70’nin geçimini kırsal alanlarda, topraktan kazandıklarını görüyoruz...Sanayi toplumu aşamasına  geçilince, fabrika-odaklı üretim kentleşmeyi hızlandırdı, emek-sermaye eksenli bir gelişme öne çıktı. Çalışanların ve sermayedarların örgütleri, yaratılan geliri paylaştıran karar, odağı olma mücadelesi yapar hale geldi, emek-sermaye eksenli gelişmeye yaklaşık 300 yıllık bir zaman kesitinde tanıklık edildi.

Yaklaşık  35 yıl önce Bilgi Toplumuna geçiş süreci hızlanınca, gelişmiş ülkelerde tarım kesiminde çalışanların oranı yüzde 10’ların altına indi... İmalat kesininin oranı yüzde 20’lerin altına düştü...Hizmet kesimi hızla büyüdü.

Yaratıcı-yenilikçi-girişimcilik ekseninde bir gelişme süreci ile yüzleştik. Süreç  kendi standartlarını oluşturmuş değil. Belirsizlik koşulları geçerli. Belirsizlik, risk sınırlarını belirleyerek karar almayı  zorlaştırıyor. Bir avuç istikrara olan  ihtiyaç,  insanları başta inanç sistemleri olmak üzere değişik  topluluk örgütlerine sığınmaya yöneltti.

İş içinde insanın konumu değişti ama, değişmeyi tam olarak tanımlayamadığımız için net betimlemeler yapamıyor, yaratmak istediğimi sonuçları belirlemede sıkıntı çekiyoruz. Girişimcinin temel özelliklerinden biri geleceğe yatırım yapmadır...Gelecekle ilgili insanın konumunun tanımlanması, yeni üretim alanlarından eğitim ihtiyacına her alanda ne yapacağımızı belirlemeyi kolaylaştırır.

İş insanları, "yeni analitik tekniklerini" kullanarak belirsizliği azaltma , "risk alanını tanımlama" ve yol haritalarını belirleyerek ilerlemeye çalışıyor. İnsanların geçimlerini nasıl, nerede ve hangi işlerden sağladıklarına ilişkin temel eğilimleri gözlemeden, gelecekle ilgili öngörüler yerli yerine oturmuyor, haritasız, pusulasız, rastlantıların dümeninde bir gelişme süreci oluşuyor.

2. Malzemelerin yapısı, işlevi ve işlenme teknikleri değişiyor: Özellikle maddi zenginlik üretmenin 6  temel bileşeninden biri de "malzemeler"dir. Taş baltadan, demir mızrağa, tunçtan, ok ucundan nükleer  başlığa, savaş araç-gereçlerinden, giyim kuşama, yeme-içmeye kullandığımız tüm malzemelerin yapıları, işlevleri ve işleme teknikleri çok hızlı değişiyor...Neredeyse 12  bin yıldır bildiğimiz malzemeleri ve yeni malzemeleri tanımlamak gerekiyor.

Toplam içinde "geleneksel malzeme kullanma oranı" göreceli olarak azalırken, yeni malzemelerin payı  artıyor. Üretilen yeni malzemeler hızlı işlemeye elverişli yapıda olduğundan, iş süreçlerinde makine-donanımın işleme hızları artıyor, "zaman kazancı" yaratıyor ve  rekabet de zaman kazancı üzerine  kuruluyor.

İş yaşamında  yeni analitik, kullanacağımız malzemeleri yakından tanımayı gerektiriyor. Malzeme tanımada sadece  internet bilgileri ile yetinenler, uzun dönemli gelecek yaratamıyor. Kullanılan malzeme alanında ciddi üniversite, enstitü ve araştırma laboratuvarlarının bilimsel gelişmelerle ilgili yayınlarını izlemek de gerekiyor.

Malzemelerin yapılarına, işlevlerine ve  işleme tekniklerine hakim olmadan, iş süreçlerini iyileştirme, doğru insan istihdamı için işgücü profillerini belirleme mümkün olmuyor.

3.Paranın akışkanlığı, erişebilme olanakları ve işlevleri yenileniyor: İş  insanlarının analiz açısından  geleneği geleceğe taşımaları gereken bir diğer bileşen de "para"dır. İnsanoğlunun parayı icadından bugüne temelde bir alış-veriş aracı olsa da, bugün para akışkanlıkları alabildiğine artmış, paraya erişebilmenin koşulları değişmiş, paranın işlevleri farklılaşmış ve derinleşmiştir.

Para yönetiminde geleneklerin taassubu tehlikelidir. Değişen koşulları sürekli gözlemek, eğilimlerin fırsat ve tehlikelerinin farkında olmak, para kullanımının alternatif yol ve yöntemlerini sorgulamak için yeni analiz teknikleri kullanmak gerekiyor.

Para yönetiminin temel değişmezlerini kavramadan, değişmelerin hızını ve yönünü belirleyemeyiz. Para yönetiminden sorunlu her iş insanı, para yönetiminin temel değişmezlerini bilmek, nelerin değiştiğini  kavramak zorundadır ki, gelişmelerin yönünü ve hızını kavrasın, gerçekliğe yakın bir tutum izleyebilsin.

Bugünün iş yaşamını yönetenler sormalıdır: Para algım nedir? Para yönetiminin sabitleri nelerdir? Para yönetiminin kısa ve uzun dönemli değişen yönleri nelerdir? Değişmelerin hızı ve yönü hakkında ne biliyorum? Vb.

4.Makine-donanımın yetkinlikleri farklılaşıyor: Makine-donanım konusunu ele alırken temel kavramların da hızla değiştiğini gözlüyoruz: Satın alınacak makine donanımın "işlevini" tanımlar;  ardından da  “teknik ömrünü” öğrenir; geri ödeme hesaplarını ona göre yapardık. Yaklaşık otuz yıl önce, makine-donanım üretiminde  termodinamik ilkelerine, kuantum ilkeleri de eklenince, makinelerin  hızları ve işlevleri hızla değişir oldu. Fizibilite hesaplarında "teknik ömür” bakışı geriledi, “kullanılabilir ömür” kavramı yerleşti. Makine-donanım  teknik bakımından bir eksikliği olmadığı halde, hız, esneklik ve diğer zaman kazandırıcı işlevleri yetersiz kalınca, elden çıkarmak gerekiyordu.

Bugün bir yatırım fizibilitesi  hazırlanırken makine-donanım seçimi ve satın alma sözleşmelerinde  “rekabet edebilir ömür” kavramı öne çıkıyor. Rekabet edebilir ömür kavramı, makine-donanımın hızını, esnekliğini, değişmelere uyumunu, esnekliğini, otomasyon olanaklarını vb. bir dizi mikro-analiz gerektiriyor. Özellikle manine-donanım arasındaki iletişim olanaklarının artması, iş süreçlerinin hız ve esnekliğini yeniden tanımlama ihtiyacını artırıyor.

Yatırım fizibiliteleri hazırlanırken makine-donanımın özellikleri, satın alma sözleşmeleri, montaj  aşaması, deneme üretimi aşaması, bakım-onarım olanakları dünya geneliyle işyeri özelinde ayrıntıda  incelenmezse ciddi kaynak israfına yol açabiliyor.

5.İş yapma yeni metotlar gerektiriyor: Temeldeki kalıba dönersek, “Metot, o kadar önemsizdir ki, sadece  esası etkiler” genellemesini unutmamalıyız. İş çevresinin ulaşma ve erişme koşulları değişmişse, malzemesi yenilenmişse, makine-donanımı yeni yapı ve işlev boyutları kazanmışsa, paranın yaşamdaki yeri farklılaşmışsa, işgücü profilinin niteliğini yükseltmek gerekiyorsa; iş yeri yönetiminde gelenek taassubu ile gelecek kuramazsınız. İş yapma metotlarını da  gözden geçirmek, günün koşullarına uygun metotlar geliştirmek zorundasınızdır. Yönetimle iletişimi dengelemeliyiz...Yönetişim, yönetimin  geleneksel teknikleri ile iletişimin yarattığı yeni  kavrayış, algı ve beklentiler arasında  denge kurma  olduğunu  bilmeliyiz.

İş yaşamında  önemli tuzaklardan biri de alışkanlıkların esiri olmadır. Değişmelere uyumu kemiren kurt  alışkanlıklarımızdır. Alışkanlıkların tuzağına düşmemenin yolu, işlerimizi analizle yapmadır. Klasik analizler de yetmez, yeni analitik  ihtiyacının gereklerini yerine getirmek gerekir.         

6.Yönetim biçimi ve tarzına ilişkin yeni kuramsal çerçeveler aranıyor: Kuram olmaksızın, uygun bir model oluşturmaksızın insan aklının doğru çözümlere ulaşması tamamen rastlantı sonucudur. Kuramsal çerçeveler, öğrenme ve öğretmede rastlantının payını azaltır.

Bir konuyu analiz ederken, özellikle yönetici konumunda olanlardan, "İyi ama, çok teorik. Pratikte ne yapılacağı söyle!” diyen yaklaşımdan daha tehlikeli bir anlayış olamaz...Teori olmadan pratik, okyanuslarda pusulasız yol almaya benzer...Binde bir ihtimalle size bir kıtayı keşfe götürür ama, 999 ihtimalle de  okyanusların dibindeki sonsuzluğa...

Temeldeki analiz kalıbını geleneğin taassubundan kurtularak geleceğe taşımamız için bir küçük denemede aktardım. Bu analizi okuyanlardan özel bir ricam var: Özellikle eksik ve yanlış bulduklarınızı  paylaşalım ki, rotamızı düzelterek yaratmak istediğimiz sonuca  ilerleme şansımız olsun...

Tüm yazılarını göster