İran’ın ruh hali; sakal, bıyık misali

Dünyanın gözü İran’ın üze­rinde... Uzmanlar İsrail-Fi­listin çatışmasının bölgesel ve hatta küresel savaşa dönme ih­timalini, Haniye suikastı sonra­sı İran’ın nasıl bir cevap vere­ceğine bağlamış gözüküyorlar. Şahsen bu cevabın yaratacağı etkinin daha büyük çatışmalara yol açabileceğini düşünmemek­le birlikte İran’ın iç ve dış siya­setinde yaratabileceği etkilerin fazla olacağı kanısındayım.

Prof. Dr. Ragıp Kutay KARACA DIŞ POLİTİKANALİZ ragipkutay.karaca@dunya.com

Dünyanın gözü İran’ın üze­rinde... Uzmanlar İsrail-Fi­listin çatışmasının bölgesel ve hatta küresel savaşa dönme ih­timalini, Haniye suikastı sonra­sı İran’ın nasıl bir cevap vere­ceğine bağlamış gözüküyorlar. Şahsen bu cevabın yaratacağı etkinin daha büyük çatışmalara yol açabileceğini düşünmemek­le birlikte İran’ın iç ve dış siya­setinde yaratabileceği etkilerin fazla olacağı kanısındayım.

Hamas lideri İsmail Hani­ye'nin suikastından bu yana dün­ya, İran'ın yapacağı misillemeyi gergin bir şekilde bekliyor. Tah­ran ise karşı saldırıyı nasıl yapa­cağıyla boğuşuyor. Son söyleyece­ğimizi ilk söyleyerek başlayalım: “İran bölgede topyekûn bir savaş­tan kaçınma arzusunda.”

Bu arzu, İran’ın yapacağı bir güç gösterisini dengelemek zo­runda bırakıyor. Nisan saldı­rısında 300'den fazla insansız hava aracı ve füzeyi İsrail top­raklarına gönderirken iki ülke arasında savaş olasılığını sınır­layan kırmızı çizgiler silinmişti. Diğer yandan saldırının danışık­lı bir dövüş olduğu kanısı da çok güçlüydü. En önemlisi İran, İs­rail’in saldırıyı tırmandırmasına ABD’nin müsaade etmeye­ceğinden emindi.

Bu sefer daha temkinli

Gelinen durum ise İran’ı bu sefer daha temkinli davran­maya itiyor. Temkinli yakla­şımın üç nedeni var. İlki İran iç politikasının fazlasıyla hu­zursuz olması. Haniye sui­kastının sonuçları Cumhur­başkanı Pezeşkiyan için ilk büyük sınav olacak. Pezeşki­yan, İran'ın yaklaşık yirmi yıl son­ra gelen ilk reformist Cumhurbaş­kanı. Seçim döneminde fazlasıyla ekonomiyi düzeltme vaadinde bu­lundu. Son 10 ayda, İran riyalinin değeri rekor seviyede düştü.

Vaadini gerçekleştirilebilme­si için İran’a yönelik yaptırım­ların yükünün hafiflemesi gere­kiyor. Bunun tek yolu da Batı ile daha etkileşimli bir politika yü­rütmekten geçiyor. Bölgesel bir savaş ise İran'ı daha da yalnız­laştıracak ve ekonomik krizi de­rinleştirecektir.

Son olarak yeni kabinede önem­li koltukların muhafazakâr isim­lere verilmesi, reformcuların tep­kisine neden oldu. Görüldüğü gibi İran’ın İsrail’e vereceği tepkinin boyutu Pezeşkiyan’ın iç politikası­na doğrudan etki edecek.

Temkinli yaklaşımın ikinci ne­deni İran’ın yapacağı bir büyük saldırının, ABD-İsrail tarafından İran’ın nükleer tesislerine yöne­lik bir saldırı için bahane hali­ne getirilme endişesi. Böylesi bir durum İran’ı yıllardır yaptırım­lara maruz kalmasına neden olan amacından uzaklaştırır. İran için nükleer bir geleceğin yaratılama­ması, kendisine yönelecek saldı­rılara karşı caydırıcılığın olmaya­cağı anlamı taşır ki bu durum İran dış politikasının büyük kırılma­lar yaşamasına neden olur.

Temkinli yaklaşımın üçüncü nedeni ise Netanyahu'nun daha geniş çaplı bir çatışmayı körük­leme isteğinin seçim arifesinde­ki ABD tarafından dizginleneme­mesi düşüncesidir. Bu sav gerçek­leşirse İran’ı vereceği sert karşılık savaşın içine çekil­mek anlamı taşıyacaktır.

Olası bir savaşta Ortado­ğu’nun Müslüman ülkeleri için İran’ın yanında yer alır­lar demek büyük bir iddia olurken ABD’nin İsrail ya­nında yer alacağı aşikâr. Böy­lece Netanyahu, ABD’yi sa­vaşın içine çekerek amacına ulaşabilecektir. Savaşın kay­bedilmesi ise daha güçsüz, daha parçalı ve mollaların yönete­meyeceği bir İran’ın ortaya çıkma­sı anlamına gelecektir.

İran, heyecan ve duygusallıktan uzak bir yanıt arıyor

Tahran, psikolojik harp taktiği uygulayarak bir belirsizlik yaratı­yor. Böylece gerilimi yüksek tutu­yor ve İsrail üzerinde baskıyı ar­tırıyor. Bu politikayı bir süre daha devam ettirebilir.

İsrail’e karşı caydırıcı bir ey­lemde bulunurken savaşı bölgesel hale getirmek istemeyen Tahran, Nisan saldırısında İsrail karşısın­da caydırıcı olmayı amaçlamıştı ancak bu saldırı istediği başarıyı sağlamadı. Dolayısıyla İran, İsra­il karşısında stratejik bir değişik­liğe gitmek zorunda.

Haniye'nin öldürülmesi ‘is­tihbarata dayalı bir saldırı’ydı ve İran'ın tepkisi, benzer nitelikte ve benzer düzeyde olabilir. İran istih­baratı, büyükelçilikler gibi yurt dı­şındaki İsrail hedeflerine saldırıy­la bir yanıt verebilir. Keza İran’ın İsrail topraklarında Haniye ben­zeri bir suikast girişiminde bulu­nabileceğine ve bu girişimde ba­şarılı olabileceğine inanmıyorum.

Savaşmadan planları bozmak

Bir diğer stratejik değişiklik ise savaşmadan Netanyahu’nun planlarını bozabilme üzerine olacaktır. İran karşılık verme­menin karşılığında sürekli hale getirilecek bir ateşkes anlaşma­sının imzalanmasını sağlayabi­lir. Bunu başarması savaşarak elde edeceği başarıların çok üze­rinde olacaktır.

İran iç politikasında ise yapı­lacak olası saldırının boyutun­dan çok etkisi önemli hale gel­miş durumda. Eğer saldırı Nisan saldırısı gibi ‘etkisiz bir etki’ ya­ratırsa İran iç siyasetinde dalga­lanmaların yanında dış ortaklar­da yaratacağı hayal kırıklığı uzun süre giderilemeyecektir.

Kısaca İran için durum “aşağı tükürseniz sakal, yukarı tükürse­niz bıyık” şeklinde….

Tüm yazılarını göster