İran'ın ciddiyetini Bağdat'ta göreceğiz

DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Tarafların kendi çıkarlarını korumak için İstanbul'da iyi niyetli bir yaklaşım sergilediklerini söyleyen Fransız Stratejik Araştırmalar Kurumu İran uzmanı Dr. Tertrais, "İstanbul'da sadece müzakerelerin başlaması yönünde bir anlaşmaya varıldı.  Asıl önemli toplantı Bağdat'ta. İran'ın işbirliği konusunda ciddi olup olmadığını ancak o zaman göreceğiz" diyor.

İran'ın nükleer programının tamamen barışçıl olduğu konusundaki endişeleri ele almak üzere Çin, Fransa, Almanya, Rusya Federasyonu, ABD ve İngiltere'nin Siyasi Direktörleri İran'ın nükleer konulardaki müzakerecisi Dr. Saed Jalili ile İsyanbul'da bir araya geldi.

AB Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton toplantı sonrasında İran'ın barışçıl amaçlarla nükleer enerji kullanma hakkına saygı gösterdiklerinin, fakat İran yönetiminin Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesine İlişkin Anlaşma kapsamındaki tüm yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini ifade etti. Ashton, bu aşamada, İran'ın uluslararası yükümlülüklerinin tamamını yerine getireceği daimi ve ciddi bir diyalog sürecinin başlamasını istediklerini kaydetti.

İstanbul'daki toplantının hemen ardından görüşlerini aldığımız Fransız Stratejik Araştırmalar Kurumu Kıdemli Araştırma Görevlisi ve İran uzmanı Dr. Bruno Tertrais, İran'ın ne derece ciddi olup olmadığını 23 Mayıs'ta Bağdat'ta gerçekleşecek toplantının belirleyeceğini söylüyor.

Türkiye'nin müzakereler kapsamında özel bir rolü olmadığını, sadece ev sahipliği yaptığını kaydeden Dr. Tertrais, İstanbul'un tüm taraflar için en uygun buluşma noktası olduğunu söylüyor. "Türkiye görüşmelere katılan ülkelerin tamamı ile iyi iyişkiler içinde. Hedef, İstanbul görüşmelerinin başarılı bir şekilde sonuçlanması idi. P5+1, İsrail'e İran'ı bombalamak için bir neden vermek istemiyordu. Tahran ise, ekonomisini zor duruma sokan yaptırımların kalkması için iyi niyet göstermek amacındaydı. Dolayısıyla her iki taraf da olumlu yaklaşımlar sergiledi" yorumlarında bulunan Dr. Tertrais, İstanbul'da gerçekleşen toplantının, sadece müzakerelerin başlaması yönünde bir anlaşma olduğunu, asıl önemli toplantının önümüzdeki ay Bağdat'ta gerçekleşeceğini ifade ediyor. Dr. Tertrais, "İran'ın işbirliği konusunda ciddi olup, olmadığını ancak o zaman göreceğiz" diyor.

Dr. Tertrais'in DÜNYA'ya yaptığı açıklamalarda, öne çıkan başlıklar şöyle:
. İran'ın nükleer bombayı istediğine dair çok sayıda gösterge var, fakat İran önümüzdeki haftalarda Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın Ek Protokolü'nün getirdiği kontrolü kabul ederse, bu karar askeri seçenekten vazgeçmiş olduğuna dair ciddi bir gösterge olabilir. Fakat şu an için İran liderinin ne düşündüğüne yönelik bir çıkarım yapmak çok zor.

. Çin'in savunma bütçesini çok hızlı bir şekilde artırdı. Bunun başlıca nedeni, yaşadığı ekonomik büyümenin bütçe artırımına fırsat vermesi. Fakat Çin'in çok düşük bir savunma bütçesinden yola çıktığını unutmayalım. Uzun bir süre boyunca ABD'yi yakalayamayacakları ortada; fakat savunma harcamaları açısından kısa bir süre sonra Japonya'ya geride bırakacakları kesin görünüyor. Bu arada, Çin'in küresel bir askeri güç olarak olarak algılanmaması gerekir. Askeri harcamalar, askeri yeteklerle bir tutulmamalı. 

. Küresel güvenliğe yönelik riskleri değerlendirirken, duruma nereden baktığını çok önemli. Eğer Ortadoğuda'ysanız, bir çok ülke için en büyük risk tabi ki İran sorunu. Eğer Japonya veya Güney Kore'de yaşıyorsanız, en büyük sorun Kuzey Kore. Eğer Baltık ülkelerinde yaşıyorsanız, en büyük sorun Rusya. Eğer Hindistan'da yaşıyorsanız, en büyük sorun Pakistan. Küresel açıdan baktığımızda, terörizm ve nükleer silahların yayılması çok sayıda ülkenin gündemini işpal ediyor. Korsanlık ve uçak kaçırma da küresel güvenlik sorunları arasında yer almaya devam ediyor. Bu arada siber güvenlik de küresel bir soruna dönüşmeye başladı.

. Dünya geneline baktığımızda, savaş riskinin en yüksek olduğu bölgenin Ortadoğu olduğunu söylemek yanlış olmaz. Büyük bir savaş olup olmayacağını ise İran nükleer krizinin ne şekilde sonuçlanacağı belirleyecek. İran'ın bomba yaptığından kesin olarak emin olmadığı sürece, İsral'in saldırıda bulunacağına inanmıyorum. Ortadoğu'nun bir çok bölgesinde küçük çaplı çatışmaların olması olası. Öte yandan, Arap Ayaklanması nedeniyle, Ortadoğu uzun yıllar boyunca siyasi açıdan istikrarsız bir bölge olacak. Siyasi bir dönüşüm başladı; tamamlanması en azından on yıl sürer.  

İran ne istiyor?

"Burada 'dumanı tüten tek bir tabanca' yok, ama bundan daha çok 'için için yanan silahlar' mevcut" diyen Dr. Bruno Tertrais'e göre, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın çalışmaları dikkate alındığında, İran'ın atom bombasını istediğini gösteren bir çok neden var. Dr. Tertrais, bu 10 nedeni şöyle sıralıyor:
- İran faaliyetlerini ve tesislerini UAEA'dan saklamaya çalışıyor;
- İran'ın programı resmi olarak İran Atom Enerjisi Kurumu'nun (İAEK) kontrolü altındayken, UAEA, birçok gizli, nükleer bağlantılı faaliyetin de aslında Savunma Bakanlığı'nınhimayesi altında gerçekleştirildiğini tespit etti;
- İran'ın gaz rezervleri, ülkenin, elektrik üretimi açısından onlarca yıl kendi kendine yeterliliğine imkân veriyor. Tahran'ın, nükleer elektrik santralleri için yakıt sağlama amacıyla bu kadar maliyetli bir zenginleştirme programına yatırım yapmasının ekonomik mantığı yok.

- İran'ın zenginleştirme programı ile dile getirdiği hedefleri arasında tutarsızlık var

-  UAEA, İran'ın, nükleer bir silah çekirdeğinin nasıl yapılacağını açıklayan bir belgeye sahip olduğunu tespit etti.

- İran, açık bir bilimsel amacı olmayan ağır-su reaktörü inşa ediyor

- İran silahlaştırmayla ilgili deneyler ve araştırmalar gerçekleştirdi

- İran nükleer kabiliyete sahip bir füzeyi denedi.

- İran şeffaflık önlemlerini uygulamayı reddediyor

Tüm yazılarını göster