İran "altın da altın" diye "kıvranıyor", biz ise &qu

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ ala.aktas@gmail.com

Kimse gerçek nedeni bilmiyor, bilmesi de pek mümkün görünmüyor zaten. Ama rivayet muhtelif…
İran, "Rezervindeki altın oranını artırmak için ithalata yükleniyormuş" deniliyor; olabilir…
İran, "Yakında patlak verebilecek bir sıcak çatışma olasılığına karşı önlem olarak altın biriktiriyor, böyle bir durumda altın değer kazanacağı için kar etmek amacıyla stratejik bir yatırım yapıyor" görüşü dile getiriliyor; doğru olabilir mi, bu yolla para kazanılabilir mi, belki… Hem sıcak bir çatışma olacağını kim bilebilir ki…
İran, peşin ödeme yoluyla ticaret yapmakta zorlandığı için mal mukabili ticarete yöneldi, deniliyor. Bu doğru mu, hayır. En azından bizim altın ihracatımız için doğru değil. Rakamları vereceğiz.
Yani ortada, tam olarak bilinmeyen, açıklanamayan, en azından açıklanmasında zorluk çekilen bir durum var… Ama, bilinen, gözlenen de bir gerçek var; TÜİK verilerine göre Türkiye'nin İran'a olan altın ihracatı katlanarak büyüyor.

İki ayda 2.6 milyar dolarlık satış

İran'a nisan ayında 1.2 milyar dolarlık altın ihraç edilince gözler altına ve bu ülkeye çevrilmişti. Türkiye-İran-altın üçgeni bir aylık geçici bir oluşum muydu, yoksa bu mayısta da devam edecek miydi… Etti!
TÜİK'in geçen hafta sonu açıkladığı rakamlara göre, İran'a mayıs ayında da 1.4 milyar dolarlık altın ihracatı gerçekleştirildi. Böylece, İran'a iki ayda tam 2.6 milyar dolarlık altın satılmış oldu. Mart ayındaki 480 milyon dolarlık satışla birlikte İran'a son üç ayda satılan altının tutarı 3 milyar 74 milyon doları buldu.
Son üç aydaki toplam altın ihracatı 3 milyar 301 milyon dolar düzeyinde. Yani, toplam ihracatın yüzde 93'ü İran'a yapılmış durumda.
İran'a dönük altın ihracatının mal mukabili olmadığını geçenlerde vurgulamıştık. TÜİK verilerine göre, Türkiye'nin toplam mal mukabili ihracatı, İran'a yapılan altın ihracatı kadar bile değildi. Bu kez, İran'a yapılan altın ihracatının ödeme şekillerine göre detayına ilişkin verilere de sahibiz.
İran'a şubatta yalnızca 1.7 milyon dolarlık altın ihracatı vardı ve bunun tümü peşin ödeme yöntemiyle gerçekleştirildi.
Marttaki 480 milyon dolarlık ihracatın 8.2 milyonu mal mukabili, 471.8 milyonu peşin ödeme şeklinde yapıldı.
Nisan ayındaki 1 milyar 208 milyon dolarlık ihracatın tümü peşin ödeme yöntemiyle gerçekleştirildi.
Mayıstaki 1 milyar 386 milyon dolarlık altın satışının da neredeyse tümü; 1 milyar 385 milyonu peşin ödeme şeklinde, yalnızca 1 milyonu da mal mukabili olarak yapıldı.

Önce İsviçre vardı! 

Türkiye son aylarda İran'a tonlarca altın satıyor. Üstelik altın üreten bir ülke olmadığımız halde bunu gerçekleştiriyoruz. Öyle ki, bu yılın ilk beş ayında 2.4 milyar dolarlık altın ithal ettik, buna karşılık ihracatımız 4 milyar doları buldu.
Son aylarda sürekli olarak İran'a yapılan ihracatı konuşuyoruz konuşmasına ama, bir dönem İsviçre'ye de çok yüklü miktarda altın satmıştık, o biraz dikkatlerden kaçmıştı ya da unuttuk. Gerçi şimdi İran'a kimin, niye altın sattığını bilmiyorsak da, o zaman İsviçre'ye kimlerin hangi amaçla altın sattıkları gün gibi ortadaydı.
Türkiye'nin altın ihracatının yoğunlaştığı ayların tümünde iki ülke; İran ve İsviçre var. Dedik ya, İran yeni çıktı ortaya. Ama İsviçre eskiden beri gündemde. Özellikle de Türkiye'de ekonominin iyi gitmediği, dışarıya bir şekilde varlık transfer etmenin gerektiği dönemlerde hep İsviçre'yi ve altın ihracatını görüyoruz.
İsviçre'ye 2008'in ocak ve şubat aylarında 690 ve 385 milyon dolarlık altın ihraç edildi. 2009'un ilk üç ayında daha yüklü satışlar gerçekleşti; ocakta 771 milyon, şubatta 1 milyar 250 milyon, martta 665 milyon dolarlık altın satıldı. İsviçre'ye 2010'un mayısında 695 milyon dolarlık altın ihraç edildi. Bu yılın şubatında da 219 milyon dolarlık satış yapıldı.

Bu altını kim satıyor?

Yeniden bu yıla, İran'a dönersek… Kuşkusuz TÜİK'in bu ihracatı hangi kuruluş ya da kuruluşların yaptığına dönük herhangi bir bilgi vermesi söz konusu değil. Ama merak da ediliyor… Ne oldu da İran birdenbire böylesine altın talep etmeye başladı ve nasıl oldu da Türkiye'de bazı firma ya da firmalar birdenbire bu talebi karşılayabilir hale geldiler. Dünyada onca altın üreticisi ülke varken, biz navlun sayesinde mi ucuz fiyat verebildik de İran'ın bu ithalatında söz sahibi olduk. Aslında söz sahibi olduk mu, o da pek belli değil ya… İran ne miktarda altın ithal ediyor, bu ithalattan biz ne oranda pay alıyoruz, belli değil ki…

Altın gözümüzü boyuyor!

Altın ihraç etmek ve bu sayede ihracatın yüksek görünmesi iyi hoş da, aslında bu pek sürdürülebilir ve bize katma değeri olan bir durum değil. Ya da diğer bir ifadeyle altın ihracatı gözümüzü boyuyor ve gerçekleri görmemizi engelliyor.
Biraz önce de vurguladık; bu yıl beş ayda 4 milyar dolarlık altın ihraç ettik. Geçen yılın aynı dönemindeki altın ihracatı yalnızca 523 milyon dolardı. Şu altın çılgınlığı olmasa, beş aylık ihracat bir anlamda 3.5 milyar dolar daha az gerçekleşecekti. Bu durumda beş aylık ihracat geçen yıla göre yüzde 13 değil, yüzde 6 artacaktı.

Tüm yazılarını göster