”İnsanın olduğu yerde hiçbir şeye şaşma”

Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ rustu.bozkurt@dunya.com

Taraf Gazetesi'nin arka  sayfasında, "John Milton'ın insanlık değerlerine ihanet değil mi bu "  başlıklı haberi okuyunca derinden sarsıldım.

Haberi aktaran yazısına, " Saflığa ve erdeme övgü şiirleri yazan, büyük bir şiir yazmak için sadece bilgi değil, erdemli de olmak gerektiğine inanan büyük İngiliz Şairi John Milton ölümünden(1674) 156 yıl sonra (1830'da), toplu eserleri idam edilen bir mahkûmun derisiyle ciltleneceğini ve o kitabın da 2011 yılında sergileneceğini bilse, şiir yazmaya devam edebilir miydi acaba" cümlesiyle başlıyordu..

Haber içeriğinde  İngiliz dilinin en büyük şairi kabul edilen William Shakespeare'in "Odun değilsiniz, taş da değilsiniz,  insansınız" sözünü de anımsatıyordu.

Sıklıkla " geleceği hangi kaynaklar üzerine inşa edeceğimizi ve hangi değerler sisteminin geçerli olacağını öngörmeden geleceği altına alamayız…" cümlesin yinelemiyor muyuz?

Sabahtan akşama temel hak ve özgürlükler, insani değerler, suçsuzların korunması, eşitsizliklerin ortadan kaldırılması, adil sistemler kurulması, özgürlüğümüzün başkalarının özgürlüğü ve hakları ile sınırlı olduğu gibi  değerlerler sistemini anımsatmıyor muyuz?

"İnsan, biraz da başkaları için var olduğu zaman insandır" diye haykırmıyor muyuz?

İnsanlaştıran ilkeler

Gücümüzün sınırlarını bilmenin, gücü kullanma zamanını iyi kollamanın ve gücü kullandıktan sonra bize nasıl geri döneceğini hesaplamanın bizi  "insanlaştıran" ilkelerden biri olduğunu yüksek sesle  birbirimize anlatmıyor muyuz?

Öğrenmenin  bizi " ilim sahibi" yapacağını; ama "ilkeli yaşamayı" bir  "davranış biçimi ve  yaşam tarzı" haline getirmeden "irfan sahibi" olamayacağımızı  kendimize anımsatmıyor muyuz?

Neden düşündüğümüz, bildiğimiz ve inandığımız onca olguyu, ilkeyi, kuralı, yasayı, geleneği, göreneği göz ardı edebiliyoruz?

Neden insan derisiyle ciltlenmiş bir kitabı elimize alabiliyoruz?

Neden, söz konusu petrol olduğu zaman, ABD'nin 1000 aşan askeri üssünün 700 kadarını petrol kaynaklarının yakında konuşlandırıyor?

Neden petrolü olan, orta ve uzun dönemde coğrafi konumu nedeniyle etkili olabilecek ülkeler ilgi çekerken, kaynağı olmayan ülkelerin açlıktan ölen bebekleri,  çocukları, genç kızları ve delikanlıları ilgi menzilimizin dışında kalabiliyor?

Kendi kusurlarımız

Neden ünlü özdeyişinde belirtildiği gibi, " İnsanoğlu gariptir,ağır sözü kaldırmaz/ E..ek dersin kızar da bin sırtına aldırmaz" gerçeğini, büyük bir kör inançla doğrulamak için elimizden geleni ardımıza koymayız?

Neden   Afrika topraklarının çile kazanlarında  kaynatılan insanların  akıl birikiminde kristalleşen, "İnsanın olduğu yerde hiçbir şeye şaşma!" diyen özdeyişi doğrulamak için umarsız bir  tutkuyla haksızlığın, adaletsizliğin, kıskanmanın,  pusu kurmanın, arkadan vurmanın, bende olmayan başkasında da olmasın, ben önde olayım da başkası nerede olursa olsun algısının etki alanından kendimizi bir türlü uzaklaştıra mıyoruz ?

Neden eksiğimizi ve yanlışımızı bize anlatan gerçek dostları değil de; önyargımıza, yerleşik doğrumuza, kalıp düşüncelerimize, kör inançlarımıza, saplantılarımıza, ezberlerimize uygun sözler ederek, kendi bataklığımıza daha fazla saplanmamızı yol açan dalkavuklukları kendimize daha  yakın buluyoruz?

Neden hayatin gerçeği yerine, kendi öz gerçeğini öne çıkarmak isteyenlerin kendilerini anlatırken kullandıkları "kutsal şalların gizlediği gerçeği" göremiyor; yanılsamaların arkasına takılabiliyoruz?

Neden herkesi kusurlu, kendimizi kusursuz görüyoruz?

Neden "akla nazar değmez" gerçeğini unutup, insanların yüzlerine söyleyemediklerimizi, arkalarından ağzımızı doldurarak anlatmaktan hoşlanıyoruz?

Neden kendi icadımız olan varsayımlarla oluşturduğumuz düşünce çerçevesini  "mutlak doğru" algılamasına kadar taşıyoruz?  Neden "inançtan düşünceye geçme" için insanlık bu kadar cana mal olan bir serüven yaşıyor?

Neden bir türlü "topluluktan topluma geçiş" sürecini tamamlayamıyoruz?

Neden, hayatın "nesnesi" olmayı aşıp "öznesi" olma konusunda hızlı bir ilerleme gösteremiyoruz?

Daha bir dizi  "neden…" zihnimin derinliklerinin "kiri" olarak sıkıştırıyor varlığımı…

Tüm yazılarını göster