İnovasyon için ifade özgürlüğü

DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü 2014 Dünya İfade Özgürlüğü Endeksi'ne göre, Türkiye 180 ülke arasında 154. sırada yer alıyor. İlk üç sırada, Finlandiya, Hollanda ve Norveç var. 

2014 Global İnovasyon Endeksi'nde Türkiye genel sıralamada 143 ülke arasında 54'üncü sırada. İlk beş sırada, İsviçre, İngiltere, İsveç, Finlandiya ve Hollanda var. 

İfade özgürlüğünün en yüksek olduğu ülkelerin, inovasyonun da en fazla olduğu ülkeler olduğunu görüyoruz. Bu ülkeler refah düzeyi olarak da ilk sıralarda yer alıyorlar. İnovasyonun işgücü ve verimlilik üzerinde olumlu etki yarattığı; refah düzeyinin artmasına katkı sağladığı yadsınamaz. Nitekim, Ar-Ge ve inovasyona odaklanan ülkeler rekabette ciddi bir fark yaratıyorlar.

Geçtiğimiz günlerde sorularımızı yanıtlayan Euler Hermes Baş Ekonomisti Ludovic Subran, Türkiye'nin insanı ile büyüyeceğini söylemişti. Geçen hafta görüştüğümüz Koç Üniversitesi Kuluçka Merkezi Direktörü Mustafa Ergen de aynı konuya vurgu yaptı ve "Yaşadığımız dünyada zeka ön plana çıkıyor. Para ise ikinci planda kalıyor. Türkiye para konusunda diğer ülkelerle yarışamaz; ama insan kaynağı açısından yarışabiliriz. Bizim gibi orta gelirli ülkelerin yarışta varolma şansı insan kaynağına yatırım yapmaktan geçiyor" dedi. 

İnsana yatırım yapmak önemli. Ama asıl önemli olan, yatırım yapılan insanın kendini özgürce ifade edebilmesini sağlamak. Geçtiğimiz hafta Uluslararası Şeffaflık Derneği ve İsveç Konsolosluğu'nun katkılarıyla düzenlenen "Hukuk ve İktisat İlişkisi: Özgürlüğün Toplumsal Refah Boyutu" konulu konferansta tam da bu konu ele alındı. Dünyanın önde gelen 10 ekonomisti arasında yer alan Prof. Dr. Daron Acemoğlu ve Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Avukat Gönenç Gürkaynak toplumların sahip oldukları özgürlüklerle, ekonomik büyüme ve refah arasındaki ilişkiyi değerlendirdiler.

Acemoğlu ve Gürkaynak'ın yorumlarından altı çizilmesi gereken bazı unsurlar şöyle:
• "Büyümenin temeli liderler değil, kurumlar. Ülkelerin dışlayıcı değil, kapsayıcı kurumlara ihtiyacı var. Kapsayıcı kurumlar, sivil toplumun aktif katılımını destekleyen, özel mülkiyet haklarını savunan, fırsat eşitliği yaratan, bir grubun bir diğer grup üzerindeki hakimiyetini engelleyen kurumlar. 

• İnovasyona dayalı sürdürülebilir büyümenin kapsayıcı kurumlardan gelmesi lazım. Bu kurumlar, üretkenliği artırıyorlar, yaratıcılığı destekliyorlar. Kapsayıcı olmayan sistemler sürdürülebilir değil; refaha dönüşmüyor ve sadece bir grubun zenginleşmesini sağlıyor. Sürdürülebilir büyüme için bireysel hukuka dayalı bir sisteme ihtiyaç var. 

•Talep edilerek sahip çıkılamayan hak, hak değildir. Hakların alanı genişledikçe, refah da yükselir; fakat bir çekirdek özgürlük alanı gerekli. Bu da ifade özgürlüğü.  Bugün ifade özgürlüğünün önemine farklı bir kanattan dikkat çekiliyor. Bu da yenilikçi düşüncenin refaha katkı sağlayacak olması. Fikirler pazarını serbest pazara uygulayarak hem fikirlerin genişlemesi hem de fikirlerin kuvvetlenmesi sağlanabilir.

• Çoğunluk sessizce özgürlük istemez. Özgürlük sorumluluktur. Her bir hakkın terkedilmesi, o hakkın çökmesine yol açar. Yaratıcı yıkım, refahı en fazla destekleyen unsurdur. İfade özgürlüğü, yaratıcı yıkım sürecini yaratan, yenilikçi düşünceyi destekleyen eden bir unsur."

Özgürlük ve refah düzeyi arasındaki ilişki yadsınamaz, fakat aslında dikkat çekilmesi gereken nokta, günümüzde özgürlük kavramının bile para ile ilişkilendiriliyor olması. 

"Özgürlük için refah odaklı bir dil kullanmak zorunda kalıyoruz" yorumunu yapan Gönenç Gürkaynak'ın dediği gibi, "Özgürlük için özgürlük istemiyorsan, para için iste bari." 

Tüm yazılarını göster