İngilizler Şampiyonlar Ligi'ni Premier Lig'e çevirdiler / Görs

Tuğrul AKŞAR EKO-SPOR taksar@gmail.com

Zevkin, görselliğin ve zenginliğin ligi olarak şampiyonlar ligi

Geçen hafta oynanan Şampiyonlar Ligi maçları ile son sekiz belli oldu. Rakiplerini eleyen Porto, Villa Real, Arsenal, Manchester United, Liverpool, Chelsea, Bayern Münih ve Barcelona çeyrek finale kaldılar. 

Birbirinden zevkli ve keyifli maçlar izledik. Futbolun Şampiyonlar Ligi'nde sadece sonuç değil, aynı zamanda bir oyun da olduğunu ortaya koyan maçlardı bunlar. Taktik, strateji, üstün fizik ve kondisyon temelinde sergilenen rekabetçi yarışma, görsellik sosu ile birleştirilerek UEFA tarafından servis edildi bize. Hiç bitmesin diye izlediğimiz maçlar oldu.  Liverpool-Real Madrid veya Manchester United-Inter maçı bunlardan sadece ikisiydi. Futbolda endüstri ve okul olmuş liglerin bu üst düzey takımlarından sportif ve endüstriyel anlamda alacağımız o kadar çok ders var ki, bunların üzerinde önümüzdeki haftalarda vaktimiz olduğunca durmaya çalışacağız.

Aslında bu hafta futbolun neden krize girdiği üzerinde duran bir yazıyı kaleme alacaktım ama henüz yeni tamamlanmış ve bize önemli mesajlar veren Şampiyonlar Ligi'ni biraz farklı açıdan değerlendiren bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. 

Gerçekten de Şampiyonlar Ligi için ayrı bir pasaj ayrı bir sayfa açmak gerekir. Sahip olduğu bütçesiyle çoğu organizasyonu geride bırakan bu yarışmanın nedir bizi bu kadar çeken özelliği? Neden saygınlığı ve popülaritesi bu kadar yüksek? Neden maçların görsel kalitesi ve seyir zevki alabildiğine her geçen yıl artıyor? Ve neden en önemlisi burada bizim takımlarımız yok?

Endüstriyel futbolun gözbebeği konumundaki Şampiyonlar Ligi'nin bu kadar ilgi çeken ve zevk veren bu liginde yalnız son zamanlarda bazı önemli değişimler yaşandı. Acaba bu değişimlerin ne kadar farkındayız?

Öncelikle bu turnuvanın formatı 1992 yılında UEFA tarafından değiştirilerek, Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası iken, Şampiyonlar Ligi'ne dönüştürüldü. Yani futbol bu organizasyonla yeniden formatlandı. Bu turnuvaya şampiyonların dışında başka takımlar da dahil edilerek, görsellik yaygınlaştırılıp ilgi daha da arttırıldı. 250-300 milyon dolarlar seviyesindeki bütçe milyar dolarlara yükseltildi. Daha da önemlisi bu lig bir prestij ve zenginler ligine dönüştürüldü.

Ancak son yıllarda yaşadığımız ve göze batan bir gelişme var ki, bu durum sadece beni değil, herkesi rahatsız etmeye başladı.

Nedir bu?

Şampiyonlar Ligi'nden Premier Lig'e…

Bu gelişme Şampiyonlar Ligi'nin, gruplardan sonraki maçlarının adeta Premier Lig maçlarına dönüşmüş olması. Gerçekten de son 3 sezondur İngilizler, Şampiyonlar Ligi'ni Premier Lig'e çevirdiler. Peki bundan neden şikayetçi oluyorum ki? Premier Lig maçlarını izlemek için o güzelim hafta sonlarımızı çoluğumuz çoçuğumuzla dışarıda geçirmek varken, evde geçirmiyor muyuz? Her hafta 170 ülkede yaklaşık 470 milyon insanın izlediği bir ligden kim şikayetçi olabilir ki? Konuya bu yönden bakıldığında bir problem yok; yok ama Avrupa'nın en üst düzey ve tüm UEFA üyesi ülkelerine açık bu ligde neden daha fazla ülkenin takımı sahne almıyor, alamıyor? Neden her sene çeyrek finale, yarı finale aynı liglerin hemen hemen aynı takımları çıkıyor. Bu durum giderek keyfimizi kaçırmıyor mu? 

Avrupa'nın ve dünyanın bu en saygın ve en popüler turnuvasını, son üç senedir Premier Lig ekipleri, yani İngilizler domine eder duruma geldi. Geçen sezon çeyrek finale 4 takımla katılan İngilizler, bu başarıyı bu yıl da tekrar ettiler. 2006/07 sezonunda da çeyrek finale 3 takımla kalan İngilizler için bu turlar bir alışkanlık haline geldi.

Ada'nın en gözde dört takımı yani, bizdeki dört büyüklerin Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor'un İngiliz muadili "Big four" Manchester United, Chelsea, Liverpool ve Arsenal bu yıl tekrar çeyrek finaldeler. Ada takımları aynı zamanda Premier Lig'de de peşi sıra ilk beşte yer alıyorlar. Manchester United 65 puanla liderken, onu 58'er puanla Chelsea ve Liverpool izliyor. Arsenal ise 49 puanla Aston Villa'nın arkasında beşinci sırada kendine yer bulmuş durumda.

Şampiyonlar Ligi'ndeki bu yoğunlaşma uzun vadede futbolun reytingini olumsuz etkileyebilecek bir gelişme olarak karşımıza çıkabilir. Herkes neden sonucu daha başından belli bir turnuvayı her yıl izlemek zorunda kalsın ki? Bu turnuvanın gazını kaçırmadan, ambalajını bozmadan UEFA'nın buna ayrı bir çözüm bulması acilen gerekiyor. Aslında Michel Platini bunun farkında ve o, bu nedenle UEFA ve Şampiyonlar Ligi'nde 2009-10 sezonunda bazı değişikliklere gidecek. O bu nedenle takımların bütçelerine çekidüzen vermek, dengesiz ve haksız rekabete yol açan aşırı borçlanmalarının önüne geçmek istiyor. Bakalım bunu yapabilecek mi hep birlikte göreceğiz…

Gazı kaçmak üzere olan bir lig, Şampiyonlar Ligi

Aşağıdaki sıralama da bize gösteriyor ki, son beş yılda Premier Lig ekiplerinin Şampiyonlar Ligi'nde açık ara üstünlükleri bulunuyor. 2004/2009 arası  çeyrek finallerde, yarı finallerde ve finallerde hep İngiliz kulüplerini görüyoruz. Yine 1998/1999 ile 2007/08 arası Şampiyonlar Ligi'ni İngiliz takımlarının 3 kez kazandıkları dikkatimizden kaçmıyor. Bu süreçte İtalyanlar'ın 2; İspanyollar'ın 3; Almanlar'ın ve Portekizliler'in birer kez bu kupayı kazandıklarını gözlemliyoruz. Buradan çıkan sonuç: özellikle 2000 yılından bu yana İngiliz ve İspanyollar'ın kupaya ambargo koymuş olmalarıdır. Bu toplulaşma doğal olarak Şampiyonlar Ligi'nde rekabetçi dengeyi Avrupa Futbolu'nun en zenginleri lehine çevirmiş vaziyette. Bu durum Şampiyonlar Ligi'nin gazını kaçırmak üzere… Orta ve uzun vadede hep aynı takımların ağırlıkla finallerde olması, bir süre sonra Şampiyonlar Ligi'ne olan ilginin azalmasına yol açabilir.

İsterseniz Şampiyonlar Ligi'nin son beş yılına birlikte bir bakalım.

2008/09 sezonu çeyrek final (Arsenal, Manchester United, Chelsea, Liverpool)

2007/08 sezonu  çeyrek final ve yarı final (Arsenal, Manchester United, Chelsea, Liverpool)

2007/08 sezonu final (Manchester United- Chelsea/Manchester Utd. Şampiyon)

2006/07 sezonu çeyrek final ve yarı final (Chelsea, Liverpool, Manchester United),

2006/07 final (Liverpool)

2006/05 ilk 16 (Arsenal, Liverpool, Chelsea)

2006/05 çeyrek Final (Liverpool)

2006/05 Yarı final ve final (Arsenal)

2004/05 çeyrek final ve yarı final (Chelsea ve Liverpool)

2004/05 final (Liverpool-Şampiyon)

2003/04 çeyrek final (Chelsea ve Arsenal)

2003/04 yarı final (Chelsea)

UEFA Şampiyonlar Ligi'nde sportif performans bakımından ilk 20 kulüp

1996-2007 döneminde Şampiyonlar Ligi'nde sportif performans bakımından en başarılı olan kulüpler aşağıdaki tablodan görülebilir. Tabloya göre geçen 10 yıllık dönemde sportif performans bakımından en başarılı kulüp olarak karşımıza Real Madrid çıkıyor. Real Madrid 1996/97-2007/8 döneminde 3 kez çeyrek final, 3 kez yarı final oynarken, toplam 3 kez de bu Kupayı havaya kaldırdı. Real  Madrid'in bu başarısına en yakın  kulüp ise Manchester United oldu. Manchester United bu dönemde 5 kez çeyrek; 4 kez de yarı final oynadı  ve 2 kez de kupayı kazanma başarısı gösterdi. Üçüncü sırada yer alan kulüp ise AC Milan. Milan bu dönemde ikişer kez çeyrek,  yarı final ve final oynadı ve iki kez de kupayı evine götürme başarısı sergiledi.

Bu başarılı sportif performans aynı zamanda bu kulüplere mali başarı da getirdi. Avrupa'nın en zengin 20 takımı içinde Real Madrid 365,8 milyon Euro'luk gelir ile ilk sırada yer alırken, 1997/98-2007/08 dönemlerinde de Şampiyonlar Ligi'nden toplam 126,2 milyon Euro kazandı.  İkinci sıradaki Manchester United ise aynı zamanda en zenginler sıralamasında da 324,8 milyon Euro'luk gelirle, yine Real Madrid'in arkasında  2. sırada yer alıyor. Man. United 1997/98-2007/08 döneminde Şampiyonlar Ligi'nden 134,9 milyon Euro kazanmış durumda. Üçüncü sırada yer alan AC Milan ise Avrupa'nın en zengin sıralamasında  209,5 milyon Euro'luk geliriyle 8. sırada yer alıyor. AC Milan'ın aynı dönemde ŞL geliri ise 112,7 milyon Euro.

1996/97-2007/08 dönemi Şampiyonlar Ligi'nde en başarılı 15 kulüp

 Çeyrek yarı    

Kulüp final final Final Şampiyon

Real madrid 3 3 3 3

Man. United 5 4 2 2

AC Milan 2 2 2 2

Liverpool 3 3 2 1

Bayern Munich 4 1 1 1

Juventus 2 1 3 0

Barcelona 2 2 1 1

Valencia 2 2 2 0

Chelsea 5 4 1 0

Brossia Dortmund 1 1 1 1

Porto 4 1 1 1

Arsenal 3 1 1 1

Monaco 1 1 1 0

Inter 3 1 0 0

O.Lyon 3 1 0 0

Endüstriyel futbolun gözbebeği: Şampiyonlar Ligi

Her ne kadar adı Şampiyonlar Ligi olsa da, bu futbol organizasyonu, kelimenin tam anlamıyla bir zenginler kulübü... Bu kulübe üye olabilmenin yolu, yüksek mali ve sportif performanstan geçiyor. Kulübe adım atabilmek için, önünüze çıkan ciddi rakipleri ekarte etmek tek başına yetmiyor; aynı zamanda onlarla rekabet edebilecek bir parasal büyüklüğe de sahip olmanız gerekiyor. Bu kapsamda değerlendirdiğimizde, çeyrek finale kalan kulüplerin önemli gelir ve piyasa değerlerine sahip olduğunu görüyoruz. Bu kulüpler içinde Deloitte'un para ligine giremeyen sadece 2 kulüp bulunuyor. Bunlardan birisi 82,1 milyon Euro'luk geliri ve 114 milyo Euro'luk takım değeri ile Porto iken; diğeri de 47,4 milyon Euro'luk gelir ve 191 milyon Euro'luk takım değeriyle Villa Real. Gerçekten de bu iki takım zenginler kulübünün yoksul üyeleri.

Kulüplerin takım değeri

ŞL'de çeyrek finale kalan kulüplerin takım değerleri aşağıdaki tabloda yer alıyor. Aşağıdaki tabloya göre sahip oldukları oyuncuların bonservis bedelleri üzerinden hesaplanan takım değerleri dikkate alındığında en değerli kulüp olarak karşımıza 417 milyon Euro'luk değeriyle Chelsea çıkıyor. Chelsea'yi izleyen bir diğer İngiliz kulübü 407 milyon Euro ile Manchester United. Diğer İngiliz kulüplerinden Arsenal 293, Liverpool ise 290 milyon Euro'luk takım değerine sahip. Bu tablo bize İngiliz kulüplerinin ŞL'de neden bu kadar dominant olduklarını da, bu şekilde ortaya koyuyor.

2008/09 sezonu çeyrek finale kalan kulüplerin değeri (Milyon Euro)

Çeyrek finaldeki kulüplerin gelirleri

Şampiyonlar Ligi 2008/09 sezonunda çeyrek finale kalan kulüplerin 2007/08 gelirleri aşağıda veriliyor. Grafikten de görülebileceği üzere en fazla geliri elde eden kulüp olarak karşımıza 324,8 milyon Euro'luk geliriyle Manchester United çıkıyor. Deloitte'un 2007/08 para ligine giremeyen iki kulüpten Porto'nun 2007/08 geliri 82,1; Villa Real'in ise 47,4 milyon Euro civarında.

Dört İngiliz kulübünün 2007/08 gelirleri toplamı 1 milyar 69 milyon Euro'ya ulaşırken; İlk sekize kalan kulüplerin toplam gelirleri ise 1 milyar 802 milyon Euro civarında. Buna göre İngiliz kulüplerinin toplam gelirleri, çeyrek finale  kalan  kulüplerin yarattığı gelirlerin yüzde 59'una karşılık geliyor. Buradan bir kez daha görüyoruz ki, İngiliz kulüpleri yıllık yarattıkları gelir bakımından da rakiplerine ciddi fark atmış durumdalar. 

Bir milyar Euro'ya ulaşan bir futbol pastası

Deloitte'nin Mayıs  2007 tarihli Futbol Finans Raporu'nda yer alan bilgilere göre, Avrupa futbolunun en çok para kazanan ve kazandıran organizasyonlarından birisi olan Şampiyonlar Ligi'nin mali portresi, kulüplere dağıtılan gelirler dahil olmak üzere yayın, reklam, sponsorluk ve diğer ticari gelirlerle birlikte 1 milyar Euro'ya ulaşmış durumda. 17,5 milyar Euro büyüklüğe sahip bulunan Avrupa futbol pastasının, yaklaşık 1 milyar Euro'ya yakın bir kısmı bu turnuvadan geliyor.

Zenginliğin yolu nerden geçiyor?

Şampiyonlar Ligi yarattığı katma değer, sağladığı saygınlık ve parasal gelirle, kulüplerin bu yarışma içinde olma isteklerini hep en yüksekte tutuyor. Bunun farkında olan UEFA, dağıtılan geliri daha da artırarak, Şampiyonlar Ligi'ne olan bağımlılığı üst düzeyde tutmak istiyor. Bu, kendisine büyük rakip olarak gördüğü G-14'lerin olası oluşumlarına karşı bir savunma mekanizması anlamına da geliyor aynı zamanda. Önce lige sadece şampiyonları alan, arkasından reytingi ve taraftar tabanı yaygın kulüpleri de dahil eden UEFA, bir süre sonra da gruplardaki takım sayısını ve dağıtılan gelir miktarını artırdı. Bu uygulama doğrultusunda en son yapılan değişiklikle UEFA bu sezon ligde mücadele eden takımlara yaklaşık 585 milyon Euro gelir dağıtacak. Geçen sezon kulüplere dağıtılan toplam tutar ise 550 milyon Euro olarak gerçekleşmişti.

Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olan bir kulübün UEFA havuzundan alacağı yayın gelirleri parası hariç olmak üzere, ortaya koydukları sportif performans onlara en az toplam  25 milyon Euro para kazandırıyor. Bu nedenle Şampiyonlar Ligi gerçek anlamda bir zenginler kulübü...

Şampiyonlar Ligi ne kadar parasal ödül dağıtıyor?

Aşağıdaki tablodan da görülebileceği üzere son on yılda UEFA'nın Şampiyonlar Ligi'ne katılan kulüplere dağıtmış olduğu parasal ödül  4 milyar 98 milyon Euro'ya ulaşmış durumda… 1998-99 sezonunda 313 milyon Euro tutarında bir geliri 32 takıma parasal ödül olarak dağıtan UEFA bu dağıttığı tutarı on yılda yaklaşık yüzde 87 artırarak 2007-08 sezonunda 585 milyon Euro'ya kadar yükseltti. Yine bu dönemde, bu turnuvaya katılan kulüplerin kazançları da ortalama 9 milyon 780 bin Euro'dan 18 milyon 280 bin Euro'ya çıktı. Bu süreç içinde dağıtılan parasal gelirdeki artış hızını da yine son sütunda görüyoruz. 1998-2008 sürecinde en önemli artış yüzde 26 ile 2006-07 sezonunda yaşandı. Yine 2002-03 sezonunda parasal gelir yüzde 21 civarında bir artış kaydetti.

 Kulüplere Kulüp Yıllık

 dağıtılan başına artış

 toplam düşen Tutar yüzdesi

Sezonlar Milyon Euro Milyon Euro (%)

1998-99 313 9,78 0

1999-00 315 9,84 0

2000-01 315 9,84 0

2001-02 339 10,59 8

2002-03 410 12,81 21

2003-04 414 12,94 1

2004-05 420 13,13 1

2005-06 437 13,66 4

2006-07 550 17,19 26

2007-08 585 18,28 6

Toplam 4.098 128,06 

2007/08 sezonunda finallere kalan İngiliz kulüplerinin ŞL kazançları toplamı 125 milyon Euro'ya ulaşıyor. Yani 2007/08 sezonunda dağıtılan toplam 550 milyon Euro tutarındaki sportif performans ve havuz gelirlerinin yüzde 22.7'lik kısmı İngiliz kulüplerine gitmiş. Bu dağılım yüzdesi,  İngiliz kulüplerinin Şampiyonlar Ligi'ndeki etkinliklerini daha da arttırmalarına olanak sağlıyor.

Aslan payını Avrupa'nın en zengin ilk 8 kulübü alıyor

Şampiyonlar Ligi'nde rekabetçi dengenin İngiliz ve İspanyol kulüpleri lehine değiştiğinin en açık göstergelerinden birisi de aşağıdaki tabloda yer alan veriler. Bu tabloya göre Şampiyonlar Ligi'nde aslan payını alan sekiz kulüpten dördü İngiliz ekibi.

Şampiyonlar Ligi 1992-93 sezonundan bu yana para dağıtmaya devam ediyor. 16 sezondur devam eden Lig'de en çok para kazanan on kulüp aşağıda gösteriliyor. 2006-07 sezonunda Avrupa'nın en zenginler sıralamasında ilk 15'te yer alan on kulüp aynı zamanda Şampiyonlar Ligi'nde de en çok kazanan kulüplerden… Aşağıdaki tabloya göre kuruluşundan bu yana en çok parayı kazanan kulüp olarak karşımıza Bayern Munich çıkıyor. Bayern Munich son on yılda toplam 148,7 milyon Euro parasal ödül kazanırken, yıllık ortalama kazancı 14,8 milyon Euro'ya karşılık geliyor. Bayern'i izleyen kulüp ise 134,9 milyon Euro'luk geliriyle Manchester United. Üçüncü sırada yer alan kulüp ise 126,2 milyon Euro'luk geliriyle Real Madrid.

ŞL'yi domine eden liglerin pastadan aldıkları pay

Yukarıda ifade ettiğimiz üzere ŞL'yi en çok domine eden kulüpler beş büyük lige ait. Bu liglerin aynı zamanda Avrupa futbol pastasından aldıkları payın da yine diğer liglerle karşılaştırıldığında önemli bir büyüklüğe sahip oldukları görülüyor.  Deloitte'un raporlarına göre 17,5 milyar Euro tutarındaki Avrupa futbol pastasının yüzde 74'ü,beş büyük lig tarafından paylaşılıyor.  Yine beş büyük lig içinde en fazla parasal gelir yaratan lig olarak ta karşımıza yüzde 21'lik payı ile İngiliz Premier Lig çıkıyor.  Turkcell Super Lig'in yarattığı  gelirin toplam pasta içindeki payı ise yüzde 3.1 civarında. Kısacası İngiliz kulüplerinin yarattıkları gelir ve sahip oldukları dev bütçeler onları, önemli sayılabilecek bir rekabet üstünlüğüne taşıyor.

Futbol pastası içinde liglerin payı

  içindeki

Lig Payı(%)

Fransız 1. Lig 10

Bundesliga 12

Serie-A 14

La Liga 17

Premier Lig 21

Turkcel Super Lig 3,1

Sonuç

Avrupa ve dünya futbolunun en prestijli ve en çok izlenen turnuvası olan Şampiyonlar Ligi, aynı zamanda endüstriyel futbolun da gözbebeği durumunda. Bu turnuva gerek bütçesi, gerekse yıllık yarattığı gelirle gerçekten bir zenginler kulübü. Bu kulüpte yer almak ciddi bütçeler gerektiriyor. Zaman zaman bu ligde Porto, Villa Real gibi Deloitte'un para ligine giremeyen sıra dışı kulüpleri görebiliyorsak da, bu kulüplerin performansı ancak marjinal kalabiliyor. Son beş yılda bu anlamda ligi domine eden kulüplerin beş büyük ligden çıkıyor olması ise, bu liglerin Avrupa futbol pastasından aldıkları pay göz önüne getirildiğinde eşyanın tabiatına uygun görünüyor. Özellikle beş büyük lig içinde Premier Lig temsilcilerinin bu ligi domine eder duruma gelme ise, futbol tutkusunun uzun vadede zarar görebileceği endişesini de beraberinde getiriyor. Bu kulüplerin gelirleri, sahip oldukları bütçeleri, aşırı borçlanmaları ve sahip oldukları takımların değeri, rekabetçi dengenin onlar lehine bozulmasına olanak sağlıyor. Bu durum da kaçınılmaz olarak mali performansta olduğu gibi sportif performansta bir tekelleşmeyi gündeme getiriyor. Giderek Premier Ligleşen ve diğer ligleri saf dışı bırakan bir Şampiyonlar Ligi bir süre sonra kabak tadı vermeye başlayabilir. Bu yazımızda biz bu endişeyi tartışmaya çalıştık.

Tüm yazılarını göster