IMF ve Dünya Bankası öne çıkıyor

Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

Geçen hafta sonu Londra'da toplanan G-20'ler, IMF ve Dünya Bankası'na yeni kaynaklar sağlanmasına ve bu iki kuruluşun krizinden çıkış konusunda etkin biçimde kullanılmasına karar verdi.

Halbuki krizden önceki günlerde IMF ve Dünya Bankası'nın artık fonksiyonlarının sona erdiği, bunların tasfiye edilebileceği konuşuluyordu.

İkinci Dünya Savaşı sonunda dünya para sistemi çökmüştü. Dünya ülkeleri arasında ticari ilişkiler tıkanmıştı. ABD'nin çağrısı ile 44 ülke (Türkiye de bunlar arasında) ABD'nin Bretton Woods şehrinde bir araya geldi

"Uluslararası Para Anlaşması" ile uluslararası ödemelerde kullanılacak yeni bir sistem geliştirildi.

Uluslararası para sisteminin kurallarını belirleyen bu anlaşma, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) kurulmasına karar verildi .

Bu kurumlar, 1946'da yeterli sayıda ülke anlaşmayı imzalayınca faaliyete geçti.

Anlaşmaya katılan ve parasını altına dönüştürülebilir yapmayı kabul eden her ülkenin parasının değeri dolara göre saptandı. Dolar, altın ile dönüştürülebilirliğini koruyan tek ulusal para olarak kabul edildi. Dolar değeri, 1 ons altın = 35 dolar, ya da 1 dolar 0,88867 gr altın olarak belirlendi.

Bretton Woods'la getirilen sistem ancak 1971 yılına kadar devam edebildi. ABD ekonomisi ekonomik güçlükler nedeniyle 1971 yılında doların altına dönüştürülebilirliğini kaldırdı. ABD'yi buna iten zorunluluklar, dış ticaretinin büyük boyutlara varan açıklar vermesi ile borçlu ülkeler arasına girmesi oldu.

Doların devalüe edilmesi ve altına dönüştürülebilirliğinin kaldırılmasıyla ortaya çıkan uluslararası para krizi, Bretton Woods ile getirilmiş olan altın döviz standardı sisteminin sonu oldu.

Ama Bretton Woods'un getirdiği 2 kuruluş, IMF ve Dünya Bankası yaşamlarını sürdürdü.

Türkiye hem IMF'nin, hem de Dünya Bankası'nın imkanlarından bugüne kadar büyük ölçüde yararlandı.

Bundan sonra neler olacağını izleyeceğiz.

Londra'daki G-20'ler toplantısında alınan karara göre, IMF'ye 750 milyar dolar, Dünya Bankası'na 250 milyar dolar imkan sağlanacak.

IMF'ye ilk aşamada AB'den 100 milyar dolar, Japonya'dan 100 milyar dolar, Çin'den 40 milyar dolar Kanada'dan 10 milyar dolar olmak üzere 250 milyar dolarlık bir kaynak sağlanıyor.

IMF dünyada kilitlenen küresel piyasaların açılması ile, Dünya Bankası ise fakir ülkelerin ekonomilerinin güçlendirilmesi ile görevlendiriliyor.

Küresel krizde görevlendirilebilecek uluslararası yeni müesseselerin kurulması zaman alacağından mevcut kuruluşlardan yararlanmak akılcı bir karardır. Unutmamak gerekir ki bu iki kuruluşun çok iyi yetişmiş kadroları ve birikimi vardır.

G-20'ler toplantısı vesilesiyle bir araya gelen Başbakanımız ile IMF Başkanı'nın bu karardan sonra Türkiye-IMF müzakerelerini başlatmaları da bir şanstır.

Ümit edilir ki IMF üstlendiği yeni sorumluluklar ve sağlanan yeni kaynaklar nedeniyle Türkiye'nin sorunlarının çözümüne daha olumlu bir şekilde yaklaşır.

Tüm yazılarını göster