IMF ile anlaşmada geç kaldıkça kaybediyoruz

Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN gungoruras@superonline.com

Her tedbir (1) zamanında alınır ise, (2) yeterli güçte alınır ise işe yarar.

IMF ile anlaşma süremiz dolduğunda, kendimize fazla güvendik. IMF ile ilişkiyi kesmeyi bile düşündük. Sonra da ilişkilerin şekli konusunda ipe un serdik.

Derken dışarıda kriz fırtınası esmeye başladı. IMF uzmanlarının Türkiye'ye ziyaret programını fırsat bilerek hemen anlaşma masasına oturmamız, bunu da "ihtiyacımız olmadığı halde güvence için yaptığımızı ilan etmemiz" gerekirken, hiçbir şey yapmadık.

Şimdi açık olarak görülüyor ki, "IMF ile anlaşma yapmaya mecburuz". Fakat çok geç.

Ekonomik durumu çok kötü olan İzlanda, Pakistan ve Ukrayna sıraya girdi. Daha başka küçük ülkeler sıraya girmek üzere. Türkiye bundan sonra IMF kapısını çalar ise (1) Türkiye'nin de kötü durumda olduğu görünümü ortaya çıkacak. (2) Kapının önünde daha önce sıraya girenlerden Türkiye'ye sıra gelmeyecek. (3) Ağır şartlar kabul etmek zorunda kalacağız.

Bu konuyu önceki gün Servet Yıldırım, Referans'daki sutununda bakınız nasıl değerlendiriyordu. Servet Yıldırım diyor ki, "Türkiye'nin Uluslararası Para Fonu (IMF) ile üç yıllık stand-by anlaşması bu yılın mayıs ayında sona erdiğinde dünya ekonomisi o kadar zor bir durumda değildi. Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilere bakış da bozulmak bir yana oldukça iyi durumdaydı.

O dönemde hükümet IMF ile yeni dönemde ihtiyati stand-by gibi bir olasılığı gündeme getirdi, ancak somut bir adım atılamadı.

Program sonrası teknik sürecin tamamlanması beklendi ve bu süreç ağustos ayındaki icra kurulu toplantısı ile tamamlandı ama aradan geçen sürede ihtiyati stand-by konusunda somut bir gelişme olmadı.

Aradan geçen bu zaman zarfında koşulların değiştiği ortada. Bırakın o zamanı şu andaki koşullar bile bundan iki-üç hafta öncesine göre daha farklı ve yeni bir değerlendirme gerektiriyor.

Eylül sonu itibariyle IMF kapısını çalan belirgin bir ülke yoktu. Birçok ekonomideki sorun ortaya çıkmamıştı. Oysa bugün IMF'nin kapısının önünde IMF desteği için bekleyen ülkelerin oluşturduğu bir kuyruk meydana geldi. Ve bu kuyrukta bekleyen ülkelerin görünümleri pek de parlak değil.

İzlanda, Pakistan ve Ukrayna'dan sonra, Sırbistan, Romanya ve Macaristan ve hatta Hırvatistan bile potansiyel IMF müşterileri arasında yer alabilir. Bakmayın bu ülkelerden bazılarının bizim IMF'nin parasına değil, teknik yardımına ihtiyacımız var dediklerine. Hepsi de IMF'den kaynak sağlamanın peşindeler.

Şimdi böyle bir tabloda stand-by yapalım demek bizi bu sorunlu ülkelerin arasına sokabilir. Türkiye algılamasını etkileyebilir, bize bakışı olumsuza çevirebilir. Sorunlu Pakistan, Ukrayna ve batık İzlanda ile aynı sepette anılmak bizi zorda bırakabilir."

Unutmayınız, kriz öncesi Türkiye ekonomisinin durumu IMF için bir başarı örneği idi. IMF o zamanlarda yenilenecek bir anlaşmada Türkiye'nin sadece olumlu gelişmelerinden söz edecekti.

Bundan sonra yapılacak bir anlaşmada, anlaşma metninde Türkiye'nin riskleri öne çıkarılacak.

Tüm yazılarını göster