‘İleri gitmenin tek yolu demokrasi barış adına ne varsa biz oradayız’

DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı CHP’nin ev sahipliğinde İstanbul’da düzenlendi. Toplantının üç temel gündem maddesi vardı:

  • Gezi Parkı olayları;
  • Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da yaşanan demokrasi mücadeleleri
  • Sürdürülebilir büyüme ve fırsat eşitliğini savunan sosyalist ekonomi anlayışı.

CHP eski Dışişleri Bakanı merhum İsmail Cem’le yakın arkadaşlığına değinerek sözlerine başlayan Sosyalist Enternasyonal Başkanı George Papandreou, Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin, geçmiş yıllarda hayal bile edilemeyecek düzeye ulaştığını söylüyor. Bugün Avrupa’da bir kriz yaşandığını, ama bu krizin finansal değil, siyasi bir kriz olduğunun altını çizen Papandreu’nun, öne çıkan yorumları şöyle: “İnsani değerler olmadan Avrupa tek pazar olamaz. Dayanışma ve güven içinde güçlerimizi bir araya getirmeliyiz. Oysa bugün kavimsel piyasa değerleri savunuluyor. Küreselleşen ekonominin rüzgarı bizi bir yarışa sürüklüyor. ABD kepenklerini kapattı. Kendimizi küresel ekonomi ile mücadelede zayıf hissediyoruz. Bugün dünya genelinde 33 trilyon euro değerinde finansal kaynaklar offshore’da tutuluyor. Orta ve yoksul sınıflar işsizliğe itiliyor. Sosyalizm, demokrasi, insan hakları, sürdürülebilir yeşil büyüme demek; fakat küreselleşen ekonomide bu temel değerleri korumak daha zor. İnsanlar rekabetçi bir bakış açısıyla birbirlerini geçmeye çalışıyorlar. Demokrasi olmadan sosyal adalet olmaz, sürdürülebilir büyüme olmaz. Bugün gelişmiş ekonomilerde bile siyaset her şeyi ele geçirdi. Demokratik kurumlar yok olmuş durumda. Küresel sermayenin evi yok. Onun taptığı şey kar. Demokrasiyi yeniden keşfetmek ve sınırlar ötesine taşımak zorundayız. Sosyalizme geçmişte olduğundan daha çok ihtiyacımız var; çünkü sosyalizm küresel barışı getiriyor. Küreselleşmeyi daha insani hale getiriyor. Tüm dünyada sosyalist güçleri bir araya getirmeliyiz. Başarmak için bir arada olmalıyız.”

Mesajımız umut mesajı

Sosyalist Enternasyonal Genel Sekreteri Luis Ayala ise, sosyalist hükümetlerin, çok sayıda demokrasinin mimarı olduğunu söylüyor. “Suriye, İran ve nükleer, İsrail ve Filistin gibi sorunların çözümü, güçlü insanların ortak gündemi olmasına; bu ortak gündeme daha fazla insanın inanmasına bağlı” diyen Ayala, Arap Baharı’nın, değişmek isteyen bir dünyanın sembolü olduğunu ifade ediyor ve ekliyor: “İleri gitmenin tek yolu demokrasidir. Barış adına iyi olacak ne varsa, biz oradayız. Bizim mesajımız umut mesajıdır.”

Politikasının merkezine insanı alan sosyalist partiler için, sürdürülebilirlik kavramı vazgeçilmez bir önem taşıyor. Finans krizinin Wall Street’te başladığını ve tüm dünyayı etkilediğini söylerken, krize karşı alınan kemer sıkma politikalarının, yanlış politikalar olduğunu ifade ediyor. Ayala, “Bizim stratejimiz, sürdürülebilir büyüme ve insanlar arasında dayanışmaya odaklanıyor” diyor.

Ekonomik kriz sosyal güvenlik sistemlerimizi yıkmak için bahane olmamalı

Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı ve Belçika Başbakanı Elio di Rupo da, Ayala ile aynı noktaya dikkat çekiyor ve finans dünyasında yaşanan hataların, insanlar üzerine yansımasının son derece haksız olduğunu dile getiriyor. Di Rupo’nun yorumları şöyle:

“Hepimizin kendi ülkelerimizde sorunlarımız var, ama öncelikle açlık, fakirlik, bağnazlık, terörizm gibi dünyamızın geleceğini tehdit eden konularla mücadele etmeliyiz. İnsanlar arası dayanışma, kadın erkek eşitliği, zenginliklerin eşit dağılımı için birlikte çabalamalıyız. Finans dünyasında yaşanan hatalar adil olmayan sonuçlar doğurdular. Vatandaşlarımız kendi yol açmadıkları bir krizin sonuçlarını yaşıyorlar. Kemer sıkma politikaları çok fazla zarar veriyor. Yaşanan kriz sosyal güvenlik sistemlerimizi yıkmak için bir bahane olmamalı. Tam tersine bir uyanma, bilinçlenme yaratmalı. Her insana onurunu iade etmeliyiz. Her insanın bir işi olmalı; kendisi ve ailesi için bir gelecek yaratabilmeli. Avrupa’nın dış politikası sadece güvenlik kaynaklı olamaz. Diktatörlük rejimleri altında mücadele verenlere kulaklarımızı tıkayamayız. Arap Baharı başarısızlık olarak değerlendirilmemeli; desteklenmeli. Fakat bu süreçte herkesin tek başına hareket etmesi ne çevreyi kurtarır, ne de yaşanan çatışmaları sonlandırır. Birlikte hareket edelim. Birbirimize destek olalım. Ancak bu şekilde daha iyi bir dünya inşa ederiz.”

“Bir kafa bin şekilde düşünmeyi öğrenmeli; bin kafa bir şekilde değil”

Bu arada toplantıda, içlerinde Mimarlar Odası, Anti-Kapitalist Müslümanlar ve DİSK’in de bulunduğu sivil toplum kuruluşlarına da söz verildi. Sivil toplum kuruluşları, Türkiye’deki polis şiddetini eleştirirken, Gezi Parkı olayları sırasında yaşananları da masaya yatırdılar. En ilgi çekici konuşmalardan birisi ise sanatçı Levent Üzümcü tarafından gerçekleştirildi. Üzümcü, Başbakan Erdoğan’ı “herkesin yaşam koçu” olmakla suçlarken, sivil toplum hareketinin çok önemli olduğunu ve müfredata dahil edilmesi gerektiğini söyledi. Üzümcü’nün yorumlarından satır başları şöyle: “80’li yıllarda kapitalizmin demokrasi ile dansı başladı. Bu dans bitiyor. İnsan, doğa kaynaklarını hızla kemiriyor. Siyaset ticaret anlamına geldi. Türkiye’de örgütlü cehalet, örgütlü faşizme dönüşüyor. Başbakan, hepimizin yaşam koçu olma hevesinde. Demokrasi için hep beraber hareket etmek gerekiyor. Sivil toplum kuruluşu kavramının okul müfredatına girmesi lazım.  Güçler ayrılığı güvence altına alınmalı. Okullarda münazara dersleri olmalı. Çocuklar her defasında farklı görüşleri savunmayı öğrenmeliler. Yani bir kafa bin şekilde düşünmeyi öğrenmeli; bin kafa bir şekilde değil.”

Tüm yazılarını göster