İktisat politikaları zamanında üretilmeli

Ömer Faruk ÇOLAK EKONOMİ ATLASI dunyaweb@dunya.com

İktisat politikaları iki alt politikadan oluşur: Para ve maliye politikaları. Para politikaları ile kısa sürede sonuç alınır. Maliye politikaları uzun dönemde etkilidir. Bu politikalar, biri diğerinin ikamesi gibi görülür ise de bu pek doğru bir yaklaşım değildir. Ancak birinin diğerinin önüne geçtiği durumlar ya da birinin diğerine göre daha etkin olduğu durumlar söz konusu olabilir. Kimi zaman ise her iki politika aracı aynı yoğunlukta birlikte kullanılır. Çoğu zaman tercih edilen ise politikaların belirlenen amacı gerçekleştirmek için birlikte kullanılmasıdır.   

Para politikası, açık piyasa işlemleri, reeskont, karşılıklar ve selektif kredi politikalarını araç olarak kullanır. Maliye politikasının ise üç temel aracı vardır: Harcama politikası, gelirler politikası ve borçlanma politikası. Özellikle derinleşme eğilimi gösteren krizlerde para ve maliye politikaları birlikte ve hızlı bir şekilde kullanılır.

Yaşanan iktisadi kriz başlangıçta bir finansal kriz görünümü arz etmesine karşın zaman içinde bir makro ekonomik krize dönüşmüş durumda. Bundan dolayı başta ABD olmak üzere  ülkeler her iki politika aracını birlikte kullanmaktalar. Krize ilk müdahale para politikası ile yapıldı. Öncelikle ABD Merkez Bankası (FED), Japon Merkez Bankası, İngiltere Merkez Bankası ve Avrupa Merkez Bankası açık piyasa işlemleri yoluyla hızla piyasalara likidite sunarken, bir taraftan da reeskont faiz oranlarını aşağıya çekerek kaydi parayı artırmaya çalıştılar. Bu önlemler piyasalara olan güveni tesis edemediği için yattığı yerden Keynes'in kulaklarını çınlatırcasına sonuçsuz kaldı ve ülke ekonomileri likidite tuzağına düştü.  Bunun üzerine yine ABD'den başlamak üzere geri planda kalan maliye politikaları öne çıkartıldı. Bir anlamda bir önceki ABD Başkanı Bush'un planı para politikası ağırlıklı iken, yeni başkan Obama'nın 780 milyar dolarlık paketi maliye politikası ağırlıklıdır. Yeni plan, bir taraftan maliye politikasının aracı olan  gelirler politikasını kullanırken vergi kesintileri giderken, bir taraftan da harcama politikasını kullanarak eğitimden, adalete, enerjiye ve altyapıya kadar kamu tarafından yapılan harcamaları yukarı çekerek toplam talebi artırmayı hedeflemektedir. Bu iki paketle ABD para ve maliye politikalarını birlikte kullanmaya başlamıştır. Hiç şüphesiz maliye politikalarının etkisi hemen görülmeyecektir. Fakat belli bir gecikme ile etkisini ortaya çıkaracağı açıktır.

Dikkat edilirse ABD yönetimi harcamaları artırmak için palyatif önlemlere başvurmamakta. Altyapıdan, eğitime, enerjiye  kalıcı etkisi olacak şekilde kamu yatırımlarına yönelmektedir. ABD bunları yaparken işsizlik oranı %12,3'yükselmiş, yaklaşık 41 bin ticaret unvanlı işletmesi kapanmış olan Türkiye, daha hangi politika aracını kullanarak krize müdahale edeceğine karar verememiş durumdadır. Yani karşımızda krize karşı politika üretemeyen bir ülke bulunmaktadır. Krizler doğru yönetilemediği takdirde maliyetleri de yüksek olmaktadır. Ve ne yazık ki bunun sosyal maliyeti yiyecek ve beyaz eşya yardımı ile ortadan kalkmamaktadır. Yardımları alanlar dahi bunun farkında iken siyasal iktidarın farkında olmaması hükümet açısından bir zafiyettir. 

Hükümet bu davranışı ile bir ay sonraki seçime endeksli bir keyfiyet içerisinde olduğunu açıkça göstermiştir. Ancak yaşanan krize müdahale için zaman kalmamıştır. Gecikme ekonomideki krizi çöküşe götürebilir. Uzun dönemde de bunun maliyeti siyasi iktidarın üstünde kalır.

Tüm yazılarını göster